Ali Mahir Başarır, Sözcü yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını cevapladı. Başarır seçim sürecine v sonrasında CHP’ye yönelik gelen eleştirilere ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
”Bir seçim sürecini hep birlikte yaşadık, sizler gerçekleri gördünüz, onlarca yüzlerce televizyon, radyo, gazete, devletin bizim vergilerimizle ayakta tuttuğu TRT çok çirkin bir algı yarattı. Hak etmediğimiz iftiralara uğradık. Bakın seçimde bunların yaptığı algıyla suçsuz günahsız kişilere saldırı yapıldı, kan dökülebilirdi, döküldü de. Sokakta kadınlar darp edildi, afişlerimiz yırtıldı. Ve devletin valisi, kaymakamı, bütün kurumlarının hepsi AKP’nin il, ilçe başkanı gibi davrandı. Bir tarafta milyarlarca liralık bütçe, başka tarafta da bizim kendi ailemizden, rızkımızdan ayırdığımız parayla yaptığımız bütçe yarıştı, bunu herkesin bilmesi lazım. Yani Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en iftiracı, ayrıştırıcı, bölücü kampanyasını yaptı iktidar ve burada hak etmediğimiz bir şekilde toplum ayrıştırılarak bizi suçlama noktasına getirildi.
”Bir yıl içinde Türkiye’nin en büyük iki sorunu beslenme ve barınma olacak”
Bu seçimin iki temel noktası vardı bizce; 1-Sığınmacı sorunu, 2-Ekonomi ki devamlı para basarak seçime kadar doları tutan iktidar bugün bunu bıraktığı zaman doların 23 lirayı geçtiğini görüyoruz, her şeye benzine, akaryakıta zam geldiğini görüyoruz. Bakın, Türkiye’nin bir yıl içindeki en büyük sorunu beslenmeden sonra barınma olacak, 1 milyon aile sokakta kalacak. Şu anda mahkemeler tahliye davaları, kira tespit davalarıyla uğraşıyor. Bu insanlar sokakta kalacak.
”4 gün kahroldum, çocuklarımla telefonda konuşamadım”
Size çok üzüldüğüm bir noktayı söyleyeyim; Seçim günü ben Urfa’daydım, Siverek’te ve milletvekili adayı yapılmayan Ali Şeker de Urfa Harran’daydı. Ali Şeker çok rahat bir şekilde İstanbul’da kahvesini içip televizyondan takip edebilirdi ama oradaydı ve ona saldırdılar. Ona tekme atan şahsın ayakkabısı yoktu, bakın ayakkabısı yoktu ve aslında biz orada onun için mücadele veriyorduk. Halkı, seçmeni suçlamıyorum ama onların iradesinin fesada uğratıldığı, onların kandırıldığı, yapay bir terör iftirasıyla tertemiz insanların suçlandığı bir seçimi yaşadık ve sonuç böyle oldu. Üzüldük mü, ben Mersin’de 120 metrekare büromda 4 gün kahroldum, çocuklarımla telefonda konuşamadım.
”Kurultay kararı aldık, orada herkes konuşacak, karar vereceğiz”
Şunu da biliyorum ki bize oy veren milyonlarca genç, vatandaş, ezilen insanlar da kahroldu. Ben onların üzüntüsünü, acısını sonuna kadar yüreğimde hissediyorum. Ve şimdi bir kurultay kararı aldık biz, ilçelerimizde, illerde büyük kurultayda -biliyorsunuz ki bizim en üst derecede karar alma kurumumuz kurultaydır- orada herkes konuşacak, karar vereceğiz. Parti içerisinde de karar vereceğiz, kurultayda kamuoyu da görecek. Onun için, bir iki cümleyi alarak insanların linç edilmesine ben üzülüyorum, kararı kurultay verecek ama önce beldelerde, ilçelerde, illerde tartışmamız, örgütlerimizle bu konuda konuşmamız, özeleştirilerimizi yapmamız ve büyük kurultaya gitmemiz lazım, bu da yakın bir zamanda olacak.
“Biz halka karşı sonuna kadar namuslu davranmaya devam ediyoruz, tertemiz insanlarız”
Kimse “kurultay olmayacak” demedi, kurultay kararı hemen alındı. Ama insanlar şunu da bilsin, benim yeğenim bir markette kasiyerlik yapıyor, ağabeyim hayvan barınağında işçi, Genel Başkanımızın çocukları aldığı maaşla geçiniyor, biz halka karşı sonuna kadar namuslu davranmaya devam ediyoruz, tertemiz insanlarız. Bakın, Grup Başkanımız Özgür Özel, maaşıyla geçinen, çocuğunu okutmak zorunda olan bir insan, bizim başka gelirlerimiz yok. Herkes eleştirsin, içindekini döksün ama kırıcı olmadan ve haksızlık yapmadan. Sonuna kadar dürüst çalışacağız.”
İmamoğlu sorusuna: Siyasi yasağa bütün Türkiye tepki gösterir!
Başarır, “Yargıtay cezasını onarsa Sayın İmamoğlu’nun İBB Başkanlığı da düşecek, yerel seçimde yeniden aday da olamayacak ve seçime AKP’li bir İstanbul belediye başkanıyla gidilecek. CHP bu konuda ne yapmayı düşünüyor?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Ekrem Beyin davasını başından sonuna kadar takip eden bir hukukçu olarak bunun yanlış olduğunu, hukuksuz olduğunu hep söyledim. Türkiye’nin en büyük sorunlarından üçüncüsü hangisi derseniz işte bugün Can Atalay yemin edemiyor Meclis’te, Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı cezaevinde tutuluyor, bunun mücadelesini verdik ve vermeye devam edeceğiz. Sayın İmamoğlu’nun görevini elinden alacak bir karar İstanbul’un iradesine darbe olur, bu kadar basit. O seçildiği halde AKP’li bir başkanla seçime gidilmesi olabilir mi? Sonuçta hakaret olmayan bir cümleden, kelimeden dolayı dava açacaksınız, en üst sınırdan ceza vereceksiniz ve siyasi yasaklı yapacaksınız, hayır, buna parti de, İstanbul da, Türkiye de tepki gösterir.”
Röportajın tamamını okumak için tıklayın.