29 Kasım 1935’te İstanbul heyecan dolu bir güne uyandı. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasında büyük rol oynayacak önemli tesislerden biri daha açılıyordu.
Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları Anonim Şirketi milli cam sanayisini kurmak ve ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtarmak amacıyla, Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleri ve İş Bankası sermayesiyle 1934’te kurulmuştu. Şişecam, ilk fabrikasını, 29 Kasım 1935’te, İstanbul’un Anadolu yakasında, Boğaz kıyısındaki Paşabahçe semtinde açıyordu. “Paşabahçe cam fabrikasını dün Başbakan İsmet İnönü açtı. Hususi bir vapur saat iki buçukta Başbakanı, İktisat Vekilini, davetlileri alarak hareket etti.
Davetliler arasında Kamutay Başkan Vekillerinden Hasan Saka, Nuri Conker, General Ali Sait, Vali Muhiddin, birçok saylavlar, Sümer, İş, Merkez bankaları Genel Direktörleri, büyük tüccarlar, matbuat erkanı bulunuyordu. Vapurda Şehir muzikası çalıyordu. Vapur Paşabahçe’de fabrika rıhtımına yaklaştı. Rıhtım Paşabahçeliler ve talebelerle dolmuştu. Başbakan alkışlar arasında fabrikaya girdi.”
30 Kasım 1935 tarihli gazeteler Paşabahçe’de bir gün önce açılışı yapılan fabrikanın haberini böyle bir coşkuyla veriyordu. Şişecam fabrikasının açılışını ulusal endüstrinin inkişafında önemli bir adım olarak gören Atatürk, fabrikanın açılışı için yolladığı telgrafta Şişecam çalışanlarına teşekkür ediyordu.
İsmet İnönü’nün çıkışı herkesi güldürdü
Dönem gazetelerinde açılış gününde yaşanmış tatlı bir kaza da şöyle yer almıştı: Kurdele kesildikten sonra İsmet Paşa fabrikanın ocaklarını ve elle üretim yapılan her yeri uzun uzun gezer. Bu sırada Genel Müdür Adnan Bey yeni bitmiş bir şişeyi İsmet Paşa’ya göstermek isterken şişe yere düşer ama kırılmaz. Bunun üzerine İsmet Paşa herkesi gülümseten şu cümleyi kurar: “Cumhuriyet malıdır… Kırılmaz.”
Atatürk’ün ilk ziyareti
Atatürk, kuruluşuna önayak olduğu fabrikayı ilk kez 27 Mayıs 1935 günü, inşası devam ederken ziyaret etti. O ziyaret de dönem gazetelerinde geniş yer buldu. 28 Mayıs 1935 tarihli gazetelerden Atatürk’ün ziyaretinin de taylarını ve fabrikaya ilişkin verileri aktarmaya devam edelim.
Atatürk’ün ziyareti fabrikada büyük bir sevince ve heyecana sebep oldu. Atatürk’e şirketin ilk Genel Müdürü Adnan Berkay eşlik ediyordu. Gazete o gün yaşanan bir olayı şöyle anlatıyor: Atatürk yapılmakta olan hazırlıkları gözden geçirdikten sonra “Adnan Bey, bu fabrikada kesme kristal cam da yapılacak mı?” diye sorar.
Genel Müdür, yeni kurulan bir cam fabrikasında, ortaya çıkacak sorunlar açısından, böylesi nazik ve zor bir üretimin henüz erken olduğunu söyler. Ancak Atatürk, müşfik fakat itiraz kabul etmeyen kat’i bir sesle der ki: “Ben bundan böyle, soframda kendi fabrikamızın kristal bardaklarını kullanmayı isterdim. Yapılabilir ise memnun kalırım.”
Aslında bu bir direktiftir ve çok geçmeden fabrikada, Atatürk’ün istediği kristal bardakların üretimi gerçekleştirilir. Tamamlanan üretimin ardından Genel Müdür Adnan Berkay, üzerinde ‘K’ ve ‘A’ harfleri bulunan bu özel kadehleri Çankaya’ya teslim eder.
Ülkenin tüm şişe ve cam ev eşyası talebini karşılayan fabrika
Paşabahçe fabrikası işe ülkenin en acil cam ihtiyaçlarını üreterek başladı. Ancak, o yıllarda ülkenin sadece yüzde 10’unda elektrik vardı. Bu şehirlerin bir bölümüne ise kısıtlı saatlerde elektrik verilebiliyordu. Şişecam önce aydınlatma için zaruri bir ihtiyaç olan gaz lambası şişeleri üretmeye başladı.
Ardından bunu ilaç şişeleri ve cam ev eşyası takip etti. 1936 yılına gelindiğinde ise Paşabahçe Fabrikası 3 bin ton üretimi ile ülkenin tüm şişe ve cam eşyası talebini karşılayabiliyordu. Fabrikanın can suyu, Şile ve Çatalca’nın ya da o zamanki adıyla Podima’nın kumunu değere dönüştürecek olan fırındı. O fırının ilk alevinden Türkiye’nin ve Cumhuriyetin 100’üncü yılında dünyanın bu sektördeki en güçlü kurumsal yapılarından biri olan Şişecam doğacaktı.
Bugün 4 kıtada üretim yapıyor
Şişecam, 1935 yılında işe Paşabahçe Fabrikası’nda 400 çalışanı ile başlamıştı. Yıllar içerisinde önce ülkeyi, sonra bölgeyi, her daim kendini aşarak büyümeye devam edecekti. Şişecam bugün 4 kıtada, 14 ülkede üretim yapıyor. Ürünleriyle 150’den fazla ülkeye ulaşıyor. 24 bin çalışanı ile Türkiye’nin üretim ve teknoloji geliştirme kabiliyetini dünyada, büyük bir gururla temsil ediyor.