Spor Medyasının Nöbetçi Amiri için görev görevdir.
Benim gibiler göreve talip olmaz;
görev bize verilir, biz görevi icra ederiz!
Aslında herkesin bildiği gibi nöbetçi müdür, belli günlerde nöbet tutar.
Ben; 365/7 saat nöbetteyim.
Durum böyle olunca da araziden, Nöbetçi Çavuşlardan, Nöbetçi Onbaşılardan gelen raporlar okur, arşivler, çay içerim.
Ama Spor Medyasının Nöbetçi Astsubaylarının getireceği rapordan kork!
Çünkü fena kırmızıdır(!)
Kimsenin locasında viski içmem.
Duvardaki tabloları istemem!
Ona göre,
herkes ayağını denk alacak. Öyle yanlış yapmayacak.
Hataya tamam, yanlışa nokta.
Çakarım, duyduğumu yazarım, ifşa ederim…
Çünkü ben dilimi tutamam…
Ben biliyorsam, Mısır’daki Sağır Sultan’a bile söylerim…
Gazeteci maçları kendilerine ayrılan yerden takip eder. Yani basın tribününden.
Kalkıp localara gider, yer içer, farklı taleplerde bulunur ise, yazarız. Çizerim de.
Son yazımız ardından hareketlilik oldu.
Gazeteciler Cemiyeti, Ombudsman Faruk, Basın Konseyi bile olaya müdahil oldu.
İsim istediler benden. Ben ispiyoncu değilim.
‘Bir dahakine bakarız’ dedim.
Herkes yerli yerinde maç izleseydi böyle olmayacaktı.
Yahu, Basın tribününde var 100 kişi.
Yazı yazan on kişi.
Kalan 90 kişi localarda ucuz viskilerde.
Bu ne tuhaf dönemdir böyle…
xxxx
Bu kez farklı boyutlu konuya değineceğim.
Spor medyası içindeki gizemli yapılaşmaya…
Araştırmalarım sonuca öne çıkan gizli ve gizemli yapılar var.
Sabataycılar Grubu
Bunların abisi var. Yıllardır aynı gazetede yazar.
TRT başta olmak üzere farklı kanallarda ekranlardan geri kalmaz.
Yıllarca Fatih Terim ve TFF’nin basın açıklamalarını yazdığı herkesin dillerinde. TSYD de her taşın altından çıkar.
Abilik yaptığı aynı yapıdakileri korur. Hiç işsiz kalmazlar.
İşten atıldıkları anda yeni işi anında bulurlar, buldururlar…
Bir bakarız spor müdürlüğü yaparlar.
Bir bakarız futbolun merkezinin medya danışmanlığını üstlenirler.
Özetle akla hayale gelmeyen yerlerden çıkarlar.
Cemaat grupları
Malum gazete ve tv kurumlarına kök salmışlar.
Merkez üssü maalesef devlet kanalı.
Dönemsel olarak kadrolaşma da farklılık gösterir.
Mesela Terim döneminde Milli Takımın Amerika kampı var.
Milli Takım’ı kim oraya götürdü? Amerika’da kamp yapmak Avrupalı bir Milli Takıma ne kazandırdı.
Diyecekler ki, 13 günlük kamp New York’taydı.
New York – Pensilvanya arası arabayla 3 saat 15 dakika…
Sadece 322 km…
Ne yani New York’un havası mı çok temizdi de kamp oraya alındı.
O takım kadrosunda bulunan futbolcuların daha sonra ne çıktıkları ortada.
Peki, kim kampı için koca Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Takımını oraya götürdü?
Bu kampı takip eden gazetecilerden FETÖ lideri Gülen ile görüşmeye giden var mı?
Sadece 1 saat 10 dakika uzaklıktaki teröristle görüşmeye…
Devlet bilir bunları…
Kim gitti görüştü?
Ha belki Pensilvanya’ya köfte ekmek için değil, hamburgeri için; barbekü soslu hamburger yemeye gitmişlerdir.
Şimdi bunlar nerede görev yapıyorlar. Bildiniz mi?
13 günlük Kamp…
O dönem,
A Milli Takım, ABD kampında üç hazırlık maçı oynayacak. Maçların programı şöyleydi:
22 Mayıs 2010 12.30 Türkiye – Çek Cumhuriyeti Red Bull Arena, Harrison, New Jersey
26 Mayıs 2010 13.30 Türkiye – Kuzey İrlanda Veterans Stadium, New Britain, Connecticut
29 Mayıs 2010 14.00 ABD – Türkiye Lincoln Financial Field, Philadelphia…
Bütün bunların ortak özelliği ise FETÖ liderinin çiftliğine kara yolu ile birinin 1 saat 35, birinin 1 saat 10 dakika, birinin ise 3 saat uzaklıkta olmasıydı.
Bu olaydan sonra Akşam ve Güneş Gazetesi’nde Ercan Öztürk imzalı çıkan bir yazıda,
“2010 yılında Amerika’da kamp yapan Türk Milli Takımı’ndan bazı futbolcular iki defa olmak üzere Pensilvanya’ya giderek Gülen’i ziyaret ettiği öğrenildi.
Futbolcular dışında Guss Hiddink’in yardımcılığını yapan bir antrenör ve bir kulübün eski başkanı da ziyaretçiler arasındaydı.” denilerek olay uzun uzun anlatılmıştı.
Spor Medyasının Nöbetçi Amiri var olan sicillerini dosyalar! Arşivler!
Arşivler yalan söylemez.
Türk Devletinde de belgeler kaybolmaz…
Sicil Amiri yeni gelen belgeleri de Sicil Dosyasına koyar…
Benden söylemesi arkanızda kim olursa olsun, ipliğinizi pazara çıkartırım. Bu bir erken uyarıdır.
Ona göre hareket edin.
Gerekirse isim isim paylaşım yaparım.
Şu yapıdayım, bu yapıdayım. Onun bunun adamıyım.
İktidara, muhalefete yakınım gibi söylemler ile kendinize alan yaratmayın.
Bu işe sadece ekmek parası için yapma durumunda olan emekçilerin hakkını gasp etmeye kalkmayın.
Düz Anadolu çocukları grubu
Bir de dümdüz Anadolu çocukları var.
Tertemiz…
Analarında ak süt emmiş çocuklar…
xxxx
Spor Medyasının Nöbetçi Amiri olarak elbette sıra patronlara da gelecek.
Ulan sizi gidi emek hırsızları sizi!
İnsanları çalıştırıp kadro yapmayanlar.
Telif diye uydurma ödeme yapanlar.
Yemek ücretlerini kesenler.
Tazminat vermemek için binbir takla atanlar.
Tetikçi yayın yönetmenine boğazda yalı alıp, muhabirini süründüren patronlar sıra size geldi.
Sizin hiç mi vicdanınız yok.
Benden günah gitti.
Bakın sizleri nasıl ifşa edeceğim.
Yüzsüzler sizi.
Bu kadar mı paranın esiri oldunuz?
Tüh sizlere yazıklar olsun.
Spor Medyasının Nöbetçi Amiri
Herkese esenlikler diler…