featured

Hatay’ı deprem değil siyasiler yıktı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Abone ol

Doğduğum yer değil Antakya ama “Doyduğum” yer. 2004 yılının Mart ayında yerleştim eş sebebi ile. Yani bir Antakya geliniyim.  18 yıldır yaşadığım yorgun şehir Antakya. Antakya’yı hep zarif, görgülü, zamanında çok varlıklıyken paşa babasının varlığını kaybetmesiyle, eskimiş ama kaliteli giysileri olan bir hanımefendiye benzetirim. Ağır ağır içer Antakya kahvesini. İşte o hanımefendi artık öldü.

Bu köşe bana iklim krizi üzerine yazılar yazmam için ayrıldı MUHALİF ailem tarafından. Ama bu hafta yastayım sevgili dostlar. Onlardan da izin istedim, içimi dökmek için. Çok büyük laflar etmişim “en büyük kriz, iklim krizi”, “hiçbir gündem onun önüne geçemez”, “iklim krizi çözülmez ise ne çözülürse çözülsün bir anlamı yok” falan filan…. Öyle değilmiş dostlar. Elbette tüm söylediklerim doğru insan varlığı açısından ama en doğrusu, insan olarak değer görmekmiş onu anladım ben.

Bu pazar, geçen hafta kızımın yelken başarısını paylaşmak için güle oynaya gittiğim Brezilya’dan dönerken uçak saatleri denk gelmeyince; 2 gün Frankfurt’ta yeğenim Gizem’in yanında kalıp öyle döneyim dedim Antakya’ya. Yeğenim evlilik hazırlığında ona da yardım ederim diye düşünmüştüm. Pazartesi günü sabaha doğru odamın kapısından “teyze” diyen endişeli sesi ile uyandım. “Antakya’da deprem olmuş”

Gizem’in annesi kardeşim Selma, eşim Levent ve annem. Önce onlar geldi aklıma. Hemen Levent’i aradım ve anında ulaştım erken saatler olduğu için. Sonraları çok kolay olmadı. Kendisinin, annem ve kardeşim ile eşinin de iyi olduğunu öğrendikten sonra, merak ettim depremin şiddetini ve süresini. 1999, 17 Ağustos depremini yaşayan biri olarak daha kötüsü olamazdı hep aklımdaki. Şiddetini henüz bilmiyordu Levent ama “şu anda  Arsuz Oteli’nin (aile oteli) enkazının yanındayım. Yengem, yardımcısı ve Ali Kılıç enkaz altında” deyince kavradım ne olabileceğini.

Ardından kardeşimi aradığımda evin duvarlarının yıkıldığını, giriş katta oturdukları için balkondan atlayarak kurtulduklarını, evi kardeşime çok yakın olan anneme ulaştıklarında ise annemin çoktan dışarıya çıkmak üzerine hazır olduğunu söyledi. Tecrübe işte, annem de benim gibi 1999 daki büyük depremi yaşamıştı.  Sevinç, üzüntü birçok duygu içinde olmak bu işte. Ve kedim evde bıraktığım kedim acaba ne oldu? Bizim ev kim bilir ne halde? sonraki sorular…

Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

Haber Kaynağı www.muhalif.com.tr

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hatay’ı deprem değil siyasiler yıktı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Ulusal24 Haber Merkezi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!