-Ya da Türkiye`de yerel seçimlerin sonuçları üzerine 2-
Türkiye`de yerel seçimlerin sonuçları üzerine iki hafta önce yazdığım ilk yazımda çok olumlu şeyler dile getirdim.
Seçimlerden CHP`nin birinci parti olarak çıkmasını çok önemli buluyorum… Türkiye`nin eksen/yön değiştirmesine dur demiştir halk. Sıra politikacılarda. Kişisel çıkarlarını ve şişkin egolarını bir kenara bırakıp ülke ve halk için çalışmanın zamanı gelmiştir.
***
Bu yazımda ise, belediye başkanlığını kazanan CHP adaylarına uyarılarımı dile getirmek isterim. Eğer CHP, önümüzdeki süreçte iyi bir sınav veremezse, toplumun tamamını kucaklayamazsa, sosyal politikalarıyla alt tabakaların sorun çözüm üretmezlerse, CHP SHP`nin yaşadığı acı durumu yaşar. Bu bağlamda, CHP Genel Merkezi`ne ve Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN başkanlığında kurulan komisyona büyük görevler düşüyor.
***
Gerek CHP Genel merkezi ve gerekse de CHP`li belediyeleri koordine etmek, desteklemek, izlemek, denetlemek ve çalışmalarını değerlendirerek puan/not vermek için kurulan komisyona çok büyük görev düşüyor.
Herkes biliyor ki, belediyeler genellikle partilerin özellikle de belediye başkanlarının arka bahçesi daha doğrusu arpalığı gibi görülür. CHP bu dönemde bu çirkin anlayışa pirim vermemelidir. CHP`li belediyelerin performansı sadece gelecek yerel seçimleri değil Milletvekili Seçimleri`ni de ve en önemlisi de Cumhurbaşkanlığı Seçimini etkileyecektir.
Aman dikkat, aman dikkat!
Genelinde politikayı özelinde milletvekilliğini ve belediye başkanlığını zenginleşme aracı olarak gören omurgasızlara dikkat edilmeli, pirim verilmemeli ve önleri sert bir şekilde kesilmelidir.
***
Şimdi gelelim neden her şeye rağmen umutlu olduğuma.
Sakın, “Umut fakirin ekmeği, ye Mehmet ye!…“ demeyin. Gerçekten umutluyum.
İşte Türkiye`nin demografik yapısı. Bu yüzden umutluyum…
***
İşte Türkiye`nin “human kapitali“. Bu yüzden umutluyum…
***
İşte Türkiye`nin jeopolitik konumu. Bu yüzden umutluyum…
***
İşte Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının yaratıcılığı. Bu yüzden umutluyum…
***
İşte Türkiye`nin kuruluşunda temellerini çok sağlam atan Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları…
İşte bunun için umutluyum…
***
Türkiye`nin çözülmeyecek sorunları yok.
Bazılarının çözümü uzun vadede mümkün: İklim ve çevre sorunları… Göç, göçmenler ve uyum sorunları…
Diğer sorunları iyi bir kadroyla kurulan hükümet/ler çözer, çözebilir. Sanayileşme, işsizlik, eğitim vb.
Tabii ki bütün bunlara temel teşkil edecek HUKUK DEVLETİ ve MİLLİ GELİRİN ADALETLİ dağılımının gerçekleştirilmesi şart…
***
Bütün bu ve benzeri konularda iş gene bu ülkenin kurtuluşuna ve kuruluşuna imza atmış kadroların torunlarına düşüyor. CHP`ne büyük iş düşüyor.
CHP bir an önce sosyal demokratlaşma yolunda büyük adımlar atmalıdır. Cesaretle…
CHP bir an öce PROGRAM ve TÜZÜK değişikliğine gitmelidir. Bu konularda Almanya`da SPD (Sozyaldemokratische Partei Deutschlands: Almanya Sosyaldemokrat Partisi), Avusturya`da SPÖ (Sozialdemokratische Partex Österreichs: Avusturya Sosyaldemokrat Partisi) ve İngiltere`de Labour Party (Labour Party: İşçi Partisi) örnek alınabilir.
Program kısaltılmalı ve güncel sorunlara yönelik olmalıdır.
Tüzük kısaltılarak emredici hükümler öne çıkartılmalıdır. Örneğin hem Milletvekili Seçimleri`nde ve hem de Yerel Seçimlerde ÖN SEÇİM şart koşulmalıdır. Elbette ki CHP Genel Merkezi`ne (%10 gibi) ve CHP Genel Başkanı`na (%5 gibi) kontenjan/lar tanınabilir… Tartışılmalıdır neden, nerede, nasıl ve ne zaman?
Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı Adaylığı mutlaka 2-3 dönemle sınırlandırılmalıdır. Tıpkı Cumhurbaşkalığı gibi… 86 milyonluk bir ülkede başka liyakatli yurttaşlar yok mudur ki bagajı dolu kişiler 4-5-6-7 dönem milletvekili olmaktadır, olabilmektedir?!. Aynı aileden birisi milletvekili diğeri ise belediye başkanı olmaktadır, olabilmektedir. Bu ülke birilerinin çiftliği midir? Birkaç dönem belediye başkanlığı yapan kişiler sürecin sonunda dolar milyoneri ve hatta milyarderi olabilmektedir… Üstelikte bunlar sosyaldemokrat bir parti üzerinden seçilerek yapılmaktadır. Bir de bu adamlar solcu geçiniyor iyi mi?
CHP kesinlikle kadın, gençlik ve engelli kotaları koymalıdır CHP Tüzüğüne ve bu kurallar kesinlikle uygulanmalıdır. Ne CHP bazı kişilerin ve ailelerin çiftliği ve ne de Türkiye bir partinin çiftliği… Günümüzde olduğu gibi…
Gene tüzükte, seçim kaybeden Genel Başkan`nın istifası emredici bir şekilde dile getirilmedir. Örneğin Almanya`da özellikle de kardeş parti SPD`de (Sozialdemokratiscshe Partei Deutschlands: Almanya Sosyaldemokrat Partisi) bu bir gelenektir, tüzükte böyle bir madde olmamasına rağmen. Türkiye`de böylesi etik beklentiler karşılık bul(a)mayacağına göre, bu tüzükte belirlenmelidir.
***
CHP Gerek Sosyalist Enternasyonal ile ve gerekse de SPD ve SPÖ gibi sosyaldemokrat kardeş partilerle ilişkilerini yoğunlaştırmalıdır. Bu sadece CHP için değil Türkiye´nin tamamı ve geleceği için de çok yararlı olacaktır…
***
Bir noktayı daha dile getirmeliyim. CHP`nin bir lideri ve hemen O`nun yanıbaşında O`na destek olacak, olabilecek bir “Triumvira“sı veya “Quartett“i olmalı.
İktidar yürüşünde, lider bu tirumvira ile birlikte kolkola arkasına MYK, PM, Parti Üyeleri ve seçmenleri alarak hedefe ulaşabilir.
***
Bir zamanlar “Umudumuz ECEVİT!“ diye dağı taşı inletiyordu bu halk. Yakında, gene bu halk umudunun kim olduğunu haykıracaktır. Aslında daha şimdiden haykırmaya başladı bile…
Benim “Umudum Türk halkı!“. Halkımız ferasetini son seçimde göstermiştir ve önümüzdeki dönemde de gösterecektir. Yeter ki, yer yarılıp ortaya çıkan arslan daha da cesaretli ve dirayetli davransın.
Bu bağlamda, yazımı Mustafa Kemal ATATÜRK`ün şu yol gösterici sözüyle bitireyim:
“Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiç bir zaman umudumu yitirmedim.“
Yolu yolumuzdur!