CHP liderinin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Siyasetçinin ahlaklı olması lazım, siyaset yaparken zenginleşmemesi lazım. Bir gruba, kişiye değil 85 milyon kişiye ayrım yapmadan hizmet etmesi lazım. Siyasetçi, kendi çıkarlarını ailesinin çıkarlarını geri plana atmalı. Böyle ahlaklı bir yönetim, siyaset istiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz.
Kamer Genç bunlardan biriydi. Elinde bir fenerle, Meclis kürsüsüne çıktığı zaman her saldırıya rağmen düşüncelerini özgürce ifade ederdi. Onu rahmet ve saygıyla anıyoruz. Uğur Mumcu böyleydi… Siyasetçi değildi, kalemini satmayan yürekli bir gazeteciydi. Kuvayi milliyeciydi.
Havuz medyası değil, özgür medya istiyoruz; kalemini satmayan gazeteci istiyoruz. TV’lere çıkıp gazeteci kisvesiyle iktidarın yanlışlarını savunanlara gazeteci demiyoruz, kalemini satanlara gazeteci denmez.
Orhan Erinç’i uğurladık. Basın camiasına başsağlığı diliyoruz. Her birimiz kaçınılmaz olarak o yolculuğa bir gün çıkacağız. Önemli olan arkada bıraktığımız güzel şeylerle anılmak…
İsveç’te iğrenç bir olay oldu. Büyükelçiliğimizin önüne bir soytarı getirdiler, karanlık bir provokatöre bir provokasyon yaptırdılar. Kutsal kitabımızı elçilik önünde yakılması söylenmiş, geldi yaktı sefil kişi. Amacı o kadar aşikar ki… Git provoke et demişler, İsveç Türkiye ilişkilerini bu sefil kişi bozmak için her provokasyonu yapmış durumda. İsveç yönetimi, devlet zekasından yoksun seyretti durdu bu provokasyonu. Bu oyunun oynanmasına izin verdiler.
YSK ile söylediğim bir şey tartışılıyor. YSK’na güvenmediğimi sağır sultan duydu! YSK’nın hangi olaylarda nasıl karar vereceğini hepimiz biliyoruz. Sanki biz başvuracağız, YSK hukuka uygun karar verecek. Akıl var mantık var. İradesini saraya ipotek eden adama hakim denmez! Hala öğrenmediniz mi ya!
İstanbul seçimleri… Aynı zarfın içine 4 oy pusulası konuyor. Bu beylere talimat gelmiş… 3’ü geçerli, 1’i geçersiz… Bazıları bu kararı aldılar. Ben de bunlar YSK’daki çetelerdir dedim. Yasadışı bir işlemi yapmak için bir araya gelenlere çete denir. YSK değişti evet, eskiden 3 4 kişi vardı iradesini satmayan, vicdanını dinleyen, şimdi onları da büyük ölçüde temizlediler. YSK’ya güvenseydik özel olarak sandık güvenliği için çalışmazdık. Yargıya, Yüksek Seçim Kurulu’na güvenmiyoruz; bu kadar açık!
Bozulma bürokrasiyle başladı, yargıyla devam ediyor. Bürokraside ve yargıda herkes böyle sanılmasın. Hala ahlaklı bürokratlarımız var, o kırıntılar onlar sayesinde kaldı. Bozulma o kadar büyük alanlara yansıdı ki Meclis’te de bozulma olduğunu görüyoruz.
Ayakkabı yalayıcılığına savunan milletvekili gördünüz mü hiç! Bu Avekil orduda nasıl geziyor? Alsın eline Erdoğan’ın ayakkabısını yalayarak gezsin. Ahlak bozulursa Türkiye bu noktaya geliyor. O vekil, Orduluların vekili değildir. Sarayın oraya gitsin ya da AK Parti’nin genel merkezine gitsin, önüne onun bir heykelini yapsınlar. Erdoğan’ın heykelini yalamaktan söz eden ve onur duyan milletvekili diye yazsınlar. Bir insan aklını kiraya verirse sonuç bu noktaya gelir.
Çaykur işçileri diyor ki geçen bizden söz ettiniz, 9300 kişiyiz, bize kadro verilsin. Yasa geldiği zaman bunun mücadelesini vereceğiz. Rizelilere unutmadığımı söylüyorum. Kaçak çayı bitireceğim, Rize meydanında yakacağım. Rizeli unutur Bey Kemal unutmaz.
BağKur’un tescil mağdurları var. Stajyerlerin ve çırakların sorunu var. Sizin sorunlarınızı biliyorum. TBMM’de gerekli girişimlerde bulunacaksınız. AK Parti iktidarı ve onun başında olan Erdoğan hep esnafları ve BağKurluları 3. sınıf vatandaş olarak gördü. Bütün esnafın sorununu çözeceğiz. Onları 1. sınıf vatandaş kabul edecek, çözüm üreteceğiz. Az kaldı, geliyor, gelmekte olan!
Cezaevlerinin dolu olduğunu biliyorum. İnsan hakkı ihlallerini biliyorum. Hepsini biliyorum. Hiçbir endişe duymayın. Bu ülkeye huzuru mutlaka getireceğiz.