Yerel seçimlere şunun şurasında dokuz ay gibi kısa bir süre kalmışken bizim muhalefet cenahı hala 14 ve 28 Mayıs yenilgilerinin şokunu üstünden atamamış görünüyor. Bu kafa karışıklığı ve dağınıklıkla yerel seçimlere sıfır muhalefetle mi gideceğiz, endişesi akıllara geliyor. Türkiye tek partili bir diktatoryaya doğru mu sürükleniyor? Muhalefetin kendisini toparlaması için neler yapması gerekiyor? Bu soruları Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) eski Genel Başkan Yardımcısı İlhan Göğüş’e sordum.
Seçimlerden sonra muhalefetin kendini bir türlü toparlayamamasını nasıl karşılıyorsunuz?
İ.G.- Çok büyük bir üzüntüyle karşılıyorum. Gerçek bir tehlike olarak görüyorum. Çünkü CHP’nin ve İyi Parti’nin içinde bulunduğu durum ve diğer millet ittifakı ortaklarının geldiği nokta Türkiye’yi adeta muhalefetsizleştiriyor. Bu da AKP’nin tek parti olarak kalmasına yol açıyor. Malum, demokrasi iki ayaklıdır. İktidar kadar muhalefet ayağının da hatta çok daha güçlü olması bir demokratik devlet düzeninin kaygısız bir biçimde yürüyebilmesini sağlar.
YEREL SEÇİMLER TÜMÜYLE KAYBEDİLEBİLİR
Oysa biz seçimlerden sonra muhalefette müthiş bir kargaşaya düştük. Zemin fevkalade kaygan. Her gün yeni bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Umuyorum ve diliyorum ki bir an evvel o kargaşa sona ersin. Aksi halde yakında yapılacak yerel seçimler tümüyle kaybedilecektir.
Başka bir tehlike daha ortaya çıkıyor. Muhalefet kendini bu kadar yıpratıp zayıflattıktan sonra çok ciddi bir tek parti diktatoryasına doğru mu gidiyoruz?
İ.G.- Aynen öyle. Benim de anlatmaya çalıştığım oydu. Çok tehlikeli bir yere doğru gidiyoruz. Seçimlerden önce belki abartıyorduk ama diktatoryaya doğru gidiyoruz, diyorduk. Ama şu anda abartı yok. Gerçekten oraya doğru gidiyoruz. Bundan yedi-sekiz ay sonra yerel seçimler olacak. O yerel seçimlerde AKP’nin neredeyse tüm yerel yönetimleri alması beklentisi var. İnsanlarla konuştuğunuz zaman herkes İstanbul dahil, durumu çok tehlikeli görüyor. İzmir’i bile tehlikede görenler var.
Bu, tamamen bir tek parti diktatoryasına gidiştir. Çok tehlikelidir. Muhalefetin tekrar yapılanması ve bir an önce bu duruma son vermesi lazım.
Sizce muhalefet neden darmadağınık bir hale geldi?
İ.G.- Seçimlerden önce de Millet İttifakı’nın gidişatıyla ilgili yakın çevreme ciddi eleştirilerde bulunuyordum. Gün geçtikçe o korkularım, endişelerim, eleştirilerim haklı çıktı. Bir yılı aşkın süre Millet İttifakı’nın toplanmasıyla oyalandık. Biz oradan müthiş bir şey çıkacağını bekledik.
Evet, oradan bir program çıktı ama bu seçmene siyasi hiç bir mesaj veremedi. Sonunda siyasi mesaj olarak,”Baharlar gelecek, her şey güzel olacak,” gibi çok soyut, iyi niyet temennileriyle dolu mesajların , kalp işaretlerinin kullanıldığı bir seçime gittik. Bunu dahi tam intikal ettiremedik.
YANLIŞ İTTİFAK
Problemin birincisi şu: Millet İttifakı’nın mimarisi hatalıydı.
Ben ömür boyu ittifaklardan yana olan birisiyim. Ama bu ittifak yanlıştı. Sonunda gördük ki CHP’nin kırk milletvekili boşu boşuna başka partilere verildi. Onların hiç bir katkılarının olmadığı söyleniyor.
Bu büyük bir hataydı. Onlar eşit değildi. İlkelerle ilgili bir mutabakat olmadı. İttifaklarda tabii ki programları üstünden karşılıklı bir alışveriş olur. Ama bu büyük bir ilkesizliğe dönüşüp neyin ne olduğu belli olmaz hale gelince seçmene de izah etmekte çok zorlanıldı.
Örgütsel nedenler yok muydu?
İ.G.- Tabii ki örgütsel nedenler de vardı. Bir kere örgüt işin içinde yoktu. Örgüt ittifak programının içine katılmadı. İşin içine örgütü katmadığınız için bunun halka intikali çok zorlaştı. Bu ve bunun gibi pek çok sebep bizi başarısızlığa götürdü.
Röportajın tamamını okumak için tıklayınız…