Etrafınıza bakın, son bir ay içerisinde sudan simide kadar her şeye zam geldi. İnsanların geliri temel gıda ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede dahi değil. Bir de daha önce yaşanmayan barınma sorunuyla karşı karşıyayız. Kirada oturan inanların geçinme imkanı kalmadı.
Göçmeni, turisti derken ülkemizde yaklaşık 95 milyon insanın yaşadığı tahmin ediliyor. Bu nüfusun yarattığı ekonomik aktiviteye, son yıllarda emeksiz kazanılan paranın alım gücü eklenince fiyat artışlarının devam ettiği görülüyor.
Uygulanan ultra negatif faiz döneminde büyük bir servet transferi gerçekleşmiştir. Bu transferin gerçekleştiği kesimler harcayabileceklerinin üzerinde bir servet sahibi olmuş ve fiyatlar ne olursa olsun tüketime devam edebilmektedir.
Sözü edilen kontrolsüz harcama eğilimiyle piyasada oluşan fiyatlar duyulmakta ve ülke genelinde fiyatların artışı yönünde beklenti oluşmaktadır.
Ekonomistler ilave olarak kamu harcamalarının artarak devam etmesinin de enflasyon beklentilerinin olumsuz yönde etkisinin olduğu noktasında mutabıktır.
Ekonomik krizlerden çıkışta toplumun beklentilerinin değişmesi bir şarttır. Bu nedenle sert ve hızlı kararlarla beklentiler yönetilir. Hızlı faiz artışı, harcamaların frenlenmesiyle halkın yaşayacağı sıkıntılar kısa bir süre zarfında tutulmaya çalışılır.
Dünya tarihinde hiçbir ekonomik krizden yıllara sarkan uygulamalarla çıkılmamıştır.
Ülkemiz için en iyisini diliyoruz, ancak korkarız tren kaçmak üzeredir.
Yeni yılda asgari ücreti yüzde 20-25 oranında artışı vatandaşa nasıl kabul ettirilecek? TL bu seviyesini korumadığı taktirde enflasyon da artış nasıl durdurulacak? TL güçlü olmaya devam ederse kim nasıl üretim yapacak?
İçinde bulunduğumuz darboğaz bu ülkenin daha önce yaşamadığı bir durumdur. Çok ciddi bir toplumsal mutabakatla, sert ekonomik tedbirler uygulanmaması durumunda hepimizin daha ağır bedeller ödeyeceğimiz açıktır.