“Turgut Nereden Koşuyor” adlı kitap gazeteci Emin Çölaşan tarafından 1989’da kaleme alındı…
Dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın ailesi ve yanındakiler ile beraber nasıl bir noktadan başlayıp, neler yaparak hem politik hem de ekonomik anlamda zirveye ulaştığını anlatır.
Kitap ilginç anekdotlarla doludur.
Çölaşan kimden öğrendi bilinmez ama Özal’ın daha yükselmeden önce, eşi Semra hanımın ABD’den istediği ancak yasak nedeniyle normal yollarla ülkeye sokamayacağı iç çamaşırlarını Türkiye’ye nasıl soktuğunu, genelevde cüzdanları çalınan ABD’lilerden takdir almak için nasıl çabaladığını, dindar biri olarak gözükmeye çalışırken yaşadığı şampanyalı eğlenceleri aktarır.
Kitapta, Özal’ın Milli Selamet Partisi’nden milletvekili adayı olduğu zamanda faizsiz ekonomiyi nasıl savunduğunu okumak, ki kendisinin radyo konuşmasının tam metni kitapta bulunmaktadır, çok etkileyicidir.
Çünkü, sadece birkaç sene sonra faize dayalı vahşi kapitalizmi Türkiye’ye rahatlıkla sokacak olan da O’dur…
Benzer bir kitap, Özal’dan daha “uzun mesafe” koşu türünü tercih eden devr-i iktidarın sahipleri için ne zaman yazılır, ya da bu devir bitmeden yazılabilir mi bilmem…
Ancak birisi var ki; serüveniyle Çölaşan’ın kitabını iktidar sahiplerinden daha fazla aklıma düşürüyor.
O kişi Sinan Oğan…
Tam da “Sinan Oğan şuan nereden koşuyor” dedirtecek şekilde gelişmeler yaşanıyor.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Erdoğan’ı destekleyen Oğan, aradan geçen kısa sürede servetlenmesi ile gündemde…
Veryansın TV’den Eray Çelebi’nin haberine göre Sinan Oğan şuan, önceden sahip olduğu 30 milyon değerindeki malikânesinin ardından, bu kez de yine 30 milyon değerinde yeni bir arazi ve ek olarak 1 milyon dolarlık bir konut daha edindi.
Saraya doğru dümen kırarken “Sadık kal” dediği plan, evlerin planıymış demek ki. Mimarlığa merakını da bu planla göstermiş oldu…
Hatırlarsanız seçimlerin ilk turunda “Cenneti vaat etmiyorum ama cehennemin kapılarını kapatacağım” demişti. Dediğini de yaptı. Yanaşma düzenini kurmuş bir iktidara yanlayınca kendisine cehennemin kapılarını kapattı, dünya artık ona cennet…
Gazetecilik mesleğinin karakterinde “bekleyen haber arşive manşet olur” diye bir gerçek vardır. Sinan Oğan ile ilgili yeni bir bilgiyi ben yazacaktım. Ancak sığınmacı ve kaçak sorunu ile ilgili skandalları yazmaktan ve vatandaşlık borsasında fikri takip yapmaktan yazmaya fırsatım olmadı.
Haliyle yazacağım yeni bilgiyi de yine Veryansın’dan Eray Çelebi yazmış. Sinan Oğan’ın bir partiye çökme planını açıklamış. Ben de bir iki ek bilgi ile katkı yaparak Oğan’ın bu yeni planına değineyim.
Çelebi’nin haberine göre Oğan, Türkiye İttifakı Partisi’nin başına geçmeye çalışıyor. Ancak Oğan’a yakın bir kaynaktan bana gelen bilgi ise biraz farklı yönde.
Oğan bu partiyi teşkilatlandırıyor ama başına geçme gibi bir düşüncesi yok. Partiyi biraz kıpırdatıp yerel seçimlere tek başına girme kararı alan İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin alanını daraltmayı hedefliyor. Sinan Oğan’ın eski danışmanının şu an söz konusu partide genel başkan yardımcısı olduğunu da belirteyim.
Oğan’ın partinin başına geçmek gibi bir düşüncesi kesinlikle yok. Onun hayallerini MHP Genel Başkanı olmak süslüyor. Bunu da, yaptığı ve yapmakta olduğu hizmetlerin karşılığı olarak reis hazretlerinin teveccühü ile bekliyor…
İnsan “Nerdeeen nereye” demekten kendini alamıyor. İkinci turda bırakın Kılıçdaroğlu’nu desteklemeyi, tarafsızlığını dahi ilan etse, ilk turda gösterdiği başarının üstüne gelecekte hem de yakın gelecekte Türkiye’nin lideri olmaya çok yakındı…
O ise, Erdoğan’ın uçbeyi olup kıyıdaki köşedeki partileri teslim alıp Saray’ın üssüne çevirmeyi seçti…
Neyse, şu pilava, şey pardon plana yine de hüsnü zanla bakalım. Belki de bir açıklama yapıp aldığı arazi ve konutlara sığınmacıları koyacağını söyleyebilir…
“Plana sadık kal” dediğinde gerçekten de bir planın varlığına inananlar olmuştu zira…
Ne planmış be!