featured

Paula Rego “Hikayelerin Hikayesi” Pera Müzesi’nde

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pera Müzesi yepyeni bir sergiye kapılarını açarak Portekizli sanatçı Paula Rego’nun eserlerini İstanbul’da ağırlıyor. Paula Rego “Hikayelerin Hikayesi” Alistair Hicks küratörlüğünde hazırlandı, sanatçının hikayelerini, düşüncelerini, yaşadığı dönemin siyasi baskısını hissediş biçimi ve özellikle toplumun kürtaj serbestisi için verdiği mücadelenin farklı yansımalarını işledi.

Maria Paula Paiva de Figueiroa Rego (Paula Rego) 26 Ocak 2035 yılında Lizbon’da doğar. Ailenin tek evladı olarak özenli bir çocukluk geçirir. İngiltere’ye giden anne ve babasının ardından çok sevdiği babaannesi ile hayatına devam ettirir ve eğitim hayatına yine Lizbon’da başlar. Ailesinin geri dönmesi ile yeniden birlikte yaşamaya başlayan Rego, özellikle annesinin sahilde çizdiği resimler onda yeni bir başlangıç yapması için ilham kaynağı olur ve çizime başlar. Esin perileri sadece annesi değil ayrıca dedesi ve teyzesi Ludgera’nın anlattığı birçok öyküdür.

Pera Müzesi’nde yer alan serginin girişinde Görme Biçimleri’nin yazarı John Berger’in “Bir daha asla tek bir öykü, yegane öyküymüşçesine anlatılmayacak” diye yazıyor. Rego’nun çok yönlülüğüne işaret eden bu başlangıç, serginin tüm detaylarında kendini ön plana çıkarıyor. Onun resimlerinde ki açıklamalarını kısıtlayıcı çizgiler arasında tutmak haksızlık olur.

Güzel bir çocukluk yaşamış, büyüklerinden, babasından, ninelerinden hatta en sevdiği teyzesinden öyküler dinleyerek büyümüş bir sanatçı Rego. Resimlerinde dilediği dünyayı çizmek ve ifade etmek çekingen yapısına çok yönlülük katıyordu. 1982 yılında yarattığı Maymun serisinde duygularını daha dışarı vuran ve içine kapalı karamsarlıktan kaçan farklı bir çizgi edindi.

Rego’nun babası Portekiz yönetiminden memnun değildi ve orada büyümesini arzu etmediği için sanatçıyı İngiltere’de Kent Sevenoaks’ta bulunan Grove Finishing School’a gönderir. Bu okul genç kızlar için görgü eğitimi vermektedir. Eğitimine devam ederken sanat okuluna gitmek için başvurur. İngiliz hocası ise kızlar için uygun olmadığını düşündüğü bu eğitimi almasına karşı çıkar. Her şeye rağmen Regolondra’da The Slade School of Fine Art (Güzel sanatlar Okulun)’a başlar. Burada hayatında ve eserlerinde çok büyük etkisi olacak eşi Victor Willing ile tanışır. Süt Ormanının Altında adlı eseri ile 1954 yılında Slade Yaz Kompozisyonu yarışmasını kazanır. Rego Londra’da olduğu süre içerisinde galeriler, konserler olmak üzere kültürel aktiviteler içerisinde günlerini geçirir. Çiftin üç çocuğu olur. Bir süreliğine Portekiz’e dönen sanatçı, Düzen Kuruldu adıyla yaşadıkları otoriter hayatı eleştiren yağlı boya resimlerine devam eder. “Taşradaki evimizde müthiş davetler verir, sonra çıkıp siyahileri vururduk” adlı Angola’daki Portekiz koloniyal savaşını eleştiren bir resim yapar.

Rego, Portekiz’in sanat hayatına renklilik getirdi

İlk kişisel sergisini Lizbon Ulusal Güzel Sanatlar Derneği Modern Sanat Galerisi’nde açar. 19 adet kolaj çalışmasını burada sergiler. Rego’nun sıra dışı çizgileri sergi açıldığı günden itibaren sanat çevrelerinde büyük yankı uyandırır. Adeta Portekiz’in durgun sanat hayatını sarsar. Babasının hayatını kaybetmesi ile eşi Portekiz’de bulunan aile şirketinin başına geçer, böylece Rego çocukları ile Londra’da kalır. Daha sonra tüm aile kalıcı olarak bu şehirde yaşamayı tercih ederler. 1972 yılında yazar ve şarap tüccarı Rudol Nassauer ile tanışır. O da sanatçıyı ve sanatını etkileyen önemli kişilerden biri olur.

Karanfil Devrimi’nin Portekiz’de ki yönetimine son vermesinden sonra sanatçı farklı bir eser ortaya koyar. Araştırmalarının etkisi ve peri masallarına olan ilgisinden yola çıkarak oluşturduğu Portekiz Halk Masalları’nı Sao Paulo Bianeli’nde sergiler ve ülkesi Portekiz’i burada temsil eder. Bu çalışmasının ardından Lizbon’da ilk solo sergisini düzenler. Aynı yıl Royal Academy of Arts’da gerçekleşen Portuguese Art since 1910 sergisinde de eserleriyle yerini alır. Özellikle bu yıllardaki üretimlerinde sanatçının masal karakterlerinden etkilenerek gerçekleştirdiği kumaştan heykeller kariyerinde önem kazanır ve yeni karakterler yaratmasını sağlar. Ülkesinde yaptığı çalışmaların ardından modelli eserler ile tercihi ön plana çıkar. Çok sevdiği eşi Victor Willing Londra’da vefat eder. Victor’un ölümünden sonra gerçekleştirdiği eserlerinde kayıp hissini çok güçlü olarak hisseder. Bitirdiği üç resim; Harbiyeli ve Kız Kardeşi, Aile. “Ayrılık” ise eşine bir elveda niteliğindedir ve bir yangında yok olur. Altı ay süresince çalışır ve Dans adlı eserini tamamlar. Eser otoriteler tarafından çok beğenilir, büyük yankı uyandırır ve Tate tarafından alınır. Vivian ve Kızları adlı eseri ise Henry Darger çalışmasından etkilenmesi üzerine doğar. Sao Paulo Bialinde Birleşik Krallığı temsil etmesinin ardından New York The Art Palace’da ABD’de olan ilk kişisel sergisini açar.

Seksenli yılların sonlarına doğru Paula Rego, ünlü gravür sanatçısı Paul Coldwell ile çalışmalarına başlar. İkilinin birlikte yakaladıkları sinerjiden doğan Tekerlemeler birçok kez sergilenen bir seriye dönüşür.

Sanatçı, farklı disiplinleri birlikte kullanmayı tercih etti

Pastel boyalara geçmesinin ardından birçok disiplini bir araya getirmeyi tercih eden ve içerisinde barındırdığı farklılıkların bir ifadesi olarak kalemle eskiz çalıştığı ve ardından pastelle katmanlandırdığı Köpek Kadın bir serinin başlangıcı olur. Portekiz Hükümeti tarafından Büyük Haç Kılıçlı Aziz James Askeri Nişanı madalyası ile ödüllendirilmesinin ardından babasına saygı niteliğinde Yastık Adam adlı triptikte kuklalarla ayrıntılı sahneler kullanır.

Doksanlı yıllar ise sanatçıya farklı yenilikler katar. Londra National Gallery’den konuk üye sanatçı olması için teklif alır. Portekiz’de düzenlenen bir referandumu kadınlığın kişisel haklarına saldırı olarak görür. Düşük katılım ile reddedilen kürtaj serbestliği Rego’yu çok etkiler ve konu üzerine büyük boyutlu pastel çalışmaları yapar. Daha geniş kitleleri hedeflediği için gravür çalışmalarına önem verir. İçeriği kadın olan eserler daha sonra 2007 yılında tekrar düzenlenen ikinci referandum süresince Portekiz basınında kullanılır ve sembol haline gelir. 2022 yılında Londra’da hayata gözlerini kapatana dek çalışmaya devam eder ve bu süre içerisinde çeşitli bienal ve galerilerde birçok eserleri sergilenir. Ölümünün ardından da dünyanın çeşitli yerlerinde yapıtları dolaşmaya devam ediyor.

Pera Müzesi’nin üç kattında yer alan sergi 30 Nisan 2023 tarihine dek gezilebilir.

Operalar

Hayatının en sıkıntılı döneminde babasının Lizbon’dan Londra’ya kilometrelerce yol gitmesi ailesinin yanında olduğunu hissettiği anda dinlediği operalar, rahatlama ve özgürleşme hissi 1983- 84 yılları arasında Operalar serisini hazırlamasına aracı oldu. Eserlerinin sergilendiği bu dönem için sanatçının duygularını şöyle açıklamışlar “Bu coşkulu resimlerde adeta, Rego’nun genç bir kızken Lizbon’da, Teatro Nacional de San Carlos’a gittiğinde, operacılar doğru notayı çıkaramadıklarında hissettiği mahcubiyet de duyulur”.

Küçük bir stüdyo zemininde operaları çizerken tüm duygu geçişlerini de Plajda, Gelin ve Cennet’e karnaval ruhu ile yansıtmıştır. Adem veya “doğal ortamında lekelenmemiş son insan”ın ayakları yere sıkı sıkı basmasına rağmen Bayan Misyoner ise adeta kötülüğün bir temsilcisidir.

İbadet odası, Terk Edilmiş Dolap

Londra Foundling Museum’da olan bir sergi için 2008-2009 yıllarında hazırlanan İbadet Odası, Pera Müzesinin en can alıcı eserlerinden. Foundling Museum,1739 yılında kurulan İngiltere’de çocuklara yönelik ilk kurum olan Foundling Hospital’ın arşivinden esinlenilerek oluşturulmuş. Çocukların terkedilişleri, korunamaması, insanlığın iki yüzlülüğü ile karşımıza çıkıyor.

Sanatçının düşüncelerini geçişlerini ve evrilme biçimlerini rahatlıkla izlenebildiği eser yarı heykel ve yarı resim bir çalışma ile oluşturuldu. İfade etme, sahneyi yaratma şemalarında acıyı ve çaresizliği anlatmak için farklı malzemeler kullandı.

Özellikle dört yaşında yapmaya başladığı resimlerin, mutlu çocukluğu, güzel masalların yansımaları ile daha pozitif ifadelerle oluşturulduğunu görüyoruz. Dinlediği neşeli öyküler, güzel kıyafetler o dönem yaptığı tüm resimlerine sinmiş adeta. Acıyı, çaresizliği anlatan figürler, resim ve kuklalar büyük bir hüzün taşıyorlar. Bu odanın kapıları kapandığında, kimsenin görmedi, hatta görmek istemediği hayatın çocuklar ve kadınlar üzerindeki ezici acıları da örtülmüş, gizlenmiş olacaktır. Bunu hissetmek ve bilmek Rego için ürkütücüdür.

Haber Kaynağı www.dunya.com

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Paula Rego “Hikayelerin Hikayesi” Pera Müzesi’nde

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Ulusal24 Haber Merkezi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!