Hasan’dan Olma Hatice’den Doğma adlı kitabında kendi yaşam hikayesini anlatan sanatçı, henüz çocukken anne-babasının Almanya’ya gitmesi dolayısıyla yaşadığı ayrılığı şu sözlerle aktarmıştı:
“Avrupa’ya en çok da Almanya’ya göç dalgası sürüyordu halen. Annem ve babam, hem o dönemlerdeki ekonomik şartlar hem de insanların daha iyi bir yaşam istemeleri nedeniyle oldukça popüler olan, keza günümüzde de benzer nedenlerle hala popüler, yurt dışı kervanına katıldı. Bu uzun sürecek bir ayrılık anlamına geliyordu. Henüz bir bebektim ebeveynlerimden ayrıldığımda. Beni babaannemlere emanet ederek gitmişler. Bir süre sonra kız kardeşim doğdu ve o da benimle aynı kaderi paylaştı. Uzun yıllar boyunca babaannemlerde kaldım. Annem ve babamı hatırladığım kadarıyla ilk kez beş yaşımdayken gördüm. Çok uzun yıllar hem de belki onlara en çok ihtiyaç duyduğum yaşlarda ayrı kalmış olsam da onları çok seviyorum.” Sanatçı, 1986’da kazandığı Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olduktan sonra Çukurova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak görev aldı. Göğebakan, aynı yıllarda dergah eğitimi aldı ve gitar dersleri verdi.
Adana’da yaşadığı yıllarda Senem Hanım ile gerçekleştirdiği evliliğinden Bülent adlı bir oğlu olan Göğebakan, 1994’te eşinden ayrıldı. Sanatçı, hayallerini gerçekleştirmek ve albüm yapmak üzere 1995’te Adana’dan İstanbul’a geldi. 1997’de ise unutulmayan albümü Ben Sana Aşık Oldum adlı ilk albümünü müzikseverlerle buluşturdu.
İlk albümüyle büyük beğeni kazanan sanatçı, Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde “En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı” ödülüne layık görüldü.
Ay Yüzlüm şarkısı kariyerinin en önemli çalışmalarından biri oldu
Murat Göğebakan, 1998’de Sen Rahatına Bak, 1999’da Tek Suçum Seni Sevmekmiş, 2000’de ise Merhaba albümlerini yayımladı.
Sema Bekmez ile 2000 yılında 11 yıl süren bir evliliğe imza atan sanatçının, 2002’de dinleyiciyle buluşan Ay Yüzlüm albümü, MÜYAP’ın “En Çok Satan Albüm” ödülünü aldı.
Bora Ayanoğlu’nun Yunus adlı eseri üzerine Ömer Faruk Güney’in yazdığı sözlerle ortaya çıkan Ay Yüzlüm, sanatçının kariyerinin en önemli çalışmalarından oldu. Aynı albümde bulunan Vazgeçilmiyor ve Namus Belası şarkıları da büyük beğeni topladı.
Kariyeri boyunca yurt içinde ve yurt dışında birçok konser veren sanatçı, 2004’te Yaralı, 2005’te Sana Olan Aşkım Şahit, 2007’de Sevgiliye, 2010’da Aşıklar Yolu ve 2012’de ise son albümü Aşkın Gözyaşları’nı müzik dünyasına kazandırdı.
Sanatçı, verdiği bir röportajda, eserlerinde hislerini samimi duygularla ifade ettiğini dile getirerek, şunları ifade etmişti:
“Ben iyi bir şey yapmaya çalışıyorum ya da yapmaya çalıştığıma inanıyorum. Hala da bu yoldaki inancım devam etmekte. Ama ne kadar başarılıyım, bu da takdiri ilahi. Ben Allah’tan bekliyorum. Çünkü ben hiçbir zaman kullarından bir şey beklemedim. Öyle bir beklentim olmadı. Öyle bir şey yapsaydım ‘Ben sana aşık oldum’ demezdim. ‘Unutur muyum seni?’ demezdim. Kullarından bir şey bekliyor olsaydım ‘Ay yüzlüm’ demezdim. Benim kefilim Allah. Onun için ayrıntılara pek fazla girmeden hayatımı devam ettirmek istiyorum. Ayrıntılar benim için çok fazla önemli değil.”
Cem Karaca, Barış Manço, Bora Ayanoğlu, Zülfü Livaneli, Ünol Büyükgönenç, Cengiz Kurtoğlu, Sinan Özen ve Ferdi Tayfur’un eserlerini de albümlerinde yorumlayan sanatçı, ayrıca 1999’da Cansu Koç’la “Kendim Ettim Kendim Buldum”; 2004’te Emir Şaşmaz’la “Gideceksen”; Yaşar, Haluk Levent, Feridun Düzağaç ve Kurtuluş Türkgüven ile “Aynı Mahallenin Çocukları” albümünde; 2007’de Zeliha Sunal ile “Kara Gözlüm”; 2010’da ise Örge Volkan ile “Karagül” adlı şarkılarda düet yaptı.
2009’DA KANSERE YAKALANDIAnadolu rock müziğinin önemli temsilcilerinden olan başarılı sanatçı, 2009’un mayıs ayında grip olduğu düşüncesiyle gittiği hastanede, kan kanseri olduğunu öğrendi. İlerleyen hastalığı dolayısıyla hastaneye yatan sanatçı, 2010’da hastalığını kendi ifadesiyle inancıyla ve edilen dualarla yenerek müzik kariyerine kaldığı yerden devam etti.
Başarılı sanatçı, doktorunun, lösemi olduğunu, kemoterapinin yanıt vermemesi durumunda bir haftalık ömrünün kalacağını söylediği anı şu sözlerle anlatmıştı:
“Bana kemoterapinin yanıt vermemesi halinde bir haftalık ömrümün kaldığını söyledi. Ben de doktora ‘Eyvallah!’ dedim. Doktor rahatlığım karşısında şaşırmıştı. ‘Allah verdi Allah alır. Doğmuşsam gideceğim.’ dedim. Benim inancım var. Bu konuda radikalim. İtikadım sağlam. Ben bu konuda tarafım. Bunun için de çizgilerimi yıllar önce koymuşum.
Hastanede kaldığım 7 ay içerisinde yedi günde bir seansa giriyordum. Sonra diğer işlerimle uğraşıyordum. Öğle-akşam, bütün günümü teslimiyet içerisinde, ancak yılmadan sürekli çalışarak değerlendiriyordum. Günde 10 saat gitar çalışıyordum. Yaşadıklarımı yazdım. Çünkü ölüm vadisinden geçerken, diz kapaklarına kadar kan içindesin. Nasıl yazmazsın ki! Allah, insana kaldıramayacağı yükü vermez. Ben yaşadıklarımın sadece küçük bir kısmını dışa vurdum. Anlatmadığım birçok şey var.”
Tedavisi bittikten sonra “Aşıklar Yolu adlı albümünü yayımlayan Göğebakan, 2012’nin mart ayında çıkardığı Aşkın Gözyaşları adlı albümün ilk klibi Vurgunum, ikinci klibi ise Unutulan adlı şarkılarına çekti.
Sanatçı, katıldığı bir söyleşide kanser hastalığına dikkati çekerek, “Ne yazık ki ülkemizde bu tehlikeyi yaşayan ya da bununla karşı karşıya kalan birçok insan var. Bu nedenle toplumsal bilinç oluşturulmalı. İnsanlar bu tehlikelere karşı mücadele etmeli. İnsan inanırsa başaramayacağı hiçbir şey yok” ifadelerini kullanmıştı.
46 YAŞINDAYKEN HAYATINI KAYBETTİ
Hastalığı 2013’te nüksedince, yeniden tedavi görmeye başlayan sanatçı, 2014’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için bestelediği Uzun Adam şarkısını Erdoğan’a armağan etti.
Kısa ömrüne büyük başarılar sığdıran, kendisine “sevgi adamı” lakabı takan ve sanat camiasında öyle tanınan Murat Göğebakan, 24 Temmuz 2014’te hastaneye kaldırıldı. Sanatçı, 31 Temmuz 2014’te İstanbul’da 46 yaşında vefat etti. Göğebakan’ın cenazesi Fatih Camii’nde kılınan namazdan sonra Adana’nın Sarıçam ilçesindeki Buruk Mezarlığı’na defnedildi.