Dünya Çelik Birliği’nin (worldsteel) Kısa Vadeli Görünüm raporuna göre, küresel çelik talebi, geçen yılki yüzde 3,3 daralmanın ardından bu yıl büyüme eğilimine geçti.
Dünya çelik talebinin bu yıl yüzde 1,8 artacağı, gelecek yıl ise bu büyümenin yüzde 1,9’a yükseleceği öngörülüyor.
Türkiye’nin çelik talebinin ise bu yıl yüzde 19 ile rekor artış göstermesi ve büyümenin 2024’te de devam etmesi bekleniyor. Türkiye’deki talep artışında Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası yeniden yapılanma süreci itici güç oluşturuyor.
Çin’in çelik talebinin, bu yıl altyapı yatırımları ve emlak sektörünün istikrara kavuşmasıyla yüzde 2 büyüyeceği öngörülürken, ülkenin çelik talebinde 2024’e ilişkin görünüm, belirsizliğini koruyor.
Avrupa Birliği’nde (AB) yüksek enerji maliyetleri ve faizlerin imalat faaliyetlerine ağır darbe vurduğu belirtilirken, çelik talebinde bu yıl yüzde 5,1 daralmanın ardından 2024’te yüzde 5,8 artış bekleniyor.
Yüksek faiz oranlarının çelik kullanılan sektörleri etkilediği ABD’de ise çelik talebinin bu yıl yüzde 1,1 azalacağı ve 2024’te ise yüzde 1,6 ile büyüme eğilimine gireceği tahmin ediliyor.
Çin ve jeopolitik gerilimler, çelik talebine ilişkin belirsizlik yaratıyor
worldsteel Ekonomi Komitesi Başkanı Maximo Vedoya, rapora ilişkin değerlendirmesinde, çelik talebinin yüksek enflasyon ve faiz oranlarının etkisini hissettiğini ve 2022’nin ikinci yarısından beri yatırım ve tüketimin zayıflamasıyla keskin şekilde azaldığını ifade etti.
Bu durumun özellikle AB ve ABD’yi de etkileyerek bu yıl da devam ettiğini kaydeden Vedoya, şu ifadeleri kullandı:
“Sıkı para politikasının etkilerinin geriden gelerek yansıdığını dikkate aldığımızda, 2024 çelik talebindeki toparlanmanın yavaş olmasını bekliyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerde talebin gelişmiş ekonomilerden daha hızlı büyümesi bekleniyor. Çin emlak piyasasındaki durumun yılın ikinci yarısında istikrara kavuşmasını ve Çin’in çelik talebinin hükümet önlemleri sayesinde hafif pozitif bir büyüme kaydetmesini bekliyoruz. Çin’in 2024 görünümü, mevcut ekonomik zorlukların üstesinden gelmeye yönelik politika yönelimlerine bağlı olarak belirsizliğini koruyor. Çin ekonomisinin dalgalanma ve belirsizlik yaratabilecek yapısal bir geçiş aşamasında olduğunu belirtiyoruz. Diğer belirsizlik ise Rusya ve Ukrayna, İsrail ve Filistin ve diğer yerlerdeki bölgesel çatışmalarla bağlantılı. Bu durum, artan petrol fiyatlarına ve daha fazla jeo-ekonomik bölünmeye yol açabilir.”
Vedoya, yüksek faiz oranları nedeniyle inşaat faaliyetlerinin zayıflamasına rağmen, altyapı yatırımlarının birçok bölgede ve gelişmiş ekonomilerde bile, karbonsuzlaştırma çabalarının etkisini yansıtacak şekilde olumlu bir ivme gösterdiğini sözlerine ekledi.