Muhalif medya da en az muhalif seçmen kadar derin bir hayal kırıklığı içinde. Gazetecilerin de kimi seçmenler gibi farklı uçlara savrulmasına, ölçüsüz tepkiler göstermesine tanık oluyoruz.
Fatih Portakal bu yüzden eleştirilerin odağında. Sözcü TV ekranından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleri de çok ağırdı. Eleştiriden çok hakaret içeren, suçlayan sözlerdi.
Portakal, hiç kimseye karşı kullanılmaması gereken ağır sözcükleri telaffuz etmekle kalmıyor; Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlıktan uzaklaştırılması için mücadele edeceğinden bahsediyordu. Bir parti genel başkanının istifası için mücadele etmek bir gazetecinin görevi olmasa gerek.
Gazetecilik sınırlarını aşmış, bir partili gibi davranmış oldu. Böyle davranmasından ilk zarar görecek olan da kendisi aslında. Zira izleyici nezdindeki konumu farklılaşıyor; haberci güvenilirliğine gölge düşürmüş oluyor.
Tabii Portakal’ı günah keçisi haline getirmek de yanlış. Seçim sonrasında başka sunucular, başka gazeteciler de benzer tavırlar içine girdi. Örneğin Fatih Altaylı’nın sözleri de gazetecilik sınırını aşıyordu; nitekim kendisi de bunu kabul etti.
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.