featured

Futbolda yolsuzluk yolları – Gökhan Bozkurt

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son günlerde bir kulübümüzde meydana gelen hadiselerden dolayı kulüplerdeki yolsuzluk iddiaları tekrar gündeme geldi.

Gazetelerin işlevi sadece haber vermek değil, aynı zamanda bilgi vermektir. Ben de bu işlevi üstüme vazife addediyorum ve bu konuda nispeten tecrübeli ve bilgili birisi olarak kamuoyunu aydınlatma vazifemi son bir umutla son kez yerine getiriyorum. Son kez diyorum çünkü geçen sene de bu konulara detaylıca değinmiş, tüm yöntemlerden bahsetmiş, kendimce gerekli uyarıları yapmıştım. Tabii ki hiçbir etki ve fayda sağlayamadım…

Kulüplerde en sık ve kolay rastlanacak yolsuzluk yöntemi oyuncu maaşı üzerinden olur. Kulüp ve insan yapısına göre bu yöntemden başkan, kulüp yöneticisi, teknik direktör veya menajer faydalanabilir.

Sistem özetle şöyle işler;

Her oyuncunun kafasında kabul edebileceği minimum bir alt maaş çıtası vardır. Oyuncu bu rakama ikna olmaya hazırdır. Biz buna futbol yönetiminde BETNA deriz. Teorik bilgilerle sıkmamak için detayına girmiyorum. Özetle futbolcu kafasında belirlediği BETNA meblağının altında kalan teklifleri kabul etmeyecektir ve gelmeyecektir. Menajeri doğal olarak oyuncusu için en az bu meblağı ve mümkünse daha fazlasını almayı deneyecektir. Örneğin, 300.000 Euro’ya gelmeyi kabul edecek bir futbolcu için menajerinin 350.000 maaş ayarlamaya çalışması gayet normal ve yasaldır. Menajerin görevi budur. Buraya kadar yanlış ve etik dışı hiçbir şey yoktur. Ancak o menajer oyuncusuna ‘‘sen 300.000 istiyorsun, ben sana 360.000 Euro ayarlayacağım ama kontratında maaşın 400.000 Euro gözükecek ve geriye kalan 40.000’yu bana vereceksin’’ dediğinde işin rengi değişmeye başlar. Sadece işin rengi değişmeye başlar diyorum çünkü bu haliyle aslında tam olarak bir yolsuzluktan bahsedemeyiz. Çünkü FIFA kuralları gereği menajerin futbolcusunun maaşı üzerinden pay almaya hakkı vardır ve yasaldır. Ancak bu durumun futbolcusu ile arasında yaptığı temsilcilik sözleşmesinde alenen belirtilmesi ve bu durumun alıcı futbol kulübüne bildirilmesi gerekir. Yani, bir menajer kulüp başkanıyla pazarlık yaparken ‘‘400.000 Euro maaş talebimiz var, bunun 40.000 Euro’sunu zaten oyuncu bana temsilcilik bedeli olarak verecek, 360.000’i oyuncuya kalıyor daha fazla indirim yapamayız’’ diye açıklıyor ve o 40.000 Euro’yu kulüp içinde birileri ile gizlice paylaşmıyorsa ortada etik ve yasal bir problem yoktur. Bu noktada menajerleri ‘öcü’ gibi görmenin bir manası yoktur. Etik kurallar çerçevesinde ve şeffaf bir şekilde menajerin oyuncudan para alması normaldir.

Peki Türkiye’de gerçekte ne olur?

Öncelikle neredeyse hiçbir menajer yukarıda belirttiğim şekilde dürüstçe bu alacağı parayı açıklamaz. 300.000 Euro isteyen oyuncu için menajeri kapıyı 700.000, 800.000 Euro gibi yüksek rakamlardan açar. Buradaki amaç futbolcusuna daha fazla para kazandırmaktan ziyade yolsuzluğun yolunu yapmaktır. Başkanın gözünde ‘kulübün çıkarlarını koruyan, kulüp için kıyasıya pazarlık yapan ve sonunda indirim yaptıran birisi’ olarak yer edinmesi için ilk adımdır.

En başta aşağı-yukarı şu tür konuşmalar geçer.

‘’Başkanım oyuncu 700.000 Euro istiyor ama bence bu rakam çok, bana 1 hafta verin ben indirim yaptıracağım’’

İki gün sonra tekrar arar.

‘’Başkanım, oyuncu ile görüştüm. Takımı, sizi, projenizi anlattım, bana süre verin maaşı indirteceğim’’

Formaliteden biraz zaman geçirir ve tekrar arar.

‘’Başkanım, oyuncu ile tekrar görüştüm 600.000’e indirdim’’

Bu ve benzeri hayali söylemler bir süre tekrar edilir.

1 hafta, 10 gün geçer, Menajer arar.

‘‘Başkanım, çok uğraştım en son 500.000 Euro’ya kadar indirdim, bu oyuncuyu kaçırmayalım’’

Bu esnada pazarlık gücünü arttırmak için bilgisayarda başka bir kulüp adına düzenlenmiş, isimleri ve tarihleri edit’lenmiş sahte bir teklif yazısı hazırlatır.

‘‘Başkanım geçen transfer döneminde bu oyuncu X takımından şu kadar teklif gelmişti, bakın, oyuncu istemedi, şimdi daha ucuza ikna ettim, bu oyuncuyu kaçırmayalım…’’

Evet, bu sıklıkla yapılan bir kandırmacadır. Uzun süre sektörde olan bir menajerin elinde Avrupa’nın en büyük takımlarından ikinci lig takımlarına kadar birçok farklı kulübün eski teklifleri ve antetli kağıt örnekleri vardır. PDF’de bu kağıdın üstünü doldurmak çocuk oyuncağıdır. O yüzden bir menajer bir başkana ‘falanca kulübün teklifi var’ şeklinde konuşmaya başlarsa, yapılması gereken tek şey teklif eden kulübün resmi e-mail hesabından gönderilen teklif yazısını kendisine forward edilmesini istemektir. Veya direkt o kulüp içerisindeki tanıdıklar aranıp teyit edilebilir. WhatsApp’dan gönderilen, toplantı esnasında telefon ekranından gösterilen teklif yazılarının hiçbir güvenilirliği yoktur.

Futbol sektörüne yeni girmiş bir başkan böylece kolayca kandırılır. İkna olur. Üstüne üstlük ‘‘ne iyi menajer işini gücünü bıraktı 10 gündür benim için uğraşıyor, 700.000 binden 500.000 bine indirdi, beni 200.000 kâra soktu’’ der ve kabul eder.

İşin komik tarafı bu konuşmalardan genellikle oyuncunun haberi bile olmaz. Çünkü oyuncu zaten 300.000 Euro veren takıma gitmeye hazırdır ve evinde sonucu bekliyordur.

Menajer oyuncuyu arar: ‘‘Kardeşim sana takım buldum, hatta istediğinin fazlasını da aldım. 350.000 Euro. Ama bunu başarmak için o kulüpte bazı kişilere rüşvet vermek zorunda kaldım. Başka türlü iş olmuyor. Bu yüzden kontratında 500.000 gözükecek, sen bana 150.000 Euro vereceksin, ben de onu kulüp içindekilere dağıtacağım’’

Bu gerçek de olabilir, menajerin tamamen uydurduğu bir yalan da olabilir. Belki de hiçbir kulüp çalışanının bu işte dahli yoktur.

Sonuç olarak zaten istediği maaştan fazlasını alan oyuncu menajerin önerisini genellikle kabul eder ve ötesini araştırmaz. Transfer gerçekleşir.

Bu işten 150.000 Euro cebine atan menajer, bir de bunun üstüne %10 menajerlik ücreti alır.

Sezon içine futbolcularla yakın ilişki kuran başkan veya kulüp yöneticileri bazen bu durumu oyunculardan öğrenebilir ama iş işten geçmiştir. Çünkü oyuncu bu 150.000 Euro’yu kendi maaşını çektikten sonra kayıt dışı olarak elden menajerine vermiştir. Menajeri de ‘enayi’ değilse bu kayıt dışı parayı gidip de banka hesaplarına yatırmaz. Menajeri ‘para filan almadım’ dediği an kanıt bulunamaz. Ve eğer menajeri aldığı paradan kulüp içinde birilerine pay verecekse yine elden verir dolayısıyla bu yolsuzluğun kulüp tarafında da fiziki bir kanıtı bulmak oldukça zordur. Oyuncu kulüp içinde pay alan varsa bile kim olduğunu bilmez.

Tam tersi şekilde bazen simsar menajerler istediklerini yapmayan dürüst ve masum kulüp çalışanlarına da iftira atabilir. Konuyla hiçbir alakası olmayan bir kulüp çalışanına ‘para verdim’ iftirasını başkanın kulağına gidecek şekilde yayabilirler. Ortada fiziki kanıt olmadığı için ne bu iddia %100 kanıtlanabilir ne de mağdur kişi suçsuz olduğunu tam ispat edebilir. Bazı menajerler bunu özellikle genç ve yeni yöneticilere karşı bir aba altından sopa gösterme yöntemi olarak kullanır.

Buraya kadar anlattıklarım işin menajer boyutuydu…

Çağ dışı kalmış dernek sistemiyle yönetilen kulüplerde bu yolsuzluk yöntemini bizzat seçilmiş başkan tarafından kendi menfaati için de uygulanabilir. Böyle bir durumda yolsuzluğun önünde durabilecek hiçbir güç yoktur. Kısacası kulüp içeriden soyulmuş olur. Örneğimizden devam edersek; 300.000 Euro isteyen oyuncuya 350.000 verilir. Oyuncu isteğini almış ve imza atmaya hazırdır. Kontratta 500.000 gösterilirse geriye kalan 150.000 Euro başkan ve menajer arasında paylaşılır. Tabii ki burada üst limit yoktur. Bir de başkan kulübe borç vererek transferler yapıyorsa katmerli yolsuzluk yapılmış olur. Mesela, örneğimizden devam edersek; bütçesi 500.000 Euro maaş vermeye yetmeyen bir kulüpte ‘büyük başkan’ çıkıp 150.000 Euro’sunu kendi cebinden verir. Taraftar alkışlar! Şak Şak Şak… Tabii başkan verdiği bu parayı kulübe borç olarak kaydettirir. Transfer sürecinde verdiği borç miktarı dolaylı yoldan yine kendi cebine girer, üstüne üstlük bir de kulüpten 150.000 Eur alacaklı olur. Dünya’nın en güzel işi değil mi? Çak Çak Çak…

Kulüp başkanının dürüst olduğu durumlarda bu yöntemi kulüpte diğer yetkili yöneticiler uygulayabilir. Bu durumda başkan kandırılmış olur. Özellikle kulüp sahibi kişilerin güvenilir yöneticiler seçmesi bu bakımdan hayati önem taşır. Güven ve kontrol şarttır. Hatta profesyonel bir kulüp yöneticisi için olmazsa olmaz birinci şart güven ve dürüstlüktür. Futbol yönetimi işi roket bilimi değildir, sokaktan geçen birisini alıp göreve getirseniz, biraz zeki birisiyle bütün işi en geç 6 ay içinde öğrenebilir. Bu sektörde asıl zor olan dürüstlüğü ve güvenilirliği bulmaktır. Bir iki telefon görüşmesiyle 150-200 bin Euro (ve daha fazlası) kazanabilme dürtüsüne sadece çelikten yapılmış bir irade ve sarsılmaz bir dürüstlük karşı koyabilir. Bizim sektör zerre kadar karakter zayıflığını kaldırmaz. Aksi halde simsar menajerler kime ulaşmaları gerektiğini çok iyi anlarlar ve bilirler.

Aynı yöntem teknik direktör tarafından da uygulanabilir. Bazı teknik adamlar oyuncularını aldırtmaları karşısında belli menajerlerden pay talep edebilirler. Bu da oyuncu maaşını gereksiz şişirilmesi ve kulübün zarara uğratılması demektir.

İnsanın olduğu her alanda ve her işte maalesef yolsuzluk olacaktır. Bunun tamamen önüne geçmek mümkün değildir ama riski minimuma indirmek için önlemler alınabilir. Yeni spor yasasının uygulanması, FFP kurallarına riayet edilmesi, TFF’nin kulüpleri çok sıkı ve acımasızca denetimlere tabi tutması, taraftarın bakış açısının değiştirilmesi, başkanların çok iyi danışmanlar tutup sektörü iyice öğrenmesi ve kulüplerin bir an önce şirketleşmesi bu önlemlerin başlangıcı olabilir.

Haber Kaynağı www.aykiri.com.tr

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Futbolda yolsuzluk yolları – Gökhan Bozkurt

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Ulusal24 Haber Merkezi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!