Amerika’ya gitmemeliydi, başörtüsü konusunu da açmamalıydı. Bu aralar Cumhuriyet Halk Partisine yakın medyanın-en azından bir kısmının- iktidara yakın medyayla açıkça ittifak ettiği iki konu.
Bir önceki yazımda konunun başörtüsü ile ilgili olan bölümüne biraz değinmiştim. Kılıçdaroğlu’nun ABD seyahati ile durum başka bir boyut kazandı. Kemal Bey başörtüsü çıkışının ardından ABD ziyareti ile de kendi medyasının hedefi oldu.
Aslında ben de bu seçimlerden bir süre önce yapılan ABD ziyaretlerinden pek hoşlanmam. Ama bugün Kemal Bey’i eleştiren CHP’ye yakın medya ile bu konuda aynı saiklerle değil.
Mesela geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet gazetesi yazarlarından birisinin ABD ziyareti ve Başörtüsü önerisi ile ilgili son derece sert eleştirilerine rastlayınca kendisinin kısa süre öncesine kadar Ulusal TV de yaptığı programlar ve Aydınlık gazetesinde yazdığı yazılar aklıma geldi. Biliyorsunuz bahsi geçen medya Doğu Perinçek’in Vatan Partisi ile ilişkili ve o cenahın başörtüsüne de batı ile ilişkilere de nasıl baktığı malûm.
Dahası batıya karşı ortaya koydukları tercih de ortada. Geçenlerde Şangay işbirliği teşkilatı hamlesinden Turan çıkarmaya çalışan mantıkla aynı.
O zaman bu ekibin Kemal Bey’i peşinen eleştirme konusunda ellerinde veri olmasına da gerek yok gibi görünüyor. Çünkü geldikleri odak şu an iktidarın destekçisi ve dış politika belirleyicisi konumunda. Enteresan olan CHP medyası içindeki Ulusalcı Kemalist’lerin de AKP medyası ile birlikte bu ekibe eşlik ediyor olması.
Aslında Kemal Bey benimle misiniz diye sorduğunda hayır değiliz diye cevap vermesi gereken bir çok kişi bu cevabı vermek için Kemal Bey’in kendilerince eleştirilebilir bir şeyler yapmasını beklemişler gibiler.
Başörtüsü hamlesini bu anlamda Atatürkçü seçmeni manipüle etmek için iyi bir fırsat olarak değerlendirdiler de.
Ancak ABD ziyaretini eleştirmek bambaşka bir şey, çünkü Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretini AKP medyası ve yetkilileri “İcazet almak” olarak yorumlamayı tercih ettiler.
Kemal Bey ise Amerika’ya bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeleri takip etmek için gittiğini orada önemli bilim insanlarıyla görüştüğünü söylüyor, bu amaçlı ziyaretlerini başka ülkelere de yapacağını belirtiyor. Mesela Çin’e de gideceğim diyor. Bu durumda ‘İktidarin doğu politikasına karşı Batıdan medet ummak’ olarak dillendirilen eleştiriler ne olacak o da ayrı bir konu.
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.