6’lı masanın son toplantısından çıkan metinde iki konu dikkat çekiciydi. Biri Millet ittifakı ifadesi. Bu ifade nedeniyle de en azından Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda 6 partili bir ittifakın oluştuğunu, bunun da; ortak strateji, dolayısıyla da ortak aday anlamına geldiği pekala düşünülebilir.
İkinci önemli bölüm ise Erdoğan’ın seçim yenileme kararını kendisinin alması halinde yeniden aday olmasının hukuka aykırı olduğunun altının çizilmesi bölümü.
Daha önce bu konuda tepkisiz kalınmasını eleştiren muhalifler, bu itirazı da yetmez ama evet kıvamında algılamış görünüyorlar. Aslında Erdoğan’ın adaylığına itirazı siyasi strateji olarak doğru bulmayan 6’lı masa bildiriye böyle bir ifade koyarak hem hukuki mesuliyetlerini yerine getirmeyi hem de kendilerini pasif bulan taraftarlarının bir nebze gazını almayı öngörmüş gibi.
Baştan söyleyeyim siyasi strateji açısından liderlerle aynı kanaatteyim. Hukuki açıdan ise sıradan vatandaş olarak anayasa metinini okuduğumda ben de Erdoğan’ın aday olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Buna rağmen neden siyasi strateji açısından liderler gibi düşündüğüm konusu ise tamamen toplum psikolojisiyle ilgili. Erdoğan’ın aday olamayacağı konusunda Millet ittifakı tarafından dozunu aşan her hamle Erdoğan’a yazar. Erdoğan’dan korkuyorlar imajı oluşturmak için çok elverişli bir malzeme olur.
Elbette yapılacak itirazların sonuçsuz kalacağına dair var olan ön kabul de bu stratejiyi haklı çıkarıyor. Neticede kararı Yüksek Seçim Kurulu verecek, itirazları da aynı kurul değerlendirecek. Dahası Yüksek Seçim Kurulu kararları için de yargı yolu kapalı. Yani son tahlilde ne diyorsa o…
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.