Son yıllarda gelişen teknoloji ile sağlık alanında ciddi ilerlemeler kaydedildi. Bu gelişmeler, ürolojik hastalıkların tanı ve tedavisinde de yenilikler sağladı. Yeni teknolojiler ve en güncel yöntemlerle tanıların daha doğru konulduğunun altını çizen Liv Hospital Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Eymen Gazel Prostat kanseri hakkında bilgiler verdi.
Erkeklerde en sık görülen kanser: Prostat
Prostat kanseri erkekler arasında en sık görülen kanser türlerinden biridir. Fakat erken teşhis edildiğinde uygun şekilde tedavi edilebilir.
Kan tahlili ile bakılan Prostat Spesifik Antijen (PSA) gibi bilinen taramaların yanı sıra üç tesla prostat manyetik rezonans (MR) gibi gelişmiş görüntüleme yöntemlerinin de kullanılması, doğru ve erken tanı imkanını artırmaktadır. Tüm bu tarama testleri kanser açısından bize bir risk oranı vermekteyken asıl tanı biyopsi yardımıyla yapılan patolojik inceleme ile koyulur.
Prostat biyopsisinde şüpheli lezyondan örnek almak çok önemli
Prostat erkeklerde bulunan bir salgı bezidir. Şekil ve yapı itibariyle portakala benzetilmektedir. Prostat kanseri şüphesi ile çekilen MR görüntülerinde bu bezin bir ya da birkaç bölgesinde bazen 1cm den de küçük olabilen kanser odakları izlenmektedir. Hastaya doğru tanı koyulabilmesi de bu küçük lezyonlardan parça alınması (biyopsi) ile mümkündür.
Bu küçük şüpheli alanları yakalayabilmek amacıyla günümüzde artık prostat biyopsisinde MR-ultrason (USG) füzyon yöntemi kullanılır. Bu yöntemde hastanın daha önce çekilen multiparametrik MR görüntüleri, biyopsi yapılan ultrason (USG) cihazına aktarılarak tümörün tam yeri belirlenebilmekte, böylece klasik biyopsilerdeki gibi “körleme” parça almak yerine “hedef gözeterek” doğrudan şüpheli odaktan biyopsi yapılır. Bu şekilde hastalara daha erken ve daha doğru tanı konulmuş olur.
Yeni nesil Mr-Ultrason füzyon biyopsi
Prostat biyopsisinde son yenilik ise biyopsi işlemin rektum (makat)’dan değil perineal bölgeden yani cilt yüzeyinden gerçekleştirilmesidir.
Bu sistemin fark ve avantajları ve avantajları
MR ve Usg görüntüleri birleştirilerek şüpheli lezyon hedefleniyor.
İşlem rektum (makat) içinden değil de perineal (cilt) bölgeden yapıldığından enfeksiyon riski minimalize edilmiş oluyor.
Hastanın biyopsi haritası bilgisayar sisteminde kayıt altına alınıyor. Bu sayede şayet alınan örnek kanser çıkarsa lezyonun tam koordinatları bilindiğinden ameliyatsız (fokal) tedavilere olanak sağlıyor.
Bu yöntem sayesinde hastaların prostat biyopsi işleminden en çok çekindikleri enfeksiyon riski ve gaytada kanama olması görülmemektedir. Bu sebeple perineal (ciltten) yapılan biyopsiler çok daha konforlu ve güvenli kabul edilmektedir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı