Boğaziçi Film Festivali bu yıl 23-30 Ekim tarihleri arasında pandemiye rağmen sinema salonlarında önlemler eşliğinde gerçekleşecek. Bosphorus Film Lab’in başına getirilen İpek Tugay’la festivale dair sorularımı yönelttim. İyi okumalar…
Öncelikle biraz kendinden bahseder misin?
Toronto Üniversitesi’nde Film Teorisi okudum. Okurken set ve festival deneyimleri edinme fırsatım oldu. Toronto Film Festivali’nde çalışırken yapımcı Zeynep Atakan ile tanıştım. Türkiye’ye döndüm ve Zeynofilm’de çalışmaya başladım. Film yapımından, proje geliştirme ve ortak yapım marketi organizasyonuna bağımsız sinemaya dair birçok alanı keşfettim ve çalışma fırsatı buldum. Bu sırada kısa filmler ve belgesel film yapımcılığı yaptım. Hala içerik geliştirme üzerine çalışıp yapımcı olarak projeler üretmeye devam ediyorum.
Boğaziçi Film Festivali gittikçe önemini arttıran bir festival haline geldi. Bu anlamda da “Bosphorus Film Lab”in başına gelmekte senin için önemli olmalı. Hislerini paylaşır mısın?
Boğaziçi Film Festivali ve Bosphorus Film Lab zaten yıllardır takip ettiğim ve katılımcı olarak yer aldığım bir festival ve platformdu. 8 yıllık bir festival olarak yeni sayılabilecekken ağırladığı konuklar, film seçkisi, etkinlikleri ve profesyonel kimliği ile öne çıkan ve dikkat çeken bir festival. Böyle bir festivalin parçası olmak, ekip olmak ve birlikte bir şeyler üretebilmek çok değerli.
“Bosphorus Film Lab” bu yıl nasıl gerçekleşecek? Geçen senelere göre ne gibi yenilikler olacak?
Bu yıl etkinliklerimizin hepsini sanal ortama taşıdık. Projelerin sunumları ise sadece finalistlerin fiziksel katılımı ile canlı olarak jüriye bağlanarak gerçekleştirilecek. Davet ettiğimiz yerli ve yabancı endüstri konukları da onlara vereceğimiz linkten sunumları takip edebilecekler. Pandemi döneminde etkili ve hızlı iletişim üzerine birçok yenilik gözlemledik. Bu yıl Instagram Canlı Yayın sohbetlerini Bosphorus Film Lab’e ekleyerek biz de canlı, dinamik, samimi ve hızlı etkileşimler yaratarak bir paylaşım alanı oluşturmayı hedefledik. Bu yıl günümüz şartlarını da göz önünde bulundurarak finalist projeleri odağımıza aldık ve efektif bir eğitim süreci planladık.
Bosphorus Film Lab’da jüri karşısına çıkacak eserleri nasıl belirliyorsunuz? Kriterleriniz neler?
Bir projenin yaratıcı, özgün ve orijinal olması çok önemli. Farklı, yenilikçi projeleri ve böyle projelerin yaratıcılarını platformumuzda görmek bizi çok mutlu ediyor. Tabii projenin yapılabilir olması, gerçekçi bir bütçeye ve finans planlamasına sahip olması da kriterlerimiz arasında. Çünkü destek olduğumuz projelerin geliştirilerek tamamlanması ve izleyiciyle buluşması bu platformun amaçlarının başında geliyor.
Work in Progress’de kazanan yönetmeni para ödülü dışında ileride ne gibi avantajlar bekliyor?
Work in Progress bölümünde iki ödülümüz var. Biri 25.000 TL değerindeki T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü, bir diğeri ise CGV Mars Film Dağıtım Ödülü. Burada bir proje para ödülü alırken bir diğer proje de beyaz perdede izleyiciyle buluşturulmak üzere Türkiye’nin en güçlü dağıtım firmalarından birinden dağıtım garantisi alıyor. Tabii bu ödüller dışında sunumlara davet edilen yerli ve yabancı endüstri konukları ile finalistler arasında bir etkileşim başlamış oluyor. Konuklarımız festival temsilcileri, programlama danışmanları, dağıtımcılar, satış temsilcileri gibi uzmanlardan oluşuyor ve bu uzmanlar projeleri dinleme fırsatı yakalıyor. Burada dinledikleri projelerle yeni iş birlikleri yapıyorlar, filmler festivallere davet alıyor ya da sonraki adımda nelere ihtiyaçları varsa birebir görüşmeler yaparak ihtiyaçları doğrultusunda kazanım elde etme fırsatı buluyorlar.
Son olarak festivalle ya da Bosphorus Film Lab ile ilgili eklemek istediklerin var mı?
Tüm sinemaseverleri, endüstri çalışanlarını, sinema sektörünün mutfağını merak edenleri sanal olarak organize edeceğimiz etkinliklere bekliyoruz. Detayları sosyal medya hesaplarımızdan ve web sitemizden öğrenebilirler.