Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Denizli’de miting düzenledi.
Mitinge; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.
Mitingde konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bugün ben de çok mutluyum. Birlikte olduğumuz için mutluyum. Beraber ve birlikte Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. Beraber ve birlikte gençlerin umutsuzluğunu yok edeceğiz. Beraber ve birlikte Türkiye’yi büyüteceğiz. Beraber ve birlikte kadına yönelik şiddete son vereceğiz. Beraber ve birlikte tek bir çocuğun bile yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye inşa edeceğiz. Beraber ve birlikte bu ülkeye ne pahasına olursa olsun mutlaka adaleti getireceğiz. Yeter ki ülkemizi düşünelim. Bireysel olarak çıkış yok. Toplumsal bir çıkış yapmamız lazım. Hep beraber ve birlikte çalışacağız. Çünkü, o kadar zor koşullar var ki pazara gittiğiniz zaman bunu görüyorsunuz. Alışveriş yaptığınızda bunu görüyorsunuz. Bizim bu sıkıntıları aşmamız lazım. Türkiye’nin bir değişime ihtiyacı var. Türkiye’nin bir değişime ihtiyacı varsa bu değişimi beraber gerçekleştireceğiz. Beraber sandığa gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız.
“5 MİLYON 300 BİN GENÇ BU KEZ SANDIĞA GİDECEKLER VE İLK KEZ OY KULLANACAKLAR. TÜRKİYE’NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK OLAN SİZSİNİZ”
Geleceğiz ama halkın iradesiyle geleceğiz. Baskıyla, şiddetle değil halkın iradesiyle geleceğiz. Demokrasi içerisinde geleceğiz ve demokrasi içerisinde ülkemizi büyüteceğiz. Sevgili gençler hazır mısınız? Neden söylüyorum biliyor musunuz? 5 milyon 300 bin genç bu kez sandığa gidecekler ve ilk kez oy kullanacaklar. Türkiye’nin kaderini değiştirecek olan sizsiniz. Ben de Allah nasip eder o koltuğa oturursam göreceksiniz sizler için nasıl çalıştığımı. Sizler mutlaka ama mutlaka sandığa gidin. 5 milyon 300 bin genç, Türkiye’nin kaderini değiştirecek. Biz hep beraber sandığa gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız ve bir otoriter yönetimi demokrasiyle değiştireceğiz diyeceksiniz.
“ÇALIŞTINIZ, STAJ YAPTINIZ AMA SİGORTALI DEĞİLSİNİZ. O BORÇLANMA HAKKINI VERECEĞİM. HİÇ ENDİŞE ETMEYİN”
Biliyorum o sorunu gayet iyi biliyorum. Çalıştınız, staj yaptınız ama sigortalı değilsiniz. O borçlanma hakkını vereceğim. Hiç endişe etmeyin. Zor işlerimiz var. Bu ülkede zorluğu yaşayan, evlerde zorluğu yaşayanlar kadınlar. Evladını okula gönderirken beslenme çantasına ne koyacağım diye düşünen kadınlar. Üniversiteyi bitirmiş oğlu, kızı iş bulamıyor. Aylardır, yıllardır iş bulamayan gencecik filinta gibi evlatları… Dolayısıyla huzursuzluk, bütün aileyi sarmış vaziyette. Eğer bir çocuk uzun yıllardır iş bulamıyorsa anne de baba da rahat etmez. İster ki evladı güzel bir işi olsun, iyi bir evliliği olsun, rahat içinde yaşasın, torunlarım olsun onlar bana gelesinler ve biz hep beraber mutlu bir hayat sürelim. Bütün anneler böyle düşünür. Daha iyi bir yaşam kalitesi yaşaması için dua ederler. Sevgili anneler siz bir sözüm var. Artık bundan sonra beslenme çantaları olmayacak. Çocuklarını okula giderken sütünü içecek okulda, diğer arkadaşlarıyla beraber yemeğini yiyecek okulda ve evine tok dönecek. Bunun sözünü veriyorum. Bütün çocuklarımız okullarda güzel beslenecekler. Sosyal devlet, görevini yerine getirmiş olacak.
“KIRSALDA, BAĞDA, BAHÇEDE ÇALIŞAN BÜTÜN KADINLARIN VE GENÇLERİN SOSYAL GÜVENLİK PRİMLERİNİ SOSYAL DEVLET ÖDEYECEK”
Bir şey daha… Tarlada çalışan kadınlar var. Bağda, bahçede çalışan kadınlar var. Tütünde çalışan kadınlar var, kekikte çalışan kadınlar var. Bütün bu kadınların sosyal güvencesi yok ve bu kadınların belli bir yaşa gelince herhangi bir gelirle olmuyor. Eşinden bir şey kaldıysa kaldı yoksa hiçbir şeyleri olmuyor. Kırsalda, bağda, bahçede çalışan bütün kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik primlerini sosyal devlet ödeyecek. Kırsalda çalışan bütün kadınlar yeri zamanı gelince emekli olacak. Hiç kimse bu ülkede aç ve açıkta kalmayacak. Bunun sözünü verdim. Bunun sözünü verdim hiçbir çocuk asla bu topraklarda yatağa aç girmeyecek.
“AİLE DESTEKLERİ SİGORTASINI GETİRECEĞİZ. HİÇBİR AİLENİN GELİRİ ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA OLMAYACAK”
Bir şey daha… Aile destekleri sigortasını getireceğiz. Hiçbir ailenin geliri asgari ücretin altında olmayacak. Asgari ücret kadar ödenecek kadar parayı kadının hesabını sosyal devlet yatıracak. Kadın gidecek emekli gibi işçi gibi memur gibi düzenli gelirini alacak. Ailesinin geçimini sağlayacak. Onun yoksulluğunu sosyal devlet dışında hiç kimse bilmeyecek. Çünkü, insanın onurunu koruyacağız. İnsanın yoksulluğunu asla ve asla afişe etmeyeceğiz. Çünkü, bizim inancımızda sağ elin verdiğini sol el görmeyecek ve biz bunu yapacağız. Ayrıca hiçbir yoksul ailenin elektriği, doğalgazı, suyu asla kesilmeyecek. Bunlar insan hakkıdır. Bu üç temel hizmetin hiçbir koşul aranmadan aileye sunulması lazım. O zaman sosyal devlet nerede kaldı.
“SOSYAL DEVLET, FAKİRİN FUKARANIN YANINDA DURAN DEVLETTİR”
Sosyal devlet, fakirin fukaranın yanında duran devlettir. Beşli çetelerin yanında duran devlete sosyal devlet denmez. Onun adı olsa olsa saray devletidir. Sosyal devlet, fakirin fukaranın yanında duran devlettir.
“ÖĞRETMEN… AYNI İŞİ YAPIYORLAR. BİRİSİ 100 LİRA ALIYOR, BİRİSİ 200 LİRA ALIYOR, BİRİSİ 100 LİRA ALIYOR. BU ADALETSİZLİK DEĞİL Mİ?”
Taşeron işçiler var biliyorum. Ücretli, kadrolu, sözleşmeli öğretmenler var. Her birisinin arasında fark var dünya kadar. Bakınız şöyle bir şey: Öğretmen… aynı işi yapıyorlar. Birisi 100 lira alıyor, birisi 200 lira alıyor, birisi 100 lira alıyor. Bu adaletsizlik değil mi? O zaman bunu değiştireceğiz. Kim değiştirecek? Allah nasip ederse bay Kemal değiştirecek. Hiç endişe etmeyin.
“KURBAN BAYRAMI’NDA EMEKLİ AYLIĞINI ALMAYA GİTTİĞİNDE 15 BİN LİRA İKRAMİYEYİ GÖRECEK ORADA”
Emekli içinde şunu ifade edeyim: Ben 2015 yılında bu yana emeklilere Ramazan Bayramı’nda, Kurban Bayramı’nda iki maaş asgari ücret tutarında ikramiye verilsin dedim. Önce parayı nereden bulacaksın dediler. Para yok dediler. Israr edince sonunda 1000’er lira verdiler. Şimdi seçim yaklaştı, biraz artırdılar. Önümüzde Kurban Bayramı var. Kurban Bayramı’nda emekli aylığını almaya gittiğinde 15 bin lira ikramiyeyi görecek orada. Ben bunu söylediğimde diyorlar ki: Parayı nereden bulacaksın? Sen beşli çetelere bulurken var. Beşli çetelere demiyorsun nereden bulacaksın diye. Ama bu kardeşiniz yandaş için değil beşli çeteler için değil, uyuşturucu baronları için değil halk için çalışır. Sizin için çalışacağım.
“MÜTEVAZİ BİR EVDE OTURUYORUM. ZATEN MUTFAĞIMI ÇOĞUNUZ BİLİYORSUNUZ. DOLAYISIYLA BENİM SARAYLARDA OTURMAK GİBİ BİR ALIŞKANLIĞIM YOK”
Ayrıca bir şey daha söyleyeyim. Ben sizden birisiyim. Halktan birisiyim. Eskiden neyse şimdi de aynısıyım. Mütevazi bir evde oturuyorum. Zaten mutfağımı çoğunuz biliyorsunuz. Dolayısıyla benim saraylarda oturmak gibi bir alışkanlığım yok. Çok zengin bir aileden de gelemedim. Dolayısıyla ben Allah nasip eder, siz seçerseniz saraya değil Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’sına gideceğim.
“CHP’NİN İKİ TEMEL KIRMIZI ÇİZGİSİ VARDIR. VATANIMIZ VE BAYRAĞIMIZ”
İşte beni bazen efendim Kılıçdaroğlu şunu yapıyor, şuna selam veriyor, masanın altı, masanın üstü bir sürü şeyler söylüyorlar. Benim milliyetçiliğimi sorgulamaya kalkıyorlar. Siz kimsiniz milliyetçilik kim? Bizim yani CHP’nin iki temel kırmızı çizgisi vardır. Vatanımız ve bayrağımız. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluktur bu. Çünkü biz milli kurtuluş savaşı sonrası kurulan bir partiyiz. Avukat bürolarında, dilekçe ile kurulan bir parti değiliz biz. CHP, tarihsel kökleri olan bir partidir. Bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten miras olan bir partidir.
“MERAKLANMAYIN BİZİM VERİLMEYECEK HİÇBİR HESABIMIZ YOKTUR”
Zaman zaman söylüyorlar. Bizi eleştiriyorlar. Bakınız, ‘beka sorunu’ diyorlar. Beka sorunu, ülkenin geleceği… Herhangi bir ülkenin cumhurbaşkanı, egemen bir gücün devlet başkanı tarafından bak ha beni kızdırma, senin mal varlığını bulurum, millete açıklarım diyorsa eğer orada beka sorunumuz var demektir. Çünkü, onun iradesi teslim alınabilir demektir. Oysa bu sorulsaydı bana şunu söylerdim: Benim mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz derdim. Hiç meraklanmayın bizim verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Biz, bu ülkeye adanmış bir gelenekten geliyoruz. Çıkıp açık ve net bütün duruşumuzu sergiledik. Sizden isteğim, sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Hepimiz sıkıntı içindeyiz. Gençlerimiz sıkıntı içinde. Bir tweet attığı zaman annesi, babası hemen uyarıyor. Aman ha olum, kızım başın belaya girebilir diye. Pek çok anne baba… Gençler size sözüm cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda en rahat beni eleştirebileceksiniz. Bu konuda size garanti veriyorum. Devleti yönetenler eleştiriden ders çıkarmak zorundalar. Aslında bu uyarı benim için çok değerlidir.
“100 BİN GÜVENLİK GÖREVLİSİ ALACAĞIZ, POLİSLER 8 SAAT GÖREV YAPACAKLAR VE EVLERİNE GİDECEKLER”
Bizim güvenliğimizi sağlayan polis kardeşlerim içinde bir şey söylemek isterim. Onlar, gerçekten de onlar çok zor koşullarda görev yapıyorlar. Onlar anlatamıyorlar ama ben onların hangi koşullarda görev yaptığını biliyorum. 12 saat, 13 saat, 14 saat görev yapıyorlar. Bazen 24 saat bile evlerine gidemiyorlar. Dolayısıyla büyük sıkıntıları var. Polis intiharlarını da biliyorum. Bu mesleğin zor bir meslek olduğunu da biliyorum. Onların da aileleri var onların da çocukları var. Onlarda huzur içinde yaşamak isterler onlar da günde 8 saat çalışıp diğer saatlerde istirahat etmek isterler. O nedenle bunu gayet iyi, biliyorum. Polis kardeşlerime de sözüm var. 100 bin güvenlik görevlisi alacağız, polisler 8 saat görev yapacaklar ve evlerine gidecekler.
“BİZİM DIŞIMIZDAKİ BÜTÜN CANLILARLA BİZ BU DÜNYAYI GÜZEL KILABİLİRİZ”
Öğretmenlere müjdem var. Bütün köy okullarını yeniden açacağız. Cumhuriyetin 100. Yılında 100 bin öğretmen atamasını yapacağız. Bu sorunu da büyük ölçüde çözeceğiz. Sandık güvenliği için hepimiz buradayız. Hayvan haklarından söz ediyorlar. Bizim dışımızdaki bütün canlılarla biz bu dünyayı güzel kılabiliriz. Ağacı da kuşu da mutlaka korumak zorundayız.
“BUNLARIN DÜNYADAN HABERİ BİLE YOK. İNŞALLAH BİZ ONLARIN TAMAMINI YAPACAĞIZ”
İklim değişikliği deyince önümüzdeki 25-30 yılın içinde Fırat ve Dicle nehirlerinin kuruyabileceği söyleniyor. Dolayısıyla bugünden ciddi çalışmaların yapılması lazım. Ama bunların dünyadan haberi bile yok. İnşallah biz onların tamamını yapacağız.
“EKENİN, BİÇENİN, ALIN TERİ DÖKENİN ALNINDAN ÖPECEĞİM VE HAKKINI TESLİM EDECEĞİM”
Çiftçi… Havza bazlı planlama yapacağız. Kim neyi ekeceğini önceden bilecek. Devletin kaça satın alacağını da önceden bilecek. Kimsenin zarar etmeyeceği bir formülü inşa edeceğiz. Bizim öyle Günay Amerika’ya git, oradan bir baka bakalım. Burada tarım gelişmiş. Ya hu sen bir kendi ülkene bak. Canlı hayvan, et, buğday, arpa, mısır, yem dışarıdan. Ekenin, biçenin, alın teri dökenin alnından öpeceğim ve hakkını teslim edeceğim. Gittiler, Sudan’da arazi kiraladılar. Ya hu bir devlet, kendi çiftçisiyle raket eder mi? Allah aşkına senin Sudan’da ne işin var.
“BAY KEMAL, KUL HAKKI YEMEZ VE KUL HAKKI YEDİRMEZ”
Beni istemeyen iki grup var. Bir, beşli çeteler; iki, uyuşturucu baronları. İkisiyle de mücadele edeceğim. Uyuşturucu baronlarını kökünü kazıyacağım. Gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar. Onu bitireceğim. Sınırlarımız yol geçen hanına döndü. Onu da biliyorum. En geç iki yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimi, Suriye’ye uğurlayacağım. Bay Kemal, kul hakkı yemez ve kul hakkı yedirmez. Ben bunu söylüyorum, onlar da söylesinler kul hakkı yedirmeyeceğim diye. Niye söyleyemiyorlar, niye dillendiremiyorlar. Ben onların ne yediklerini gayet iyi biliyorum. Öyle mal varlığını alacaksın, Amerika’ya götüreceksin, gökdelen dikeceksin, Muhammed Ali Clay’in çiftliğini alacaksın, İngiltere’de Londra’da, Chelsea’de villalarda oturacaksın, Bay Kemal bunu seyredecek. Yemezler. Hepsini getireceğim.
“6 LİDER, TÜRKİYE’NİN BÜTÜN SORUNLARINI BİLİYORUZ VE ÇÖZECEĞİZ BU SORUNLARI”
20 yılda 418 milyar dolar parayı götürdüler. O parayı son kuruşuna kadar getireceğim ve bu millete sunacağım. Sizin hakkınız. Sizin alın teriniz. Bunu getireceğim. Hiç endişe etmeyin. 6 lider, Türkiye’nin bütün sorunlarını biliyoruz ve çözeceğiz bu sorunları. Akılla, mantıkla, bilgiyle, birikimle, erdemle ve liyakatle çözeceğiz. Öyle ben geldim, ben istediğimi yaparım değil. Bir devlet, bir kişiye teslim edilemez. Devlet, adaletle yönetilir. Çünkü devletin dini adalettir. Eğer siz adaleti sağlarsanız, her şeyi çözersiniz.
“BEN O SUSUZLUĞU GİDERMEK İÇİN SİZİN OYLARINIZA TALİBİM”
Bir İranlı bilge şunu söyler; ‘Dünyanın bütün nehirleri adalet susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.’ Ben o susuzluğu gidermek için sizin oylarınıza talibim. Bu ülkeye adaleti, huzuru, liyakati getireceğim. Bundan emin olmanızı isterim. Çok ayrıştık, çok kutuplaştık. Birbirimiz düşman gibi görmeye başladık. Niçin? Neden böyleyiz? Birlikteyiz, beraberiz. Çok güzel ve çok zengin bir ülkemiz var. Paralar bir yerlere gidiyor. Birilerinin cebine gidiyor. Birileri malı götürüyor. Artık bu düzeni değiştirmemiz lazım. Rahmetli Ecevit şöyle derdi, ‘Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen.’ Evet ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzeni bu ülkeye getireceğiz.
“VALLAHİ DE BİLLAHİ DE HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
Sözlerimi bitireyim. Çünkü devam edersek bu daha çok uzayacak. Sizleri de uzun süre ayakta bekletmek de istemem. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Bey’in güzel bir sloganı vardı. Ne diyordu? Her şey çok güzel olacak. Vallahi de billahi de her şey çok güzel olacak. Sizin için çalışacağım, alın teri dökeceğim. Buna inanın.”