Yer, konum, ne olursa olsun insanoğlu için bu iki kavram çok önemlidir. “Özlem ve Hasretlik”.
Yola çıkıyoruz, sabahın sisli, puslu ve soğuk karanlığından. Aydınlanmış, hatta kadınlar iyi bilir, çitilenmiş, bembeyaz tiril tiril yeni yıkanmış, ardından çizgi bırakmadan ütü ve adeta bayramlık kostüm gibi giyilmesi için hazır hale getirilen, bir gömlek gibi ortaya konmuş. Yepyeni bir ülkeyi bırakan ve uğruna sayısız bedeller ödeyenlerin ruhları ile birlikte ve nihayetinde, en büyük, en kıymetli, Annemize doğru.
Analar kahrı çeker, anaların derdi bitmez. Kadındır, dünya üzerinde hep her şeyi üstlenen. İzmir’e doğru yola çıkıyoruz, İstanbul, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr.Hasan Akgün’ün, kadınları her zaman öncelik alarak yaptığı çalışmalardan yine birisi, ancak bana göre en anlamlısı.
Çünkü 100.yılımızda, vefatının 100.yılında, Zübeyde Annemizi anmaya, anıtı başına İzmir, Karşıyaka’ya gidiyoruz.
Kadın varlığının doğası gereği, sonsuz bir sevgi sarmalı ile oyalı yemenileri misali, buram buram şefkati, karış karış koruyuculuğu ve bitmez hasreti.
100.yılımızda Gazi Mustafa Kemal Atatürk, önceden planmış ki devrimlerin geliştirilmesi için zamanında yapılması gereken Anadolu gezisinin tam Eskişehir’inde duyar haberi ama o kadar derin hissiyatlı annenin biricik, gözünden sakındığı evladı da tıpkı kendisi gibi hissiyatlıdır. Anne-Oğul, Erkek-Kadın, Kadın-Çocuk, Çocuk-Köpek gibi gibi geliştirilebilecek örnekler çerçevesinde hiçte sıradanlaşmamış, keskin ve net bir bağ. Rüyasında görür Mustafa Kemal, bilir kaybedeceğini anacığını, tıpkı Türkiye Cumhuriyetini kuracağını bildiği gibi. İçi, şiir yazacak kadar hassas olan ama yeri geldiğinde ise savaş meydanlarında zekâsı, bilgisi, öngörüsü ile kocaman bir devdir o.
Her yerde engellenir, her yaptığı eleştirilir, dün yanında olanlar, tutturuverirler Amerikan diye. Neler, neler… Temele inildiğinde, yapayalnızdır aslında, Mustafa Kemal ve yalnız başına kurar, kendisini de düşüncesinden ayırmak isteyenlerle beraber kurulur, bu aziz ülke. Belki aradan geçen yıllarda ya da hiç anlayamamışlardır, layığı ile Mustafa Kemal’i, Mustafa Kemal’i anlamak için önce onun düşün sistemini, yüreğini, vizyonunu iyi özümsemek, en yüce ve şaşmaz değer olarak kabul etmek lâzımdır çünkü…
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.