Yapılan seçimde, bütün uygun koşullara rağmen muhalefet kazanmadı. Bunun üstünü örtmek yerine sebeplerini ortaya koymak gerekir. Çünkü hayat devam ediyor. Siyaset de. Bundan sonraki seçimleri ve süreçleri kazanmaya odaklanmak gerekir. Bunun için de doğru ve dürüst muhasebe yapmak şart. Levra hiçbir mazeret başarısızlığı haklı çıkarmaz ve hiçbir mazeret başarısızlığın yerini tutmaz. Bu çerçevede şimdilik akla gelen birkaç noktanın altını çizmek istiyorum.
1- Büyük ortak olan İyi Parti kamuoyunun önünde Kılıçdaroğlu’nun aday olmasına resmen karşı çıktı. Toplum önünde yapılan bu karşı çıkış dolayısıyla yaşanan tartışma ve git gel meselesi işi zora soktu. Bu durum sürecin sağlıklı yürümesinde önemli bir gedik açmıştı ama görmezden gelindi, hızla üstü örtüldü. Oysa bu hem İyi Partinin tabanında bir kırılganlık yarattı hem de CHP tabanında bir kızgınlık yarattı, hem de öte taraftan kazanmaz olgusunu seçmenin kafasında yerleştirdi. Tabiri caizse ittifak bu hamle ile daha yarışa başlamadan ayağına sıkmıştı. Onların görmek istemediği ama seçmenin hissettiği bir yara ile koşacaklardı.
2-Akşener’e karşın diğer küçük partiler gerçekten Kılıçdaroğlu’nu istedikleri ve benimsedikleri için mi kabul etti? Bu soru irdelenmeye muhtaç bir soru gibi duruyor önümüzde. Kanımca diğer dört küçük parti lideri isteyerek ve kazanacağına inandıkları için Kılıçdaroğlu’nun adaylığına onay vermedi. Onlar başından itibaren çaresizdiler. Çünkü özellikle Deva ve Gelecek’in AKP’den kopuşları ve ardından yaptıkları çıkışlar toplumda karşılık bulmamıştı. Saadet ile Demokrat Parti’nin de zaten dişe dokunur bir etkinliği olmadığı önceki seçimlerden biliniyordu.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.