Ulusal24’nin sorularını yanıtlayan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, enflasyonun üç yıl içinde sürdürülebilir bir noktaya getirilmesinin ortak hedef olduğunu dile getirdi. Aran, bunun da sıkı para politikası ve miktarsal sıkılaşma ile sağlanacağını belirtti.
Aran, bankanın son çeyrek bilançosuna ve gelecek yıla ilişkin planlarına ilişkin olarak, 2024 yılına çok güçlü bir serbest karşılık ile girdiklerini, 10 milyar liralık bir serbest karşılıkla aslıda sektörde rakiplerden ayrıştığını dile getirdi.
“100 bin liraya kadar limiti olan kartları tartışmanın dışında tutmak gerekiyor”
Son dönemde sıkça konuşulan kredi kartlarına ile bireysel kredilere getirilecek önlemler konusunda, “Bireysel kredilerde 70-100 bin liraya kadar kredi kartlarında da asgari ücrete kadar yani 20 bin liraya kadar olan kredi kartlarında limit ve harcamaları bu önlemlerin ışında tutmak gerekiyor. Bu artık hayatın bir parçası. Bu limitlere kısıt getirmek akıldan bile geçmemeli. Bir limit getirilecekse bu lüks tüketime yönelik kredilere gelmeli, 100 bin liraya kadar limiti olan kartları bu tartışmanın dışında tutmak gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Aran, yüksek limitli karlara, lüks tüketime dönük, ithal tüketici dönük harcama ve kredilere limit gelmesinin anlamlı olacağının altını çizdi.
Ticari kredileri de bütün olarak görememek gerektiğini söyleyen Aran, yatırım, ihracat, turizm, tarım gibi stratejik alanlardaki kredileri, ülkeye Döviz getirecek alanlara cazip oranlarda kredi verilebileceğini, diğer alanlarda bir darboğaz yaşanabileceğini ifade etti.
Rahatlama ne zaman?
Regülasyonların etkilerinin sürdüğünü, özellikle likitidede atılan adımların enflasyonla mücadelede önemli olduğunun altını çizen Aran, “Kaynağımızın önemli bir bölümüm zorunlu karşılık olarak yatırıyoruz. 15 gün öncesine kadar nemalanmıyor olması, verdiğimiz faizlerin maliyetini artıyordu. Yüzde 45 faizin maliyeti bize yüzde 60’a kadar çıkıyordu. Sıkılaşmanın dozunu dikkate alırken yalnız faize bakmamak gerekiyor. arkasındaki makroihtiyati tedbirlere bakmak gerekiyor” dedi. Bu nedenle atılan zorunlu karşılık adımının önemli olduğunu ifade dene Aran, uygulanan politikanın başarının tasarruf sahibinin Türk lirasına anmasıyla geleceğinin altını çizdi. Aran, “Zorunlu karşılıklara faiz aldığımız için şimdi bankalar biraz daha yüksek faiz verecek. Tasarruf sahibini faizlerin enflasyona karşı koruduğuna inandırabilir o dengeyi tuttursak bu uygulama başarıl olur” dedi.
“İlk dokuz ayda rahatlama göremeyeceğiz”
Sıkılaşma sonrası beklenen rahatlamanın ilk dokuz ayda görülmeyeceğini tahmin eden Aran, “İlk dokuz ayda rahatlama göremeyeceğiz. Son çeyrekte enflasyon hedefinin tuttuğu görüldüğü anda bir miktar rahatlama da görebiliriz” diye konuştu.
Söz konusu maliyetlerle kredi kullandırmanın da kolay olmadığını aktaran Aran, kredi kullandırılması konusundaki iştahsızlık göründüğünü, bu döngünün kırılması gerektiğini bunu da enflasyonun düşmesi ile mümkün olacağını belirtti.
Seçim öncesi dolara dönenleri anladığını dile getiren Aran, “Burada öğrenilmiş bir davranış söz konusu. Öğrenilmiş olan bir kalıp var, insanlar seçim öncesi dövize dönüyor. Ama bu bir yerel seçim. Bu pozisyonu alanlar kârlı çıkmayacak” diye düşünüyorum dedi.