Martin Scorsese, çizgi roman filmlerinin etkileri hakkındaki endişelerini bir kez daha dile getirdi…
Yeni filmi “Dolunay Katilleri”nin (Killers of the Flower Moon) izleyicilerle buluşmasına bir aydan az zaman kala, usta yönetmen Martin Scorsese, GQ ile oldukça kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi.
Daha önce de Marvel filmlerine karşı eleştirileriyle ve bu filmlerin “sinema olmadığını” söylemesiyle çok konuşulan Scorsese’nin yeni röportajının en çok tartışılan unsurlarından biri, yine çizgi roman ve seri kültürü konusundaki tutumu oldu.
Bugünlerde sadece süper kahraman filmleri değil, genel anlamda gişe rekorları kıran seriler sorulduğunda Scorsese, bu filmlerin pazardaki hakimiyetlerinin izleyiciler için olumsuz olabileceğini söylüyor:
“Buradaki tehlike kültürümüze yaptıklarıdır, çünkü artık filmlerin sadece bunlardan ibaret olduğunu düşünen nesiller olacak, filmlerin bunlar olduğunu düşünüyorlar.
Bunu zaten düşünüyorlar. Bu da demek oluyor ki daha güçlü bir şekilde mücadele etmemiz gerekiyor. Ve bunun tabandan gelmesi gerekiyor. Bu film yapımcılarının kendilerinden gelmeli.
Ve Safdie kardeşlere sahip olacaksınız ve Chris Nolan’a sahip olacaksınız, ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Ve onlara her taraftan vuracaksınız. Onlara her taraftan vurun ve pes etmeyin. Bakalım ne alacaksınız. Oraya git ve yap. Git yeniden icat et. Bundan şikayet etmeyin. Ama bu doğru çünkü sinemayı kurtarmalıyız.”
Scorsese, “Ben üretilen içeriğin gerçekten sinema olmadığını düşünüyorum” dedi ve şöyle devam etti:
“Neredeyse yapay zekanın film yapmasına benziyor. Ve bu, güzel sanat eserleri yapan inanılmaz yönetmenlerin ve özel efekt uzmanlarının olmadığı anlamına gelmiyor. Ama bu ne demek? Bu filmler size ne kazandıracak? Bir şeyi tamamlayıp sonra onu zihninizden, tüm bedeninizden yok etmek dışında, anlıyor musunuz? Peki sana ne veriyor?”
Scorsese’nin açıklamalarındaki ironi ise Nolan’ın bile süper kahraman filmlerine yönelmiş olması ve Kara Şövalye üçlemesi günümüzün çizgi roman filmi kültürünün oluşmasında büyük rol oynaması. Ancak diğer bir çok ismin de dile getirdiği sorun daha çok bu filmlerin sınır tanımadan büyümesine dayanıyor gibi görünüyor. Çok sevilen “Spider-Man: Across the Spider-Verse”de de görüldüğü gibi bu alanda orijinal filmler gelmeye devam ediyor.
Diğer yandan son zamanlarda gişede batan “The Flash”, “Shazam! Fury of the Gods”, “Black Adam”, “Ant-Man and the Wasp: Quantumania” gibi filmler, izileyicilerin de artık çizgi roman filmleri konusunda doyuma ulaştığını ve bir filmin yalnızca çizgi roman uyarlaması olmasının ya da büyük bir sinematik evreninin parçası olmasının onu kurtarmaya yetmediğini gösteriyor.