Muhalif- Ankara özel
TBMM Genel Kurulu’nda, geçtiğimiz hafta, toplam 108 kişinin yargılandığı Kobani davasında kararların açıklandığı gün görüşmeleri yarıda kalan fahiş fiyat artışı ve stokçuluk cezalarının artırılmasını da içeren Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi bu hafta kaldığı yerden devam edecek. Düzenlemeye şerh koyan CHP, “Gıda fiyatlarındaki artışın ekonomik ve siyasal sebebini kendisinde göstermemek için uğraş veren iktidar, bu teklifle de asıl sorumluları başka yerde göstermeye çalışmaktadır. Soruna yanlış teşhislerle gidildiği için tedavi de yanlış bölgeden başlatılmaktadır” derken, DEM Parti ve CHP, yanlış teşhis vurgusunda buluştu. DEM Parti, “Asıl sorun esnafın zammı veya stokçuluk değil, iktidarın uyguladığı yanlış ekonomi-politik tercihleridir. Enflasyondaki artışını astronomik fiyatlarla fırsata çevirenlere cezai yaptırım uygulanmasına elbette karşı değiliz, karşı olduğumuz bunun bir enflasyonla mücadele programı gibi sunulmasıdır. Teşhis yanlış olunca tedavi etmek mümkün değildir” dedi.
Teklif ne getiriyor
Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklif ile, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili kanunlarda değişiklik yapılarak Kooperatif Bilgi Sistemine kaydolmak için tanınan sürenin uzatılması, Rekabet Kurulunun kadro, unvan ve derece değiştirme yetkisinin açıklığa kavuşturulması, henüz bir ihlal isnadı bulunmayan durumlarda soruşturma sürecinin hızlandırılması gayesiyle savunma müessesinde değişiklik yapılması, ürün ihtisas borsasındaki aracılık işlemlerine ilişkin teminat ve garanti fonu mekanizmalarının kurulması, lisanslı depo işlemleri ile yetkili sınıflandırıcıların faaliyetlerine ilişkin idari para cezasını gerektiren yeni aykırı faaliyet tanımlarının yapılması ile mevcut idari para cezalarının artırılması, kapalı pazar yerlerindeki satış yerlerinde yalnızca tahsis usulünün kullandırılması, anonim şirketlerde yönetim kurulunun yapısında ve işlevlerinde birtakım değişiklikler yapılması, anonim ve limited şirketlerden en az sermaye tutarlarının altında kalanların intibakının sağlanması, Reklam Kurulunun içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin düzenleme yapılması, satıştan kaçınılan mal veya hizmetlere ilişkin idari para cezalarının artırılması, devre tatil hakkı tanınması ve devre tatil satışı yapılmasına yönelik düzenlemeler yapılması, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk eylemleri hakkında yapılan denetimlerin düzenlenmesi ile bu eylemler hakkında öngörülen idari para cezalarının artırılması, güvensiz ürün ihraç eden firmalara uygulanacak idari para cezalarının artırılması amaçlanıyor.
CHP: Gıda enflasyonunun arkasında; tarım ve ticaret politikası, yanlış faiz ve ithalat politikası, hatalı teşvikler ve eksik desteklemeler..
CHP’nin teklife koyduğu şerhten bazı noktalar şöyle:
Komisyonumuzda görüşülen 2/2138 esas numaralı kanun teklifinin; Hal, Perakende Ticaret, AVM, zincir marketler, lisanslı depoculuk alanlarında kapsamlı düzenlemeler getirilmeden, sadece cezaların katlanmasıyla, kanuna uyum amaçlı olarak bazı sürelerin uzatılmasıyla ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal kararlarının kısmen karşılanmasıyla ilgilendiğini, yüksek gıda enflasyonuna ve üreticiden sofraya kadarki asıl maliyet artışlarına bütüncül bir çözüm içermediğini savunuyoruz.
Fahiş fiyat ve stokçuluğun, kooperatif ve devre tatillerdeki sorunların, cezaları katlayarak, yeni gruplara istisnalar getirerek ya da süre erteleyerek çözümünün geçmişte de denendiğini ancak sonuç vermediğini ve Hal Yasası, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Bakanlık raflarında bekletilen taslakların geliştirilerek getirilmesi gerektiğini vurguluyoruz.
Gıda fiyatlarındaki artışın ekonomik ve siyasal sebebini kendisinde göstermemek için uğraş veren iktidar, bu teklifle de asıl sorumluları başka yerde göstermeye çalışmaktadır. Soruna yanlış teşhislerle gidildiği için tedavi de yanlış bölgeden başlatılmaktadır. Gıda enflasyonunun arkasında; tarım ve ticaret politikası, yanlış faiz ve ithalat politikası, hatalı teşvikler ve eksik desteklemeler, bir türlü kapsamlı kanun düzenlemesi hazırlanıp Meclise getirilmeyen Hal ve Perakende Ticaret Yasaları mevcuttur. Stokçuluk ve fahiş fiyatçılara kesilen cezanın yetersiz olduğunu, ürün maliyeti artışlarının nedeninin pazar tezgahlarındaki yüksek kira bedelleri olduğunu varsayan bu teklif, sorunun merkezine değil, çeperlerine odaklanarak zincir marketlere, tarladan rafa kadar ulaşan o geniş zincirdeki sorumlulara ve kendi hatalarına bakmamaktadır.
Bu teklifle getirilen düzenlemeler, ekonomi ve ticaretteki yapısal sorunları görmezden gelmeyi sürdürmektedir. Bu teklif, üreticinin, tüketicinin ve esnafın bildiği gerçeklere kulak tıkayan; tarımda, sanayi ve ticarette kapsamlı bir teknik düzenlemeyi 2024 yılında da gündemine almayan iktidarın, cezaları artırmak için bürokrasiyi ve yasama organını verimsizliğe sürüklemesinin örneğidir.
Teklif, rafta ve sofrada daha çok açığa çıkan yüksek fiyat ve piyasa düzensizliklerinin kökenine inmek ve yasal düzenlemeleri tarladan sofraya uzanacak bir bütüncül yaklaşımla getirmek yerine, bir kez daha son halkada somutlaşan sorunlara ceza ve hatta işyeri kapatma yoluna giderek “yanlış teşhise eksik tedavi” uygulama alışkanlığını sürdürmektedir.
Fahiş fiyatın bu noktalara gelmesi bir sonuçtur. Önlem almayan AKP iktidarının ekonomi, tarım ve ticaret politikası asıl nedendir. Etiketler bir sonuç, AKP’nin fiyata etkisi ise fahiştir. Yaşanan süreçlerde ortalıkta görünmeyen ve “dış güçler”i, belli sektörleri işaret eden, hataları üstlenmeyen iktidar, sonuçlar üzerinden konuşmaya, yüklü ceza faturaları kesmeye devam etmektedir. Soruna ceza artırmakla, firmalara sopa göstermekle çare olunsaydı, geçtiğimiz yıllarda soğan deposu baskınlarıyla, zincir marketlere milyarlık cezalar kesildiğinde sorun giderilmiş olurdu. Çare, oto galerici ve gayrimenkul esnafına cezaları artıran 2022’deki kanunla çözülseydi ev ve araba fiyatları bugün düşerdi; deprem sonrası gerekli piyasa önlemleri alınsaydı göç edilen şehirlerdeki kira fiyatları bu kadar fırlamazdı.
Tekliften çıkarılması önergesi verdiğimiz, birbiriyle bağlantılı olan 18inci maddenin tamamı ve 19 uncu maddenin son fıkrasında getirilen cümlelerle; Anayasa Mahkemesinin Reklam Kuruluna haksız ticari reklamla ilgili olarak verdiği erişimin engellenmesi yetkisine dair iptal kararının gereğinin tam karşılanmadığını savunduk. Düzenlemeyle, Reklam Kuruluna mahkeme kararı olmaksızın, haksız rekabet yaratabilecek bir ticari reklam içeriğinin ilgili internet sitesinden çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi yetkisi tanınmaktadır. Teklifin 19 uncu maddesinin son fıkrasıyla getirilen cümlelerle aynı içerikteki 18 inci madde, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının gereğini karşılamamakta, özü itibariyle iptal edilen Kanun hükmünü kısmen korumaktadır.
DEM Parti: Teklife bakınca AKP iktidarının halkı manipüle etmeye devam ettiğini görüyoruz.
Teklife bakınca AKP iktidarının halkı manipüle etmeye devam ettiğini görüyoruz. Enflasyonun kalıcı hale gelmesinin sebebi iktidarın sanki kendi yanlış tercihleri ve hatalı ekonomi politikaları değilmiş gibi, enflasyona esnaf ve küçük üretici sebep oluyormuş gibi cezai yaptırımları artırarak sorunu çözeceklerini iddia etmektedirler. Bu, sorumluluktan kaçıp üreticileri tüketicilerin önüne tek sorumlu olarak atma çabasından başka bir şey değildir.
AKP iktidarının ilgili kanun değişikliği gerekçesinde belirttiği üzere, fahiş fiyat artışlarına gittikleri ve stokçuluk yaptıkları için, esnaf, satıcı ve üretici cezalandırılınca enflasyon sorunu çözülmeyecektir. Küçük esnaf cezalandırılınca ne döviz kurları düşecektir ne de üretimin ithalata bağımlılığı sona erecektir. O sebeple asıl sorun esnafın zammı veya stokçuluk değil, iktidarın uyguladığı yanlış ekonomi-politik tercihleridir. Enflasyondaki artışını astronomik fiyatlarla fırsata çevirenlere cezai yaptırım uygulanmasına elbette karşı değiliz, karşı olduğumuz bunun bir enflasyonla mücadele programı gibi sunulmasıdır. Teşhis yanlış olunca tedavi etmek mümkün değildir. Türkiye’de yüksek enflasyonun sebebi fahiş fiyatlar değildir. İktidar kendince uyanıklık yaparak sorumluluğu üzerinden atmaya çalışmaktadır. Enflasyonun sebebi esnaflar değil, AKP-MHP iktidarıdır.
Gıda sektöründe maliyetler artarken, restoranların gider matematiği de artmaktadır.
Örneğin, gıda maliyetleri yüzde 35’lere yükselmiş durumdadır. Personel maliyeti minimum yüzde 30, kira maliyeti yüzde 15’lerde, temizlik maliyeti yüzde 3, iletişim ve yazılım giderleri yüzde 3. Bunlar gibi birçok gider kalemi vardır. Buna paralel olarak 2020 yılında dana kıymanın kilosu 42 lira iken 2024 yılına gelindiğinde yüzde 895 artış ile 376 TL olmuş. Yine tavuk 2020 yılında 15 TL iken, 2024 yılında yüzde 707 artış ile 106 TL olmuştur. Gazlı içeceklerde de yüzde 625 oranında bir artış söz konusudur. Ve bu fiyatlar her geçen gün artmaya devam etmektedir. Artan maliyetler karşısında fiyatların sabit kalması da pek mümkün değildir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Nisan ayı enflasyonuna göre, lokanta ve oteller yüzde 95,82 yıllık artışla, fiyat artışlarının en yüksek olduğu eğitimden sonra ikinci harcama kategorisinde yer alıyor. Gıda ve alkolsüz içeceklerdeki artış yüzde 78,53, yüzde 80,39 ile ulaştırma ve yüzde 78,53 ile alkollü içecekler ve tütün olurken, işletmeleri kira, ulaştırma, enerji ve vergilerdeki artış da etkiliyor. Öyle ki geçen yıl temmuz ayında mal ve hizmetlere uygulanan yüzde 8 oranındaki Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 10’a, yüzde 18 oranındaki KDV ise yüzde 20’ye çıkarılmıştır.
Gıda fiyatlarına sürekli zam gelmesi, işçi maliyetlerinin, işyeri kiralarının ve devlete ödenen vergilerin ciddi bir maliyet oluşturduğu orta ölçekli bir restoranda, yükselen KDV oranları, gelir vergisi gibi gider kalemleri ile kazancın yüzde 30’u devlete gitmektedir. Bu durum 300 liralık bir yemek tabağının nerdeyse 100 lirasının devlete gittiğini gösteriyor. Yani küçük esnafın kazancının üçte biri devlete gitmektedir.