Ergün, mektubunda, TÜED olarak emeklilerin sorunlarının gündeme getirilmesi ve çözülmesi için özveriyle çalıştıklarını vurguladı.
Dile getirdikleri birçok sorunun zaman içerisinde çözülme kavuşturulmasının memnuniyetini yaşadıklarını belirten Ergün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben şu ifadeleri kullandı:
“Yıllardır gündemde tuttuğumuz taleplerimiz arasında yer alan; 2000 öncesi SSK emeklilerimizin intibak talebine, bayram ikramiyesine, KEY ödemelerine, 65 yaş ve üzeri ücretsiz ve indirimle seyahate, EYT’lilerin emeklilik hakkına kavuşmasına, evi olmayan emeklilerin konut meselesine olan desteğinize, sağlıkta yaşadığımız sorunların çözümü için çabalarınıza, ek ödemelere, banka kuyruklarına ve banka promosyonlarına getirdiğiniz çözümler için şükranlarımızı sunuyoruz. Ancak bütün bu samimi gayretlere rağmen, bugün gelinen noktada emeklilerimizin yaklaşık 10 milyonu, 7 bin 500 lirayı bulan en düşük emekli ödemesi ile yaşam mücadelesi vermektedir.”
‘Sağlıklı yaşama imkanı kalmadı’
Ergün, memurlar, kamu işçileri ve asgari ücretlileri ekonomik olarak rahatlatacak tedbirlerin alınmasının kendilerini ziyadesiyle mutlu ettiğini kaydederek, mektubuna şöyle devam etti:
“Lakin aynı marketten aynı ekmeği aynı fiyatı ödeyerek alan ve 7 bin 500 lira ile geçinmek durumunda kalan emeklilerimizin ne yazık ki yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilme imkanı kalmamıştır. TBMM’de görüşülen kanun tasarısına eklenen ve emeklilere yüzde 25 zam öngören teklif, hayatlarını bu memleketin imar ve inşası için harcamış ve yıllarca prim ödeyerek kutsal hak olarak tanımladığımız, emekliliğe erişen topluluğumuzda büyük bir hüsranla karşılanmıştır.”
‘4 bin lira’ talebi
Milyonlarca emeklinin aylıklarda yapılacak yüzde 25’lik zamma ilave artış istediğini vurgulayan Ergün, mektubunu şu ifadelerle tamamladı:
“Emekliler olarak talebimiz; emeklilerimizin bir nebze olsun rahatlamasını sağlayacak bir iyileştirmenin yapılması, en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çekilmesi ve söz verildiği gibi 7 bin 500 lira üzerinde aylık alanlara da en az yüzde 25 + 4 bin lira seyyanen zam yapılarak gerçek anlamda, devlet korumalı sosyal güvenliğin hayata geçirilmesidir. Böylelikle, diğer kesimler arasında giderek açılan makas kapanacak ve adaletli bir uygulamaya erişilecektir.”
