Geçen yıl Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından 480 kişi hastanelere başvururken, bunlardan 15’i hayatını kaybetmişti.
Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte halk arasında KKKA tedirginliği artıyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Elazığ merkezli Fırat gazetesinden Kübra Türkan’a verdiği röportajda, kene ısırmalarına karşı alınacak önlemleri anlattı.
Bölgeleri tek tek saydı
Prof. Dr. Ceyhan, hastalıklara neden olan kenenin Ankara üzerinden yarım ay gibi bir bölgede kendini gösterdiğini belirterek şöyle konuştu:
* Daha çok Sivas, Çorum, Çankırı ve Ankara Esenboğa Havalimanı’na yakın Hasköy tarafındaki giriş bölgesinde birtakım vakalar görüldü ve Eskişehir gibi bölgelerde daha çok Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarına rastlandı.
Hacettepe Üniversitesi’nden geçen günlerde emekli olan olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bu hastalığı bulaştıran kenelerin Türkiye’nin her tarafından görülmediğini belirterek, “Bunlar ancak insan üzerinde gidebilir. Çünkü bunlar çayır kenesi, çayırlarda ve çalılık bölgelerde yaşıyor. Yaşamını sürdürmesi için de mutlaka bir insan bulması gerekiyor. İnsana bulaşarak, onun kanını emiyor ve bu şekilde yaşıyor” dedi.
KKKA hastalığının belirtileri neler?
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına yakalananların büyük çoğunluğunun ağır vakalar olduğuna değinen Prof. Dr. Ceyhan, “Hastalığın adı da ağır bir vaka olduğunu ortaya koyuyor. Hastalarda kanamalı ateş görülüyor. Bir yandan kanama bir yandan ateş görülüyor hastalarda” dedi.
Keneden korunmak için neler yapmalı?
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan keneden korunmak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
* Özellikle çimenli, çayırlı ve çalılık yerlere giden insanlar mutlaka ona uygun giyinsin. Kene giyeceğin üzerinden yapışmaz. Mutlaka çorap giyin ve böylesi ortamlarda pantolonunuzun paçasını çorabınızın içine sokun. Açıkta cilt bölgesi kalmasın. Kene en fazla 20 ya da 25 santimetre yüksekliğe sıçrayabiliyor. Ondan daha yukarıya yüzünüze filan atlamaz.
KKKA hastalığında ölüm oranları
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’nın tedavisinin güç olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Burada önemli olan nokta şu; hasta eğer ilerleyen dönemde tedavi edilmezse ya da tedaviye cevap vermezse beyin iltihabı, komaya giden ağır bir tablo ortaya çıkıyor ve hastaların yüzde 20-30 kadarı da hayatını kaybediyor maalesef” dedi.
