“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” sloganıyla yürütülen proje kapsamında, İzmir ve Eskişehir’deki okullara imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocalarının “manevi danışman” olarak görevlendirilmesi tepki çekti.
CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel’in, ÇEDES Projesi ile ilgili CİMER başvurusuna, MEB’e bağlı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nden cevap geldi.
Millî Eğitim Bakanlığı, iddiaların gerçeği yansıtmadığını öne sürdü ancak CHP’li vekile verilen cevaptaki çelişkili ifadeler dikkati çekti.
Bakanlık, ÇEDES Projesi ile ilgili CİMER başvurusuna verdiği cevapta hem projeye din görevlilerinin dahil olmadığını savundu hem de İl Müftülüğü görevlilerinin projeye destek verdiğini ifade etti.
Açıklamada yer alan, “Okul dışında yapılan etkinliklerde Gençlik ve Spor Bakanlığı görevlisi ve Diyanet manevi danışmanları, okullarımızın değerler kulübü öğretmeni ile koordineli okul dışı etkinlik çalışmalarına destek sağlar” ifadesiyle, Diyanet tarafından “manevi danışman” adı altında etkinlikler için imam ve vaiz görevlendirmesi yapıldığı doğrulandı.
ÇEDES projesi protokolünü imzalayan 3 kurumdan birinin Diyanet İşleri Başkanlığı olduğu da belirtildi.
Ancak aynı açıklamadaki “Diyanet tarafından herhangi bir atama söz konusu değildir” ifadesi tartışma yarattı.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın cevabında, müftülüklerin sosyal medya hesaplarından ya da kurumsal internet adreslerinden yaptıkları ve ÇEDES projesi kapsamında düzenlenen “İftar Buluşması”, “Cami Oyunları” ve “Cami Avlusunda Bilgi Yarışması” gibi etkinliklere ilişkin bir açıklama da yapılmadı.
“ÇEDES’İN UYGULAMA ESASLARI ORTADA NEYİ İNKAR EDİYORSUNUZ?”
CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Millî Eğitim Bakanlığı’nın açıklamasına tepki gösterdi.
Yücel, “Dilekçemde ÇEDES Projesi adı altında okullara imam, Kur’an Kursu Öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirilmesinin gerekçesini sordum. Bu soruya “iddialar kasıtlı olup gerçeği yansıtmamaktadır” cevabını aldım. Dilekçemizin muhatabı olan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, ÇEDES Projesi Uygulaması Usul ve Esaslarını okumadan böyle bir iddiada bulunacağımı düşünmesi üzücü… Kendilerine yine kendi hazırladıkları, ‘Proje Uygulama Usul Ve Esasları’ kitapçığıyla cevap vereceğim. Proje Uygulama Usul ve Esasları kitapçığının 3, 9, ve 10. sayfalarında açık bir şekilde vaiz ve vaizelerin projede görevli olduğu belirtilmektedir. Neyi inkâr ediyor, kimi kandırıyorsunuz?” dedi.
CHP’li Yücel, dilekçeye verilen cevapta laik eğitim sisteminden yana olması gereken Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı koruma ve savunma telaşına düştüğünü de vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nda vurgulandığı üzere Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’yi ve Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır. Ben bu projede böyle bir amaç görmüyorum.”
Deniz Yücel, Bakanlığın açıklamasında yer alan “ÇEDES, okul dışında etkinliklerin yapıldığı bir projedir’ cümlesini de eleştirerek “Etkinliklerin okul dışında yapılıyor olması sorumluluğunuzu ve projenin laik eğitime karşı oluşturduğu riskleri azaltmaz.” dedi.
“AMAÇ, LAİK EĞİTİM SİSTEMİNE DARBE VURMAK”
Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı arasında 01.02.2023 tarihinde imzalanan protokol ile İzmir ve Eskişehir pilot il seçilerek başlatılan ÇEDES Projesi için CİMER cevabında; projenin misyonu ‘bilime sevdalı bireyler yetiştirmek’ olarak belirtildi. Yücel, “Madem bilime sevdalı bireyler yetiştirmek istiyorsunuz, o zaman projeye neden Bilim ve Teknoloji Bakanlığı dahil edilmedi? Her şey bir yana projeye, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan, Din Öğretimi, Hayat Boyu Öğrenme Mesleki ve Teknik Eğitim, Temel Eğitim ve Orta Öğretim Genel Müdürlükleri’ni dahil ediyorsunuz ama aklınıza TÜBİTAK’ı, Türk Dil Kurumu’nu, Türk Tarih Kurumunu, Devlet Tiyatroları’nı dahil etmek gelmiyor! Çünkü amacınız bilime, sanata, kültüre sevdalı bireyler yetiştirmek değil, bilimin ışığındaki laik eğitim sistemine darbe vurmak” diye konuştu.