Tarihçiler, içinde olduğumuz dönemi dünyada en az savaşın yaşadığı zaman dilimi olarak tanımlamaktadır. Şahit olduğumuz çatışmalara bakıp insanın “en sulh dönemi böyleyse, büyük savaş dönemleri nasıl olur” diye sorası geliyor değil mi?
Büyük savaşlara yaşanmasa da, düşük yoğunlukta birçok bölgesel çatışmanın olduğu dönemi yaşamaktayız. Avrupa, Avustralya ve Kuzey Amerika hariç dünyanın her noktasında silahlı güçler birbirini vurmaktadır. Maalesef insanlar ölmekte ve enerji boşa harcanmaktadır.
Oysa dünyanın çözüm bekleyen o kadar çok sorunu var ki.
İnsanoğlu geleceğini bir kenara bırakarak, bölgesel menfaat çatışmalarını tercih etmektedir.
Böyle zamanlarda Voyager tarafından 1990 yılında çekilen bir fotoğraf aklımıza gelmektedir, Soluk Mavi Nokta. 1977 yılında yıldızlararası uzayı araştırmak için fırlatılan Voyager, Güneş Sistemi’nden ayrılmadan önce son defa geriye dönüp dünyayı görüntülüyor, işte 6 milyar km. uzaktan bir nokta olarak görüldüğü Carl Sagan tarafından Soluk Mavi Nokta olarak adlandırılan ünlü fotoğraf ortaya çıkıyor.
Bu kare, insanoğlunun evrende ne kadar önemsiz ve boyun eğici olduğunu bize anlatmaktadır.
Önemsiz ve kaderine razı bir şekilde evrende dönüp dolaşan bir zerre kadar temsil kabiliyeti olmayan bir gezegendeki 8 milyar insandan biriyiz oysa.
İşte bu bizler evrende neslimizin yaşayabileceği tek yeri cehenneme dönüştürmeye gayret ediyoruz.
İnsanoğlu bir durup düşünmelidir; devasa sorunlarını çözerek refahı, mutluluğu mu hedeflemeli ya da kendisinden başkasını yaşam hakkı tanımadan kısa vadede avantaj elde etme basitliğine mi kurban gitmelidir.