İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, AKP iktidarının döviz ve enflasyon politikası hakkında konuştu. Yılmaz, döviz almak isteyenlere zorluklar çıkarıldığını belirterek AKP’nin dövizi karneye bağlamaya doğru gittiğini söyledi.
T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtlayan Yılmaz, “12 ay sonra aylık enflasyonu yüzde 1,5’a düşürürüz” şeklinde konuştu.
İYİ Partili Bilge Yılmaz’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“En basit anlatımıyla Türkiye’nin dövizi bitiyor, devlet dövizi karneye bağlamaya doğru gidiyor anlamına geliyor. Bu sürecin ilk ayağı diyebiliriz. Herkesin talebine yetecek kadar döviz yok, devlet kendi belirlediği ihtiyaçlar ve hedefler doğrultusunda kimin ne kadar dövize erişimi olacağına karar vermek istiyor. İnsanların dolar almasını zorlaştırmaya çalışıyor, bu doğrultuda yeni yeni zorluklar çıkarıyor.
Türkiye her ay dışarıya sattığı malın üstüne 10 küsur milyar dolarlık mal satın alıyor ve onu tüketiyor. Bunun içinde yabancı araba da var, yerel üretimde hammadde olarak kullandığımız ürünler de var. Devlet bir noktada diyecek ki “kardeşim bu bizim üretimimiz için gerekli, alalım. Bu üretim için gerekli ama o kadar önemli bir üretim alanı değil, feda edebiliriz. Bu tüketim için, çok da gerekmez, almayın” Yani devlet yavaş yavaş karneye bağlayacak dövizi. Son günlerde alınan kararlar, bunun işaretleri.
Ülkemizde ticaret açığı kronik hale gelmiş durumda. Aylık 10 küsur milyar dolarlık farkı kim ödüyor? Turizm gelirlerinin yoğun olmadığı aylarda, sadece Merkez Bankası’nın rezervleri. Ama rezerv kalmadı, bitmek üzere. Dışarıdan para gelmiyor. İçerideki döviz de bittiği noktada sistem kitlenecek. Buna doğru gidiyoruz. Rezervler bittiği zaman Türkiye enerji, hammadde, ara mal ithal etme konusunda nahoş seçimlere zorlanacak. O zaman her şeye devlet karar verecek. Bir şey mi ithal etmen gerekiyor? Devleti ihtiyacının gerekçesine ikna etmen, gerekçeni ispatlaman gerekecek.
“Sıradan vatandaş bunu neden umursasın?” diye sorabilirsiniz. Cevabı basit: insanlar giderek bazı şeyleri tüketmeye devam edemeyecekler. Burada etkilenecek olanların yalnızca lüks tüketim ürünleri olduğunu düşünmek hata olur. Örneğin, Türkiye’nin et tüketiminin önemli bölümü yurtdışından geliyor. Belki de gelemeyecek. “Et yemeyelim ama ekmek olsun” gibi tercihlere gitmeye başlanabilir. Mevzunun ara mal ve hammadde ayağında yapılacak tercihler, Türkiye’nin üretiminin daralacağı anlamına geliyor. Üretim daralırsa, istihdam da düşer. Sayın Erdoğan iktidarda kalırsa, gidilen yol o. 70 cent’e muhtaç olmak o. AKP iktidarı bir dönem daha yönetimde kalırsa, seçimden sonra kambiyo rejimi kapanacaktır. Başka yolu yok, çünkü para bitiyor. Dolar, Euro biriktiren vatandaş için de elbette büyük bir risk bu. Biz göreve gelirsek, bu sorunlar çözülür.”
“12 AY SONRA AYLIK ENFLASYONU YÜZDE 1,5’A DÜŞÜRÜRÜZ”
“ Bizim kendimize göre hesaplarımız var. Ama ben spekülatif bir rakam söylemek istemem. Onun yerine İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) rakamları ile TÜİK rakamları yakın giderdi. Zaten Tayyip Bey’e yakın bir kurum olarak da bilinir İTO. Bu son süreçte TÜİK ile İTO’nun rakamlarının arası ciddi biçimde açıldı. Bir noktada yüzde 28 gibi farklar oluştu. O bence bir gösterge. İstanbul’un enflasyonu ile ülke enflasyonu arasında çok büyük fark yok, o bir alt taban oluşturur. Biliyorsunuz hesap yapan başka bağımsız kuruluşlar da var. Enflasyonun gerçek rakamının bilinmesi önemli çünkü enflasyonu düşürebilmek için vatandaşın enflasyon beklentisini kırmanız lazım. Devletin açıkladığı enflasyona güven yoksa o enflasyonu kırmanız çok zor.
Ben 12 ay sonra aylık enflasyonun – mevsimlikten arındırıldıktan sonra- yüzde 1,5’a indirilmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum. Öyle bir hedefimiz var. Bu da yıllık yaklaşık yüzde 20’ye denk gelir. Bu tabii ileriye dönük bir hedef. Tabii biz şu anda iktidarda değiliz. Ekonomiyi ne şartlarda devralacağımız da belli değil. O tarihten sonra yeni bir hesaplama yapılır.”
“DOLARI BİLEREK YÜKSELTTİLER”
“Tabii, bilerek yaptılar. Biliyorsunuz bir ara 6.85 gibi bir seviyede tutundurdular. Sonra ondan vazgeçtiler. Sonra tekrar eski sisteme dönerek belli seviyelerde korumaya çalıştılar. Bu tabii Türkiye’nin elindeki bütün rezervlerini harcamasına neden oldu. Hatalar zinciri, tek bir hata değil.”