Buldan’ın açıklamasından satır başları şöyle:
“Taksim’de 2 gün önce yaşanan patlamada şimdiye kadar 6 yurttaşımız hayatını kaybetti. Aralarında ağır yaralıların da olduğu 81 kişinin yaralanmasına ilişkin tarifsiz acımızı paylaşmış, başsağlığı dilemiştik. Bu vahşetin ilk anından itibaren algı operasyonlarından medet uman akıl, sosyal medya karartması ve yayın yasağıyla, Türkiye halklarının gerçekleri öğrenmesini engellemeye çalışmıştır. Çok geçmeden ortada bir bombalı saldırının ve acımasız bir katliamın olduğu anlaşılmıştır. Partimiz, bu ülkede şiddetsiz, çatışmasız, özgür ve eşit bir yaşam için mücadele eden, bunun için ağır bedeller ödeyen Ankara, Suruç, Diyarbakır’da bu şiddetin hedefi halin gelen bir partidir. Partimiz, failleri kim olursa olsun, bu tür katliamcı saldırıların tavizsiz bir şekilde karşısında.
Biz bu saldırıları 2015’te 10 Ekim Ankara Gar Katliamından, Suruç katliamından, Diyarbakır mitingimizde yapılan katliamdan, Antep’teki düğün katliamından ve IŞİD eliyle yapılan saldırılardan tanıyoruz. Türkiye toplumuna korku salarak siyaseti dizayn etme çabalarına yabancı değiliz. Toplumu kutuplaştırarak seçim sürecini dizayn etme çabalarına HDP olarak izin vermeyeceğiz.
Topluma dayatılan bu şiddet iklimi reddedilmeli, kutulaştırma tuzağına düşülmemelidir. Biz demokratik siyasette ısrarcı ve kararlıyız. Ülkenin ihtiyacı acil demokrasi, hukuk, adalet ve eşitliktir. Her türlü kaos planına, toplumun şiddetle esir alınma girişimine karşı durmak, her vicdan sahibi yurttaşımızın görevidir.
Siyasetin ve parlamentonun bu acı olaydan çıkaracağı sonuç hamaset yarışı değil, şiddet ve çözümsüzlük sarmalından ülkeyi kurtaracak demokratik yolları birlikte tartışmak olmalıdır. Toplumu esir altına almaya çalışan kaos planlarını boşa çıkarmanın yolu, güçlü demokrasi planını bu ülkenin gerçeğine dönüştürmekten geçer.
Yıllardır, bu ülkenin en önemli sorunlarından biri Kürt sorunudur, çözümü diyalog ve müzakeredir, çözüm yeri parlamentodur diyoruz. Güvenlikçi politikalarla, tecritle, inkarla bir yere varamazsınız.
Herkesin kendi politikasını bir kez daha gözden geçirmesi gerekiyor. Kürtü, Aleviyi, her kimliği eşit yurttaşlıkta buluşturalım. Bunun güçlü adımlarını atalım. Buna kulak tıkayanlar bilmeli ki, yaşanan krizlerin sorumlusu olmaktan kurtulamazlar.
Ülkenin kaynakları ve bütçesi savaşa, talana ve soyguna değil, halka gitsin, yoksulluğu bitirelim, sosyal adaleti getirelim. Bu savaş düzenine karşı duralım. Yolsuzluğu ve yoksuzluğun sonu, bunu yaratan savaş düzeninin karşısında durmaktan geçer. Siyasal muhalefet, bu düzene karşıysanız, bu düzenin beslendiği damarlara oksijen üreten politikalardan vazgeçin.
Son günlerdeki tartışmalar bağlamında bu konunun altını çizmek istiyorum. Varlığını HDP’nin yokluğuna, HDP’siz siyaset zeminine bağlayanlar büyük yanılıyorlar. Bu zeminden ortak gelecek, demokrasi çıkmaz. HDP’nin devrede olduğu bir siyaset, Türkiye’yi her sorunuyla çözüm zemininde buluşturan bir demokrasi anlayışına dayanıyor.
HDP’ye yaklaşım; demokrasiye, ortak geleceğe yaklaşımdır. Demokrasi umutları bugün hala güçlüyse, değişim umudu canlıysa, toplumsal cesaret etkiliyse bunlar HDP’nin, Kürt halkının, demokrasi güçlerinin, emekçilerin yürüttüğü demokratik mücadele sayesinde.
HDP koltuklarda oturarak siyaset yapmıyor. Meydanlarda direnen direne, kolları bacakları kırıla kırıla, cezaevlerine atıla atıla siyaset yapıyor. Bu siyasi mücadeleyi yürütürken hem demokrasiye hem topluma kazandırmaya çalışıyor. Demokrasinin de hak ve özgürlüklerin de toplumsal barışın da gerçek adaletin de çıtası HDP’nin fikriyatıdır.
MHP’nin Genel Başkanı bugün yine partimizi hedef aldı. Partimize oy veren milyonları da hedef aldı. HDP’Ye bir saniye bile tahammülleri yokmuş. Geçen hafta AKP heyetinin, partimizi ziyaret etmesiyle gayet doğal demişti. Bugün yine HDP’yi hedef aldı. 1 hafta sonra eski ayarlarına geri dönen bir MHP Genel Başkanı ile karşı karşıyayız. Kendisine tavsiyemiz şudur; bugün konuşan MHP Genel Başkanı’nın 8 Kasım’da konuşan MHP Genel Başkanı ile bir araya gelerek ortak bir karar vermelerinde fayda var!
HDP, halklar arası bir köprüdür. Bu ülkenin demokrasisinin de birlikte yaşamının da harcıdır. HDP’nin açtığı kapı, bu toprakların hasret kaldığı eşit ve özgür yaşamın kapısıdır.
“Her yeri yolsuzluk çarkına çevirdiler”
Kendi rüşvet ve yolsuzluk ekonomileri elbetteki ‘göz dolduruyor.’ Cep doldurmayı da açıkça yapıyorlar. Kasaları dolduruyorlar, ayakkabı kutularıyla paraları kaçırıyorlar. Artık Türkiye toplumu sizin yalanınızı da usülsüzlüklerinizi de biliyor. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Herkes her şeyin farkında. Halkın ekonomisi ile gözyaşı döktürdüklerinin farkında değiller! İktidar bu gerçeklikle yüzleşmez bir utanmazlığa sahip! Bir de çıkmışlar ‘biz çözeriz’ diyorlar. Elinizi tutan mı var? Niye şimdiye kadar çözmediniz?
Her yeri yolsuzluk çarkına çevirdiler. Kayyım belediyeleri tam yolsuzluk çöplüğü durumda. Diyarbakır’da belediye binası dahil tüm taşınmazlar hacizli durumda. Kayyıma da haciz koyarlarsa şaşırmasın kimse! O kayyıma da haciz gelmesi isabetli olacaktır. O kayyımlar halkın iradesini gasp eden kayyımlardır. O kayyımları halklarımız asla kabul etmiyor. O kayyımları ilk yapılacak yerel seçimlerde ellerinin tersiyle Ankara’ya göndermenin zeminini hazırlıyorlar. Onlar da kendilerine sarayda bir koltuk hazırlasınlar.
23 milyonluk lale almışlar. Yandaşların birini bir kez daha ihya etmişler. Kendiler için resmen lale devrini ilan etmişler. Halkın parasıyla lale devri yaşıyorlar. Seçimlere az kaldı, sizin bu lale devriniz sona erecek! Çöken hanedanlığınızla baş başa kalacaksınız. Türkiye halkları bu ülkede söz sahibi olacak. Siz de yaptığınız hukuksuzluklarla anılmaya devam edeceksiniz.
Ayrıntılar geliyor…