Bugüne kadar birbirinden çok farklı partilerin sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir araya geldiği şeklindeki suçlamalara muhatap olan Millet ittifakı modeli yeterince tartışılmışken, bu sefer de bu modelden tamamen farklı bir yapılanma şeklinde ortaya çıkan Cumhur ittifakının genişleme çabaları tartışılmaya başlanıldı.
Bu iki modeli neden farklı ittifak modelleri olarak nitelendirdiğimi açıklayayım önce. Millet ittifakının paydaşları ülkeyi birlikte yönetme iradesi gösteriyorlar ve bu amaçla farklı zihniyetleri asgari müşterekte birleştirmek için yaptıkları birçok çalışmayla prensipler belirliyorlar. Aralarında anlaşmazlıklar, fikir ayrılıkları çıkıyor. Bazen bunlar sert cereyan ediyor ve çözümü zor oluyor. Ayrı ayrı her birinin ülkenin yönetiminde söz sahibi olma iddiaları var. Onları dışarıdan desteklemek eğiliminde olanlar da temel olarak ‘Güçlendirilmiş Parlamenter sisteme’ dönmeyi önceliyorlar.
Cumhur ittifakı tarafı ise sadece seçim ittifakı görüntüsü verse de genişleme sürecine girildikçe bu seçim ittifakı yapısı da tartışılmaya başlandı. Cumhur ittifakında şu ana kadar oluşan durum aslında sanki tek bir parti görüntüsü vermeyi başarıyordu. Yani ittifaktan çok AK Parti etrafında kümelenmiş partiler görüntüsü.
Bu görüntüde yöneten ve yetki-sorumluluk sahibi olan sadece AK Parti gibi görünse de herhangi bir sorumluluk almayan MHP tarafı da politika belirleme konusunda etki olabiliyordu. Zaten AK Parti MHP birlikteliğinin ardından Cumhur ittifakının güvenlikçi dil ve politikaları bazı AK Partilileri bile içten içe rahatsız ediyordu. Ancak MHP’nin yönetimde olma talebi olmadan verdiği desteği de kaybetmeyi göze alamıyorlardı…
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.