27 Temmuz 2018 Resmi Gazete’de bir ilan yayınlandı!
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümüne, profesör alımı gerçekleştirilecekti!
Aranan profesörün, parlamentolar, meşrutiyet ve Osmanlı son dönemi demokrasi tartışmaları konusunda çalışmalar yapmış olması isteniyordu!
Adrese teslimdi ilan!
İlanın sahibi çok açık, Doç. Dr. Yusuf Tekin’di!
Tekin’i Doçentlikten Profesörlüğe yükselttiler ama şöyle bir sorun vardı!
Bir doçentin profesörlüğe başvurması için en az beş yıl çalışması gerekiyordu Yükseköğretim Kanunu’na göre!
Tekin ise 5 yıllık doçentlik süresini doldurmadan Gençlik ve Spor Bakanlığına Bakan Yardımcısı olarak atanıyor!
2013’te ise Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı görevine başlıyor Tekin.
2018 yılında ise, müsteşarlık makamının kaldırılmasıyla üniversiteye geri dönüyor ancak doçentlikte 5 yılını doldurmadan profesör olarak atanıyor Tekin!
Sıra geliyor Tekin’i rektör olarak atamaya o zaman şöyle bir formül bulunuyor!
“Rektör olmak için en az 3 yıl profesörlük yapmış olmak gerekiyor” şartı Tekin için kaldırılıyor!
Buraya kadar olan süreci anayasa profesörü Kemal Gözler yıllar yıllar evvel gündeme getirmişti!
Peki o zamandan bu zamana neler oldu dersiniz?
Tekin’in talihi öylesine açılmıştı ki, Ankara Hacı Bayram Üniversitesi Rektörlüğü’nden Milli Eğitim Bakanlığı’na atandı!
Milli Eğitim Bakanı olan tarikat sever Yusuf Tekin, utanmadan sıkılmadan mecliste çıktı, tarikat ve cemaatlerle iş birliği yapmaya devam edeceklerini açıkladı!
Peki neydi Tekin’i böyle şanslı kılan?
Tabii ki kurucu genel başkanı olduğu, Cihannüma vakfı!
Derneğin zihniyeti aynen şu: “Müslüman zihnini inşa etmeye katkıda bulunmak için çalışmak gerektiği malumdur”
Daha minik beyinlerden başlıyorlar çocukların zihin kodlarına müdahale etmeye!
Kendilerini tanımlarken adaletsizliğe karşı insanlığın sesi olmanın önemine inandıklarını belirtiyorlar!
İnsanlığın maddi ve manevi sorunlarına çözüm üretebilmenin dünyanın neresinde olursa olsun, maruz kalan kim olursa olsun zulme, haksızlığa karşı insanlığın vicdanı ve sesi olabilmenin önemine dikkat çekiyorlar!
Şimdi Tekin’in açıklamaları sonrası, Cihannüma vakfının MEB’de paralel bir yapı oluşturmaya çalıştığı falan tartışılıyor!
Adamlar zaten senelerdir devletin çeşitli kademesiyle iş birliği içerisinde!
Samsun, Çorum ve Kayseri gibi illerde valilik, belediye ve üniversitelerle beraber çalıştaylar düzenliyor kısacası devletin her kademesiyle iş birliği içerisindeler.
Menzil ve İsmailağa gibi devletin birkaç kademesinde örgütlenmeye gitmiyorlar!
Devletin her kademesinde örgütleniyorlar!
Çeşitli konularda devlet kurumlarıyla iş birliğiyle çalıştaylar düzenliyorlar!
Örneğin Gaziantep Valiliği, Şahinbey Valiliği ve Gaziantep Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirdikleri Göç Çalıştayında “Göç ve Uyum Bakanlığı” kurulmalı diyorlar!
Türkiye’nin demografik yapısını tehdit eden sığınmacı olgusunda “Uyum Bakanlığı” öneriyorlar!
Bu bizzat, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Genel Başkanı Rıza Yorulmaz tarafından öneriliyor!
Bu Cihannüma Derneğinin Kocaeli’nde düzenlediği programa katılan Yazar Emine Şenlikoğlu, “Türkiye’yi Yahudiler kurdu” ifadelerini kullanıyor.
Açıkça Atatürk’e ve silah arkadaşlarına saldırıyor göz göre göre!
Üstelik bu lafları söyleyen kadına Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin AKP’li Başkanı Tahir Büyükakın plaket veriyor!
Yerel basında olay haber olunca Atatürkçü Düşünce Derneği suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı!
Ya bu zamana kadar duymadıklarımız?
Anlayacağınız devlette yapılanmaları yeni değil Cihannüma vakfının, sadece bakan Tekin ile beraber yeniden gündeme geldiler!