Giriş
Kendi “doğruları” ve uluslararası güçlerin desteği ile iktidar gelen AKP bugün kendi yanlışları sonucu, içerde ve dışardaki destek kaybıyla iktidardan gitmek üzere. Tabi muhalefet için her şey “çantada keklik” denemez. Bu seçim bir fırsat sunduğu gibi tehlikeli riskler de içeriyor. Fırsat AKP’nin artık gidici olduğu algısının ilk defa bu kadar yüksek oranda toplumda yerleşmiş olmasıdır. Risk ise rehavete kapılarak ya da diğer ittifak ve partileri küçümseyip dışlayarak AKP’ye yeni fırsatlar sunulmasıdır. Üçüncü bir olasılık daha var; o da kazanarak kaybetmektir. Büyük umutlarla gelip, alınan enkaz nedeniyle toplumun beklentileri karşılanmadığı taktirde bunun sonucu daha ağır olur ve o taktirde gelen gideni aratır tehlikesine yol açar.
Bütün bunların şu ya da bu şekilde seyretmesi muhalefetin maharetine, tutumuna ve basiretine bağlı. Çünkü gözlemlediğimiz kadarıyla toplum kimin gideceğine net olarak karar vermiş durumda ama aynı netliği kimin geleceği konusunda henüz tam ortaya koyduğu söylenmez. O halde rehavete kapılarak geri dönülmesi mümkün olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına müsaade etmemek gerekir. Bu sadece muhalefetin değil örgütlü ya da örgütsüz bütün kesimlerin yerine getirmesi gereken bir sorumluluktur. Ancak ve tabi ki en büyük görev muhalefette yer alan siyasi partilerin ve daha çok da en güçlü alternatif olarak öne çıkan altılı masanındır.
Altılı masa ne yapmalı
Bu noktada oy aritmetiği bakımından iktidara en yakın temel alternatif Kılıçdaroğlu’nun mahareti ile kurulan ve bu güne getirilen altılı masa olduğuna göre onun daha kapsayıcı ve fedakâr davranması beklenir. Dememiz o ki zinhar altılı masa kendi dışındaki siyasi yapıları es geçmemeli ve dışlamamalıdır. İktidarın değişmesini isteyen sadece altılı masa değil. HDP ve diğer siyasi ve sivil toplum kurumları da bu iktidardan kurtulmak istiyorlar. Bu da onları ittifak değil ama aynı amaç doğrultusunda müttefik yapar. Bunu elinin tersiyle itmek bir başka tehlikedir.
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.