Scorsese, Ari Aster’in “Midsommar” ve “Beau Is Afraid” filmlerinden nasıl etkilediğini anlattı.
Yeni filmi “Killers of the Flower Moon”un (Dolunay Katilleri) tanıtımı için geçtiğimiz günlerde The Irish Time ile bir röportaj gerçekleştiren Martin Scorsese, “Hereditary”, “Midsommar” ve “Beau is Afraid” filmlerine imza atan Ari Aster’in kendisine ilham olduğunu söyledi.
Scorsese filminin üç buçuk saatlik süresini hararetle savunurken, bu kadar uzun bir filmde ilerleme hızının kritik olduğunu vurguluyor ve şunları söylüyor: “Ari Aster’ın Midsommar veya Beau Is Afraid gibi iyi korku filmlerinin tarzını ve ilerleme hızını çok seviyorum. Bu filmlerin gidişatı Val Lewton’un B filmlerine, Jacques Tourneur’un Cat People’ına veya I Walked With a Zombie’ye kadar uzanıyor. Sadece biraz daha yavaş gidiyorum. Biraz daha sessiz.” Özellikle “Midsommar”, izleyicileri dehşet verici bir sonuç için bekleten ürkütücü ve merak uyandırıcı yavaş akışıyla övgüler toplamıştı.
Usta yönetmen ayrıca, ana çatışmayla ilgili olmayan ancak Osage kültürüne saygı açısından çok önemli olan bazı sahneleri tutma kararına da değiniyor. Hikaye yerli Osage halkını takip ettiğinden, kültürel açıdan önemli uygulamaları filmden çıkarıp onların gerçek hayattaki silinmelerini tasvir etmek mantığa aykırı bir seçim olurdu. Scorsese özellikle bebeğe isim verme, cenaze ve düğün gibi önemli olayları, Osage halkını tasvir etmesi açısından önemli olarak nitelendirdi: “Birçok insanın filmin dünyasına dalmalarına izin vereceğinden emindim. Bu şansı denemek lazım. Bu yaşta başka ne yapabilirim?”
Başrollerini Leonardo DiCaprio, Robert De Niro ve Lily Gladstone’un üstlendiği “Dolunay Katilleri” 1920’lerde yaşanan Osage cinayetlerini anlatan, David Grann imzalı aynı adlı kitaba dayanıyor.