Neyi değiştirebilirim ki bu hayatta? diyenlere özel bir yazı
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan misali bir hayat yaşıyoruz deniliyor. Bakalım neymiş?
Şimdi size yaşanmış gerçek bir hikaye anlatacağım.
Eylül ortasında imgeleme başlığı altında bir yazı yazmıştım. Okuyanlar hatırlar, okumadıysanız 15 Eylül deki bu yazımı okuyun. İmgeleme benim için muhteşem bir yaratım mekanizmasıdır. Orada sadece sen varsın, duyguların, hislerin, yaşamak istediklerin, hayallerin, inancın, umudun her şey dahil hepsi sana ait. Yapamazsın, başaramazsın diyenler yok. Sen ve hayalinin içine yerleşmek var.
Şimdi size dünya tatlısı bir danışanımın hikayesiyle geldim. Hani benim hikayemi yazacaktın diye her seansta soruyor. 1 Aralık bugün,yılın son ayı, tamamlanma, yenilenme, yeniden başlama zamanı. Belki size de bu ay ışık olur, yol olur, örnek olur diye yeni bir başlangıç için, umut olsun istedim.
Bu şahane kızımız iki buçuk yıldır çok mutlu olduğu bir adamla birlikte. Birbirlerini çok seviyorlar. Aynı evi paylaşıyorlar. Çok eğleniyorlar, gayet keyifli bir hayatları var.Kızımız evlenmek istiyor. Adam ilk başlarda evliliğe karşı, evlilik istemediğini, hatta evliliğin ilişkinin güzelliğini bozduğunu, böyle her şeyin çok daha iyi gittiğini, arkadaş toplantılarında da dillendirerek bir şekilde kızımıza bazen açık ve net bir şekilde, bazen de dolaylı yollardan söylüyor. Kızımızda hep buna katılıyor aslında. Beraber yaşamak çok daha iyi diyor. Bu konuyla ilgili aralarında çok sorun yok gibi.
Gel zaman, git zaman bir şeyler değişmeye başlıyor.Adama bakıyor, yeğenleriyle, arkadaşlarının çocuklarıyla harika oyunlar oynayan, eğlenen, kendisine muhteşem davranan bir adam var karşısında. İçinden hep geçirdiği düşünce, nasıl da harika bir baba olur, nasıl da harika bir eş olur duygusu onun aklını iyice karıştırmaya başlıyor. Çünkü şu anda birlikte yaşasalar da çocuk sahibi olmak için ailelerinin tek şartı var o da evlilik. Anne olmak istediğinin farkına vardıkça, ister hormonlar diyin isterseniz arzu ve istek diyin, isterseniz ailenin şartı gereği yaşamak diyin evlilik düşüncesi aklına giriyor. Sonra bunu sevgilisiyle paylaştığında, ‘bilmiyorum, evet ama, işte.. diye başlayan cümleler içinde ben de eğer bir gün evleneceksem seninle evli olmak isterim, bunu seninle denemek isterim ama şimdi değil’ cevabı alıp duruyor. Böyle bir 7-8 ay daha geçiyor. Sonra yaz tatilleri, geziler, iş hayatları,koşturmacalar derken konu askıya alınmış bir şekilde, biraz üstü örtülerek, biraz unutularak yaşanıyor…
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.