Antalya Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan ve Beşiktaş’ın önemli kalecilerinden Fevzi Tuncay’ın hayatına odaklanan “Iska” belgeselinin yönetmeni Mert Erez’le konuştuk…
Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle röportajınız için teşekkür ederim. 1993 yılında Burhaniye’de doğdum. Bir kasabada doğduktan sonra başka bir kasaba olan Tire’ye taşındık daha sonra. Kasabalarda, taşra hayatıyla büyüdüm. 15 yaşında ilk kısa filmimi çektim. Sonrasında sinema eğitimi aldım. Sonraki süreçte iki kitap yazdım, Fitbol Dergi’de yazdım. Kısa filmler, belgeseller çektim. Bunların dışında dizi ve film senaristliği yapıyorum.
Belgesel hem futbol tarihine dair önemli anıları canlandırıyor hem de hangi takımı tuttuğunuz fark etmeksizin Fevzi Tuncay ile duygusal bir bağ kurmanızı sağlıyor. Fevzi Tuncay’ı ve ıska meselesini belgesel yapma fikri nasıl oluştu?
Aslında çocukluğumdan beri aklımdaydı bu hikaye. Maçı çocukken canlı izlemiştim. O gün kafama kazındı Fevzi abinin gözyaşları. Sonra futbola dair bir film yapmak istediğimde aklımdaki o unutulmaz anı anlatmak istedim. Sevgili Didem Dilmen ile konuştum. Sonra Gökçe Kaan Demirkıran’ı aradım. O yardımcı olmasa cesaret edemezdim, o hemen ben yardımcı olurum dedi. Oturduk, konuştuk, Fitbol Dergi Yayın Yönetmeni Can Durukan çok yardımcı oldu. Fevzi abi ile iletişime geçtim hemen ve ona sorular sordum. Çok sıcak yaklaştı, bu yanlış anlaşılma hikayesi dedi. Kendi hikayesini anlatmak istedi. Fikir böyle gelişti. Önce Antalya’da başladık çekimlerimize. Fevzi Tuncay ile görüştük. Orada onun yeni hayatını gözlemledik. Sonrasında Ahmet Küçükkayalı dahil oldu projeye. Filmi hep birlikte tamamladık.
Sizce iyi bir belgeselin önemli unsurları nelerdir?
Bence iyi belgesel dürüst olmalı ve olabildiğince çok açıdan yaklaşmalı anlattığı olaya ve izlediğinizde “evet, bir şeyler öğrendim ya da yeni şeyler tanıdım” diyebilmek gerekir.
Belgeseli çekerken en çok nerede/neyde zorlandınız?
Aslında film yapmanın zorluğu her zaman aynıdır. Para. Sinema yaparken en önemli şey filme yatırabileceğiniz bir paranızın olmasıdır. Bu konuda zorlandığımız noktada filmin sponsoru olan Baymak’ın katkılarıyla işimizi kolaylaştırdık. Bunun dışında elbette covid süreci. 2020 yılında başladık belgesele. Bu nedenle o da bizi çok üzmüştü o dönem. Ama yapımcılarımız Gökçe Kaan Demirkıran ve Ahmet Küçükkayalı’nın destekleriyle filmi bitirdim.
Belgeselde röportaj verenleri seçerken ya da onları bu belgesel için ikna ederken zorluk yaşadınız mı?
Aslında bir zorluk yaşamadım. Çünkü sahada o an çok fazla insan var. Olayı anlatan, aktaran çok fazla gazeteci var. Bu popüler bir figürün belgeseli. Bu nedenle birçok futbolcu ve gazeteciyle konuştum. Bu sadece röportaj yapmak anlamında değildi. Fikirlerini sordum ama hepsini belgesele koymadım. Ama işin bir tarafında da herkes her fikrin anlatılmasını istemez. Çünkü burada kulüpler ve insanlar var. Futbol camiasında bazı şeyler gizli kalır.
Ülkemizde futbol büyük ilgi görüyor. Artık bir endüstri haline geldi. Peki sizce futbol ülkemizde doğru şekilde algılanıyor ya da üzerinde düşünülüyor mu?
Bence spor kültürümüzde gelişmeden çok bir azalma yaşıyoruz. Ben doğru bir spor yaklaşımımız var diyemem çünkü buna inanmıyorum. Kim kimi yener, kim şampiyon olur, bizim sporumuz bundan ibaret. Sadece kazanmanın konuşulduğu bir spor ortamında sporu ve sanatı besleyemezsiniz. Önce insanların, ben de dahilim buna. Kazanmanın bir anlamı olmadığını, bunun sonu olan bir mücadele olmadığını anlaması gerekiyor. Bugün şampiyonsun yarın yeni bir lig var. Sonra başkaları şampiyon olacak. Sporun asıl olayı gelişmek ve öğrenmektir. Ama bu artık her yerde böyle. Bu kadar çok para kazanılan bir sporun romantik taraflarını görmeye kalkmak artık çok önemli sayılmıyor.
Ülkemizde futbol belgeselleri son dönemde ilgi görmeye başladı. Sizce bunun sebepleri nelerdir?
İnsanlar bence futbolun bu kadar sektörelleşmesinden sonra futbolun dışında buldular kendilerini. Futbolcular onlardan çok uzaklaştı. Sokakta göremedikleri ama her şeylerini takip etmek istedikleri insanlar oldular. Belgeseller insanların futbolcuların ve futbolun içerisindeki her insanın hayatını görebilmesini sağlıyor. Spor kültürümüzün gelişimiyle alakalı bir durum değil bence bu. Çünkü spor dergilerimiz kapandı. Spor üzerine yazılan kitaplar okunmuyor. Belgeseller izleniyor evet. Çünkü görmek istiyor insanlar, futbola dair düşünmek istediklerini sanmıyorum.
Belgeselin bundan sonraki serüveni nasıl olacak?
Belgeselimiz açılışını Antalya Altın Portakal’da yaptı. Şimdilik başka festivallere gitme taraftarıyız. Ama filmi dijital bir platformda görebiliriz, festivaller bittikten sonra.
Son olarak da yeni projelerinizi sormak istiyorum…
Yeni bir kısa film yapmak amacındayım. Bu nedenle ona çalışıyorum. Onun dışında başka bir belgesel için çalışıyoruz. İnşallah o filmleri, aynı şekilde başarıyla tamamlarız. Tekrar Iska’ya gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler.