6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler 11 ilimizde büyük bir yıkıma sebep oldu. Bir yıkıcı deprem de 20 Şubat’ta Hatay’da meydana geldi. 6.4 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybedenler ve yaralananlar oldu. Tüm ülke deprem bölgesine yardım göndermek için tek yürek olup seferberlik ilan ederken gözler, yıllardır olacağı söylenen büyük İstanbul depremine çevrildi. Depremin Kahramanmaraş’ta yarattığı yıkımı gören tedirgin İstanbullular binalarını, binalarının zeminlerini kontrol ettirmek için adeta sıraya girdi.
İstanbul depremine yapay zeka önlemi
Beklenen İstanbul depremi ile ilgili posta.com.tr’ye konuşan İstanbul Üniversitesi Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şamil Şen, depremin tahmini ve alınması gereken önlemler için yapay zekanın kullanımının önemine dikkat çekti.
Amerika’da yapay zeka ile laboratuvar ortamında depremlerin acustik ve sismik verilerden elde edilen datasetler (veri kümeleri) ile Phyton programlama dili ve derin öğrenme (deep learning) – transfer öğrenme (transfer learning) yöntemleri kullanılarak tahmin (prediction) edildiğini belirten Prof. Dr. Şen, bunun şu anlık doğal ortamda mümkün olmadığını ancak yine de geleceğin burada olduğunu söyledi.
“Türkiye’nin bir deprem ülkesi olarak yapay zeka teknolojisi yönelmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şen, yapay zeka ile oluşturulan modeller ile depremden önce hangi binaların yıkılıp hangilerinin ayakta kalacağını tahmin etmenin de mümkün olduğuna dikkat çekerek, “10 yıldan fazla süredir beton analizi yapabilen modeller mevcut. Bunun için betonu alıp kırılmasına illa da gerek yok. Makineye betonda kullanılan malzeme verisini veriyorsunuz. Çakıl mı, kum mu gibi. Daha sonra yapımda kullanılan metodu veriyorsunuz, ne kadar beklenmiş, nasıl işlemlerden geçmiş. Yapay zeka modelleri bu datasetine göre beton kalitesini %99 oranında tahmin edebiliyor” şeklinde konuştu.”
“ABD ve dünya çokça yararlanacak”
Yapay zeka ile; zemin özellikleri, deprem özellikleri, deprem odağına uzaklık ve bina verileri gibi bilgiler makineye öğretildikten sonra buna göre bir yıkılma tahmin modelinin oluşturulacağını söyleyen Prof. Dr. Şen, bu model ile muhtemel İstanbul depreminde yıkılacak binalar ve yapıların tahmin edileceğini ifade etti.
Yapay zekanın tahmin özelliğinin datasetlere bağlı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şen, Kahramanmaraş ve Hatay’da meydana gelen büyük depremlerin dataset oluşturmak için veri sağlama konusunda çok büyük bir önem taşıdığını söyleyerek, “ABD başta olmak üzere dünya ülkeleri bu verilerden çokça yararlanacak” dedi.
Tek depremle bitmeyebilir
İstanbul’da bugüne kadar meydana gelen depremlerden sonra arkasında ve önünde ufak sarsıntılar yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Şen, “Yandakileri çok fazla gündeme getirmedi kimse ama Kahramanmaraş’taki depremlerde kuzey paraleli kırıldı ve bir gün sonra büyük bir depreme daha sebep oldu. İzmit’teki depremde fay hattı 3 kola ayrıldı. Marmara’da meydana gelecek olan depremde de üçlü ya da ikili kırılma ihtimali bulunuyor” şeklinde konuştu.
İstanbul depreminin ardından bu şekil bir kırılma olduğu senaryoda Kahramanmaraş gibi ikinci gün ya da Düzce’deki gibi aylar sonra tekrar bir deprem olma olasılığını dile getiren Prof. Dr. Şen, Kahramanmaraş’taki kuzey fayda kırık görmenin oldukça ilginç olduğunu söyleyerek kimsenin bugüne kadar bundan söz etmediğine ve İstanbul için de böyle bir senaryonun mümkün olduğuna dikkat çekti.
İstanbul’un geçmişine dikkat
Öte yandan bölgede geçmiş depremlerin daha iyi incelenmesi gerektiğini hatta bu konudada yapay zekadan yararlanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Şen, şu ifadeleri kullandı:
“İskoç Jeolog James Hutton’ın ‘Hal, mazinin anahtarıdır’ sözündeki gibi geçmişteki depremleri iyi değerlendirip iyi bir şekilde anlayabilirsek bugünümüzü de daha iyi yönetebiliriz. Sismoloji, günümüzdeki depremlerle ilgilenir. Paleosismoloji de tarihsel depremleri inceliyor. Daha önemlisi ise bu bölgeler için arkeosismolojinin çok iyi yapılması gerekiyor. Bilindiği gibi Maraş-Hatay-Gaziantep bölgesinde tarih boyunca çok sayıda uygarlık yaşayıp yok olmuş. Bunların kayıtlarını iyi incelemek gerekiyor. Eğer bu şekilde çalışmalar olsaydı bilim adamları bu alandaki riskin çok daha büyük olacağını söyleyebilirdi.
İstanbul’da 1509’da deprem olduğunu düşünürsek bir de 1766’da büyük bir deprem var. İkisi arasında 250 yıla yakın bir süre var. Bundan sonraki deprem ise 1912’de meydana geldi. Bu tarihlerden öncesi ile ilgili çalışmalar var ancak çok fazla bilgi bulunmuyor. Bunların daha net bir şekilde arkeosismoloji çalışmalarının yapılıp geçmişten notlar çıkarmalıyız.”
Kritik mevsim detayı
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremde çok sayıda heyelanın yaşandığını belirten Prof. Dr. Şen, olası İstanbul depreminde de buna benzer senaryoların yaşanabileceğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul’da Gürpınar başta olmak üzere çevresinde büyük heyelanların yaşanması öngörülüyor. 1999 depremi, Avcılar’da bir şeyler yaptı ama bu deprem ağustos ayında oldu. Kurak bir dönemde olduğu için İstanbul’un genelinde çok fazla heyelan görülmedi. Kahramanmaraş’taki deprem, kış mevsiminde olduğu için o bölgede heyelanlar etkili oldu.”
İstanbul’da Haliç’in batı sınır kabul edildiği senaryoda doğusunun tamamına yakınının kaya zemin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şen, Haliç’in batısında ise kaya zemine rastlamanın zor olduğunu bölgenin genç kayalardan oluştuğunu belirtti.
İlk olarak öncelik verilmesi gereken bölge
Şişli, Mecidiyeköy, Anadolu Yakası’nda Kadıköy, Bağdat Caddesi gibi yerlerin kaya zemin üzerinde olduğunu belirten Prof. Dr. Şen, bu bölgelerde büyük riskler görmediğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Bu bölgelerin dışında özellikle Büyükçekmece, Gürpınar gibi heyelan riski olan yamaçlarda risk çok daha büyük. İstanbul Üniversitesi’nin Avcılar kampüsünde şu an bile kaymalar var. Atatürk Havalimanı’nın Sefaköy tarafı her sene kayardı. 5-10 yılda bir orayı değiştirirlerdi. Çok büyük kayma zonları var orada. Kaya zemindeki binalardan ziyade heyelan bölgelerindeki binalara öncelik verip onları kaldırmak gerekiyor.”
Prof. Dr. Şen, İstanbul’da önceliğin alüvyonların ve heyelan bölgelerine verilmesi gerektiğini söyleyerek özellikle Büyükçekmece ilçesine dikkat çekerek ilk olarak dönüştürülmesi gereken yer olarak burayı işaret etti.