Avşar konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
‘Bu durum, tam bir cendere, iktidar eliyle sokulan, içinden nasıl çıkacaklarını bilmedikleri bir asgari yaşam cenderesidir’
“Bildiğiniz üzere bütçe görüşmeleri devam ediyor. Şu an biz burada basın toplantımızı gerçekleştirirken Genel Kurul salonunda da Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesi görüşülüyor. Diğer bir yandan asgari ücret görüşmeleri devam ediyor, milletimizin gözü kulağı oradadır. Çünkü ülkenin yarısı asgari ücretli ve büyük bir kısmı da asgari ücretleri ödeyecek taraftır. Yani özel sektördeki iş verendir. Bu durum, tam bir cendere, iktidar eliyle sokulan, içinden nasıl çıkacaklarını bilmedikleri bir asgari yaşam cenderesidir.”
Avşar, asgari ücret sorununun asıl sebebinin, ülkenin asgari demokrasiye, asgari hukuka, asgari adalete mahkum edilmesi olduğunu, bütün bunların asgari düzeyde olduğu bir ülkede pazarın, manavın, giyim-kuşamın, beslenme dahi bütün alışverişlerin de asgari olacağını ve bu asgari durumun ülkeyi şiddete, usulsüzlüğe, yüksek vergilere, yolsuzluğa, yoksulluğa, kayırmacılığa, azami huzursuzluk ve güvensizliğe iteceğini dile getirdi.
‘Asgari hukuk ve demokrasi= asgari yaşam koşulları ve yoksulluk= şiddet, güvensizlik, huzursuzluk, yolsuzluk’
“Asgari hukuk ve demokrasi= asgari yaşam koşulları ve yoksulluk sonucunu doğurur. Bu da şiddetin, güvensizliğin, huzursuzluğun, usulsüzlüğün, yolsuzluğun katlandığı bir ülke yaratır.”
Avşar, meselenin, asgari ücreti arttırma meselesi olmadığını, zaten yapılacak her türlü ücret artışı geçici pansuman olacak ve bir süre sonra etkisini yitireceğini, ama yoksulluk bilmeyen, açlık bilmeyen, ay sonunu getirmek için kredi kartlarını takla attırmayı bilmeyen, kredi çekip kredi kapatmayan, işsizlik görmemiş, para nasıl emekle kazanılır bilmeyen bunu anlayacağını söyledi.
“Yaşadığımız ülke jeopolitik konumu, iklimi, coğrafyası, tarihi ve kültürel birikimi açısından dünya da bir başka benzeri olmayan bir zenginliğe ve konuma sahiptir.”, diyen Avşar iktidara “Peki 21 yıldır bu ülkeyi yöneten iktidara soruyorum, neden halkın yüzde 50 civarı yoksulluk sınırı altındadır? Neden asgari ücret ortalama ücret oldu? Neden gerçek enflasyon yıllardır düşmüyor? Neden seçim öncesi sıkışınca gaz, seçim sonrası boyuna vergi çıkarıyorsunuz? Neden bu ülkede sürekli açlık sınırı, yoksulluk sınırı gündemden düşmüyor?“ şeklinde sorular yöneltti.
‘Bu batmış ekonominin sorumlusu sizsiniz’
“Bu iş bilmezliği sorumlusu kim? Neden vatandaşı önce mağdur edip sosyal yardıma muhtaç ediyor, birde bununla övünüyorsunuz? Bu batmış ekonominin sorumlusu kim? Hiç sağa sola bakmayın, sizsiniz siz. İktidar, sizsiniz. Kötü yönetiminiz, tek kişilik yönetim sisteminiz, denge-denetim mekanizmasını yok etmiş olmanız, plan programınızın olmaması, halkın dediklerine sağır, yaşadıklarına kör olmanız. Lüks, israf, şatafat içinde yaşayan azınlığınıza sağladığınız ayrıcalıklar, TÜİK verileri ile para verdiğiniz diğeri ise; duyulmayan, görülmeyen, konuşulmayan ve sosyal yardıma muhtaç edilen yığınla insanlardır.”
‘Bu bir avuç imtiyazlıların milli gelirdeki payı yüzde 55 iken, milyonlarca insanın payı yüzde 26’dır’
2023 yılının Kasım ayına ait verilere değinen Avşar, “Asgari ücret; 11 bin 402 TL, açlık sınırı; 14 bin 025 TL, yoksulluk sınırı; 45 bin 686 TL. Asgari ücret görüşmelerinde rakamı arttırırken neyi baz alacaksınız? 2024’e girince gıdadan, kıyafete, mazottan kiraya bütün fiyatlar zamlanmayacak mı? Açlık ve yoksulluk sınırları artmayacak mı? Yine açlığı ve yoksulluğu konuşmayacak mıyız? Yani yine TUİK verilerine göre para verip ENAG verilerine göre geri mi alacaksınız? Sayın Genel Başkanın da defalarca belirtti, önemli olan husus enflasyonu kontrol altına almak olduğu, enflasyonun kontrol altına alınmadığı sürece, ücret artışları hep enflasyon ve fiyat artışlarının altında kalacağını söyleyen Avşar, “Sayın Hazine ve Maliye Bakanı müthiş bir tespitte bulunup enflasyonun, yüksek satın almadan kaynaklı “talep enflasyonu” olduğunu, piyasa da talep daraltması olması durumunda kontrol altına alınabileceğini iddia ediyor ve bundan dolayı olsa gerek ki; bütçe de halktan aldıkları vergi oranlarında yüzde 75 ‘e varan artışlar öngörüyor. Dedim ya fatura yine vatandaşa, yine vergi.” dedi.
‘2024 bütçesine faize ayrılan bütçe, tarıma ayrılan miktarın 13,5 katıdır’
“Yaşadığımız enflasyon, maliyet kaynaklıdır. Yani üretimin büyük bir kısmı ithalata dayalı olduğu için artan kur farkı fiyatlara yansımaktadır. Özellikle gıda maliyeti bunun en önemli kalemdir.” İfadelerini kullanan Avşar, “Peki, bunun önüne geçmek için vergiden başka ne yapıyorsunuz? Tarımı, hayvancılığı, sanayiyi destekliyor musunuz?
2024 bütçesine baktığımızda tarıma ayrılan destek miktarı sadece 91,6 milyar TL’dir. Karşılaştırma için söylüyorum. Otoyol ve köprülerin garanti ödemeleri için ayrılan miktar 162 milyar TL’dir. Bir de faize bakalım, hani o çok karşı oldukları faize 1.254 milyar TL ayrılmıştır.
Bu bütçe; sermayenin, yandaşın yanında; üreticinin, çiftçinin, mavi ve beyaz yakanın karşısında bir bütçededir.”, diyen Avşar, “Yine asgari ücret görüşmeleri devam ederken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Işıkhan asgari ücreti yılda bir kez belirleyeceğiz diyor. Temel ürün fiyatları her gün artarken, döviz her gün değişirken, enerji fiyatları her gün güncellenirken nasıl olacakta asgari ücret yılda 1 kez belirlenecektir? Asgari ücret 3 ayda bir enflasyona karşı güneş görmüş kar gibi eriyor. Mutlaka yılda 2 farklı artış oranı belirlenmelidir.
Bu iş topyekûn popülist yaklaşımlarla, siyasi kaygılarla, günü kurtarıcı sözlerle ele alınacak bir durum değildir. Bu insanımızın en temel hakkı olan ‘yaşamayı’ asgari düzeyde sağlamak üzere belirlenen bir alt sınırdır. Dolayısıyla TÜİK’in uydurma rakamları ile değil, gerçek enflasyon değerleri üzerinden hesaplanmalıdır.”
‘Buradaki yaklaşımız gerçek enflasyon değeri artı refah payı olmalıdır’
“Vatandaşı bu asgari yaşam cenderesine sokan iktidar, bütçe görüşmelerinde kim vatandaşın cebi boş, yoksulluk var, yolsuzluk var dese, verecek cevabı olmadığı için hep aynı tiyatroyu oynuyor. Nedir bu tiyatro? iİirazları terörize etmek, vatandaşın milli ve manevi değerleri üzerinden popülizm yaparak açığını kapamaya çalışmaktır. Bu tiyatro bayatladı artık. Millet yemiyor bunları. İktidarın, bu kafayla bu işi çözme şansı sıfır, arkadaşlar sıfır.
Biz ister iktidar ister muhalefet olsun ülkeyi suni gündemlere mahkum etmek için uğraşan, milletimize cambaza bak diyen herkesin karşısındayız. Bizim gündemimiz yüksek enflasyon karşısında güneşi görmüş kar gibi eriyen maaşlar, depreme hazırlık, barınma krizi, ahlaki çöküntü yaratan kara para, sanal bahis, uyuşturucu sorunu, yolsuzluktur. Bunlara karşı, üretimle, istihdamla, hukukla, adaletle ve tam demokratik bir Türkiye hedefi ile mücadele etmek olacaktır. Ülkemizin, bu kötü yönetim beceriksizliğini hak etmediğini ve buna da mecbur olmadığını bir kez daha vurguluyorum.”
Sözlerinin sonunda geçen hafta TBMM kürsüsünde rahatsızlanarak aramızdan ayrılan Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez’e Allah’tan rahmet, ailesine, dostlarına, sevenlerine ve Saadet camiasına başsağlığı dileyen Avşar, Maraş katliamına değinerek konuşmasını sonlandırdı:
“19 Aralık 1978 günü başlayan Maraş katliamı 7 gün sürdü, 150’nin üzerinde insanımızın hayatını kaybetti, yüzlerce insanımız yaralandı, işkence gördü, göçe zorlandı. Bu katliam 12 Eylül askeri darbesine giden yolun taşlarını ören olaylardan biri olarak cumhuriyet tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Ve bu lekeleri temizlemenin tek yolu hem hukuken hem vicdanen gerçek anlamda Maraş’la, Sivas’la, Çorum’la, Malatya’yla yüzleşmekten geçmektedir. Maraş katliamının 45. yılında hayatını yitiren canlarımızı saygı ve rahmetle anıyor, unutmayacak, unutturmayacağız, diyorum.”