Bazı olaylar, olgular ve insanlar var ki dövdüğünüzde küçülmezler tam tersine büyürler. Çünkü insanlık karanlık bir kış gecesi gibi akarken birileri bir ışık yakmak ister. Ama ışığın düşmanları çoktur. Hafif bir rüzgar küçük bir mumu söndürür ama kuvvetli fırtına ateşi söndürmek yerine onu daha da gürleştirir. İmamoğlu olayı bunlardan biridir. Sistem ve onu yönetenler devletin çeşitli aygıtlarını bir sopa gibi kullanarak İmamoğlu’nu sahneye adımını atar atmaz onu dövmeye çalıştılar onu küçültmek, sindirmek ve sahnenin dışına atmak için türlü çabalar sergilediler, fakat bir türlü başaramadılar. Bunu yapınca kendi ayaklarına sıktıklarını vizyonsuzluklarından ötürü görmediler.
İstanbul seçimlerini Haziran 2019’da 14 bin oyla kazandı, onlar YSK’yı devreye sokarak seçimi iptal ettirdiler, fark 800 bini aştı ve İmamoğlu büyük bir zaferle seçimi kazandı. Şimdi de önünü kesmek için haksız yere ve hukuksuz bir biçimde ceza verdiler. Bu kez önümüzde daha büyük bir seçim var bu eylemleri ile bu kez farkı kendi elleriyle bir günde 8 milyona hatta belki 18 milyona çıkardıklarının farkında değiller.
Levra, halkın iradesine saldıranlar hep kaybetmiştir. Halkın iradesi sel gibidir, yönlendirilmiş yasaklarla ve siyasal mühendisliklerle engellenemez. Böyle bir durumlarda bütün bariyerleri yıkar, önüne çekilen setleri aşar ve daha güçlü akar gider. Onu engellemek mümkün değildir. İmamoğlu olayı böyledir. Zamanın ruhu ona çalışıyor ve zaman ile onun ruhu bu deneyimlerle doludur.
İranlı Fruğ isminde sevdiğim bir şair var; diyor ki, kuş ölür sen uçuşu hatırla. Bu söz bize anın değil hikâyenin ne kadar önemli olduğunu anlatır. İmamoğlu’nun başlamış hikâyesi her geçen gün daha da büyüyor, bu davayla daha da büyüdü, alınan kararla şimdiki zirvesine ulaştı. Artık büyük bir hikâyesi var ve kimse bunun önünde duramaz. Çünkü kimse bu hikâyeyi yok edemediği gibi artık yok da sayamaz ve görmezden gelemez. Çünkü bu hikâyenin içinde halk var, halkın gücü var, halkın duygu ve düşünceleri var.
Bu hikâye 14 Aralık günü bambaşka bir boyuta ulaştı. Saat bir civarında mahkeme 16.00 da toplanmak üzere ara verdiğinde İmamoğlu, bir lideri kriz anlarında parlatan muhteşem hamlesini yaptı herkesi saat 16.00 da 16 milyon İstanbullunun iradesinin yansıdığı Saraçhaneye çağırdı. Benim gibi toplantısı olan toplantısını iptal etti, işi olan işini bıraktı, uzakta olan yola düştü ve saat 16.00’yi gösterdiğinde on binler Saraçhane meydanındaydı. Zaman geçti mahkeme kararı geciktikçe kitle soğuğa rağmen azalacağına artmaya başladı…
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.