Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, küresel tedarik zincirindeki aksamalar, başta petrol ve doğal gaz fiyatları olmak üzere emtia fiyatlarında görülen yüksek artışlar ve Rusya-Ukrayna Savaşının tüm dünya ekonomilerini olumsuz etkilediğini belirterek, “Türkiye Ekonomi Modeli’nin odağında yatırım, istihdam, üretim ve ihracat yer alıyor. Nitelikli ve sürdürülebilir büyümenin devam etmesiyle cari açık ve enflasyon sorununu kalıcı olarak ardımızda bırakmayı hedefliyoruz.” dedi.
Üretimi ve ihracatı desteklemek için selektif kredi politikası uyguladıklarını belirten Nebati, “Bu politikalar sonucunda ihracatımız tarihi zirvelerde seyrederken kasım itibarıyla yıllıklandırılmış olarak 253,5 milyar dolara ulaştı. Cari açığımız ekim ayında yıllık 43,5 milyar dolar olarak gerçekleşse de enerji ve altın hariç cari fazlamız 49 milyar dolara yükseldi. Yüksek büyüme rakamlarımıza rağmen enerji ve altın hariç cari fazlanın geldiği nokta, Türkiye Ekonomi Modeli’nin başarısını net bir şekilde teyit eder niteliktedir.” diye konuştu.
“Enflasyonda ciddi düşüşler yaşanacak”
Modelin olumlu etkilerini sadece enflasyondaki düşüş trendinin başlamasıyla değil, büyüme verilerinde de gördüklerini kaydeden Nebati, “Makine ve teçhizat yatırımlarımız son 12 çeyrektir kesintisiz büyüyor. Toplam 31 milyonu aşan istihdam rakamımız da yine tarihi yüksek seviyelerde. İhracatımız her ay yeni bir rekor kırarken ülkemizin dünya ticaret hacmi içindeki payı yüzde 1’i aştı. Sanayi ve turizm gibi döviz getirici üretken sektörlerimiz Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar güçlendi. Turizm sektörümüzün dünya turizminden aldığı pay tarihi yüksek seviyelerde seyrediyor. Önümüzdeki dönemde modelimizin katkısıyla “Türkiye Yüzyılı” vizyonumuza yakışır şekilde ülkemizi önde gelen küresel finans, sanayi ve ticaret merkezlerinden biri haline getireceğiz.” dedi.
Bakan Nebati, enflasyonda gelecek dönemde ciddi düşüşler olacağını kaydederek şunları söyledi; “Salgın sonrasında enflasyon tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkilemiş ve tarihi zirvelere ulaşmıştır. Ülkemizde enflasyonun temel belirleyicilerinden biri döviz kuru. Geçtiğimiz yıl döviz kurunda piyasa gerçekleriyle uyuşmayan artışlar görülmüştür. KKM öncesinde ekonomimiz hakkında felaket senaryoları yazılırken KKM’nin de katkısıyla sağlanan istikrarla birlikte tüm görünüm değişti. Kurlarda seyrin istikrar kazanmasıyla enflasyonun daha da hızlanmasının önüne geçtik, hatta düşüş trendine girmesini sağladık. Döviz kurundaki oynaklığın azalması, emtia fiyatlarının normalleşmesi ve Türk lirasına güvenin artmasıyla birlikte önümüzdeki dönemde enflasyonda ciddi düşüşlerin yaşanacağından kimsenin kuşkusu olmasın.”
“KKM döviz talebini sınırlandırdı”
Bakan Nebati, kur korumalı mevduat ve katılma hesabı (KKM) uygulamalarının küresel ve bölgesel zorlukların önemli ölçüde arttığı bu yıl finansal istikrarın güçlendirilmesine, döviz talebinin sınırlandırılmasına ve Türk lirası mevduatın vadesinin uzamasına önemli katkılar sağladığını bildirdi.
Geçen yılın son aylarında döviz kurlarında piyasa gerçekliğiyle bağdaşmayan sağlıksız fiyat oluşumları ve dalgalanmalar gözlemlendiğini belirten Nebati, “Finansal istikrarı tehdit eder boyuta ulaşan bu gelişmelerin önüne geçmek amacıyla Aralık 2021’de KKM uygulamasını devreye aldık. Bu uygulamayla tasarruflarını Türk lirası cinsi hesaplarda değerlendiren vatandaşlarımızın döviz kurundaki değişimlerden olumsuz etkilenmelerini önlemek ve finansal sistemimize güvenlerini pekiştirmeyi amaçladık. Küresel ve bölgesel zorlukların önemli ölçüde arttığı 2022 yılında KKM uygulaması, finansal istikrarın güçlendirilmesine, döviz talebinin sınırlandırılmasına ve Türk lirası mevduatın vadesinin uzamasına önemli katkılar sağladı. Uygulama aynı zamanda makroekonomik dengelerimize de olumlu katkı yaptı ve ekonomik aktivitenin sağlam temeller üzerinde büyümesinde önemli rol oynadı.” dedi.
“DTH’ların payı 21 puan azaldı”
Nebati, başta KKM olmak üzere Aralık 2021’den itibaren devreye alınan enstrümanların ve tedbirlerin finansal istikrarın sürdürülmesinde etkin bir rol oynadığını belirtti. Rusya-Ukrayna Savaşı’na ve Fed’in faiz artırımlarına rağmen KKM’nin de katkısıyla döviz talebinin önüne geçildiğini kaydeden Bakan “Böylece döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlardaki payı 21 puan azaldı. Bize geçmişte kolaylıkla dayatılan faiz politikalarına karşı güçlü ve kararlı duruşumuz, sadece ülkemizin makroekonomik göstergelerine olumlu yansımakla kalmıyor, aynı zamanda kronik problemlerin çözülmesine de olanak sağlıyor.” diye konuştu.
Nebati, KKM’nin Hazine ve Merkez Bankası’na maliyetlerine ilişkin olarak ise şunları söyledi: “Biz bu enstrümanı, başta finansal istikrarımızı tehdit eder boyuta yükselen döviz kuru oynaklıkları olmak üzere, küresel ekonomide artan belirsizlik ortamı ve salgın sonrası dönemde arz kısıtlarının körüklediği maliyet enflasyonu gibi ekonomimizi tehdit eden birçok faktörün etkili olduğu zorlu bir dönemde uygulamaya aldık. Tüm dünya yükselen enflasyon, faiz ve kur kısır döngüsü neticesinde hızla resesyona doğru sürüklenirken bu uygulamanın da katkısıyla ekonomik açmazın ötesine geçerek enflasyonla mücadelemizi istihdamı artırarak insan odaklı bir yaklaşımla sürdürüyoruz. Bu sene 91,6 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirilen KKM’nin maliyetini şeffaflıkla paylaşmaya devam ediyoruz. Sınırlı maliyetine kıyasla öngörülebilirliğin artmasına ve enflasyonda düşüş eğiliminin hızlanmasına destek olan KKM’nin maliyetinin ilerleyen dönemde de sınırlı kalacağını öngörüyoruz.”
“Politikaların olumlu sonuçlarını almaya başladık”
Nebati Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde enflasyonla mücadelede, üretim kapasitesinin azalması ve istihdam kayıplarının artması gibi risklerin ekonomi açısından tehdit oluşturmasına fırsat vermeksizin kalıcı fiyat istikrarını tesis etmeye yönelik politikaları tercih ettiklerini söyledi. Nebati “Faiz artışları olsaydı, yatırımlar ertelenecek, istihdam daralacak, üretim azalacak ve ülkemizin potansiyeli topyekun sınırlanmış olacaktı. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek modelimiz kapsamında ihracatımızın katma değerini ve üretimin bilgi, teknoloji ve inovasyon ağırlığını artıracak yatırımlara hız kesmeden devam ediyor ve istihdamı artıran üretim faaliyetlerini destekliyoruz. Son dönemde model kapsamında uyguladığımız politikaların olumlu sonuçlarını almaya başladık. Kasım ayında enflasyonda tepe noktayı geçerek, düşüş eğilimine girdiğimizi görüyoruz. Bu düşüşte uluslararası emtia fiyatlarındaki gerileme ve küresel koşullardaki sınırlı iyileşme elbette etkili oldu fakat bu gerilemede, proaktif bir yaklaşımla hayata geçirdiğimiz tedbirlerin, model kapsamında uygulamaya aldığımız KKM’nin ve atılan diğer adımlarla Türk liramızda sağladığımız istikrarlı duruşun etkisi çok açık biçimde görülebilmektedir.” şeklinde yorum yaptı.
Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı yürürlüğe girdi
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, kayıt dışı ekonomik faaliyetleri kayıt altına alarak rekabet gücünü artırmak ve vergi kaybının önüne geçmek amacıyla 5 temel bileşen altında 44 eylem çerçevesinde, ‘2023- 2025 Dönemi’ni kapsayan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı yürürlüğe koyuldu. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yaptığı açıklamada, 2023-2025 Dönemini kapsayan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı’nı yürürlüğe koyduklarını belirtti. Nureddin Nebati, Hazine ve Maliye Bakanlığının internet sitesinde yayımlanan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı’nda (2023- 2025) yer alan ‘Bakan Sunuş’ bölümünde, şunları kaydetti: “Günümüzde, kayıt dışılık gelişmişlik düzeylerinden bağımsız olarak ülkelerin kapsamlı mücadele yürüttüğü ve karşı strateji geliştirdiği en önemli gündem maddelerinden biridir. Kayıt dışılık, kavram itibarıyla ele alınması ve tanımlanması güç bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple, yapılan tanımlamalar kayıt dışı ekonomiye hangi açıdan bakıldığına göre değişkenlik göstermektedir. Bu yaklaşım çerçevesinde kayıt dışı ekonomiyi en yalın ifadeyle ‘kamu otoritesinden gizlenen, resmi kayıtlara kısmen veya tamamen geçirilmeyen ya da geçirilemeyen ve bu nedenle denetlenemeyen faaliyetler bütünü’ olarak tanımlamak mümkündür. Resmi istatistik ve hesaplamalarda dikkate alınamayan kayıt dışı faaliyetler, ekonomik verilerin gerçeği yansıtmamasına ve bu verilere göre uygulanacak iktisadi ve mali politikalardan beklenen sonuçların gerçekleşmemesine neden olmaktadır.”