Gazeteci Fehmi Koru, bugünkü köşesine İsveç’in NATO’ya üyelik protokolünün onaylanması ve F-16 savaş uçaklarının alım sürecine değindi. Yabancı gazetelerin İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün Türkiye tarafından onaylanması için ‘nihayet oldu’ havasında olduğunu kaydeden Koru, “Resmi Gazete’de -hem de mükerrer sayısında- yayımlanarak karar kesinleşti. İsveç’e NATO üyeliğinin önünü Türkiye açtı” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Koru, Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde, TUSAŞ ile ABD’deki iki firmanın Eskişehir ve Ankara’da askeri uçak üretimi için kurulmuş fabrikayı ziyaret ettiğini kaydetti.
O dönem fabrikalarda üretilen F-16 uçaklarının bugün Hava Kuvvetleri envanterinde olduğuna işaret eden Koru’nun yazısı şöyle:
Türkiye’nin dış politikasını yakından izleyen yabancı gazetelerde İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda son gelişmenin haberi yer alıyordu.
Hepsi “Nihayet oldu” havasındaydı; yalnızca biri TBMM’den çıkan kararın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla işlerlik kazanacağını bir ihtiyat beklentisi olarak kayda geçirmişti.
“Bir bildiği mi var?” diye düşünmeden edemedim.
Neyse, bir bildiği yokmuş; Resmi Gazete’de -hem de mükerrer sayısında- yayımlanarak karar kesinleşti.
İsveç’e NATO üyeliğinin önünü Türkiye açtı.
Macaristan hala direniyor.
Viktor Orban, ülkenin cumhurbaşkanı, İsveç’e “Gelin, görüşelim” mesajı göndermiş…
Pazarlık etmek istiyor herhalde…
ABD başkanı Joe Biden ile karşı karşıya geldiğinde ve ardından bir-iki telefon görüşmesinde bu konunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açıldığını biliyoruz. Son görüşmede, bu ayın sonuna kadar kararın alınacağı yolunda bir mutabakata varıldığı duyulmuştu.
Türkiye -bunu daha doğru ifadeyle Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak anlamak gerekiyor- sözünü tutmuş oldu.
Muhalefet, bekleneceği üzere, süreci ve sonunda istenilenin yerine getirilmesini, eleştiri konusu yapıyor. Kendi milletvekilleri karar için Meclis’te olumlu oy kullanırken, CHP sözcüleri eleştirmeye devam ettiler…
Onlar da bunu görev sayıyorlar…
’10 Manşette Bugün’ | 25 Ocak 2024
NATO’nun Macaristan dışındaki üyelerinin gerçekleşmesini istediği ve kabul sürecini tamamladığı bir konuda, ittifak üyesi olarak kalmaya devam edecekse, Türkiye’nin ayak sürümesi gerçekçi bir yaklaşım değildi.
Sonuç alınması olağanüstü zor olduğu için, konunun pazarlık unsuru olarak kullanılması fazla bir anlam taşımıyordu. Nitekim, İsveç’e yönelik beklentiler de, ABD’den istenilenler de sadece sözde kaldı.
F-16 konusunda Biden’in verdiği sözü tutması beklenecek.
Biliyoruz ki, ABD’de işler, yalnızca başkanın istemesiyle hayata geçemiyor. [Orada da bizdeki gibi başkanlık sistemi bulunuyor ama ABD’deki sistemde kuvvetler ayrılığı ilkesi var ve Kongre pek çok konuda başkanın arzularına direnebiliyor.]
Daha da önemlisi şu: Kongre, Türkiye’ye askeri uçaklar satışına, İsveç’in NATO’ya üyeliğini engellediği için karşı çıkmıyor; Kongre’nin direnişi, NATO üyesi olan Türkiye’nin Rusya Federasyonu ile yakınlaşması ve füze korunma sistemi olarak Rus yapımı S-400’ü satın alması ile irtibatlı…
Yoksa, Washington’daki güç odakları -Beyaz Saray, Kongre, Pentagon ve istihbarat örgütleri- zaman zaman medyaya yansıdığı için biliyoruz, Türkiye’nin İsveç’e üyelik yolunu günü geldiğinde açacağına emin görünüyordu.
S-400 konusu çözüme kavuşmadığı için Kongre’nin direnişi sürebilir.
Bütün dikkatler F-16 üzerinde yoğunlaştığı için, Türkiye’nin en önemli askeri uçak alım dosyasının F-35 jetleri olduğu günümüzde hatırlanmıyor. Oysa, S-400 krizi patlak verdiğinde, Türkiye için üretilmiş F-35 jetlerinin eğitimini almak üzere Türk pilot subaylar bir süredir ABD’de bulunuyorlardı ve teslim alınacak uçaklar da üzerlerine Türk bayrakları işlenmiş olarak hazır tutuluyordu.
Kriz patladı ve Kongre Türkiye’yi -paralarını da ödediği halde- F-35 verilecek ülkeler listesinden çıkarttı.
Türkiye için üretilmiş uçaklar ya İsrail’e verilmiştir ya da Yunanistan’a verilecektir.
Bu yazımın en tepesinde geçmişe ait bir fotoğraf var. Bu fotoğraf askeri uçak üretimi için kurulmuş TUSAŞ ile ABD’deki iki dev firma arasında oluşturulan ortaklık sayesinde, biri Eskişehir’de diğeri de Ankara’da faaliyete geçen fabrikalardan birine -Ankara’dakine- Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ziyaretinde çekilmişti.
Özal o ziyaretine biz gazetecileri de çağırmıştı. [İlk sırada en soldaki benim; Özal’ın tam arkasındaki kahverengi elbiseli şahıs F-16 üreten fabrikanın Amerikalı müdürü.]
Fabrikalarda üretilen F-16 uçakları bugün de Hava Kuvvetleri envanterindedir.
O dönemde, 1989 yılının sonuna doğru, muhalefet milletvekillerinden birinin bir sorusuna dönemin Milli Savunma Bakanı Sefa Giray tarafından verilen cevabın girişini dikkatle okumanız dileğiyle aşağıda bilginize sunuyorum. [Evet, o günlerde Meclis’te bakanlara yazılı sorular soruluyor, onlar da sorulara cevap veriyorlardı.]
Yunanistan’ın isteğine Amerikalılar “Hayır” demiş, Türkiye’ye ise ortak jet uçağı fabrikası kurmuşlardı.
Kaynak: fehmikoru.com