Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin İran’ın başkenti Tahran’da uğradığı suikast sonucu öldürülmesinin etkileri devam ederken Hamas’ın yeni liderinin kim olacağı da tartışılıyor.
BBC ve Reuters’ın analizine göre en güçlü isim, Haniye’den önce aynı görevi üstlenmiş olan Halid Meşal.
Haniye gibi Katar’da yaşayan Meşal’in isminin dünya çapında duyulması da bir suikast girişimi sonrası olmuştu.
Meşal hakkında oldukça merak edilen ve başlıkta yer verdiğimiz konuya gelirsek;
‘Halid Meşal, Kürdistan ve PKK’yı mı destekliyor?’
İşte detaylar…
Halid Meşal, 11 Nisan 2022’de Rudaw TV’de Bestun Osman’ın ‘Hamas, Kürdistan davasına nasıl bakıyor?’, ‘Kürdistan’ı “işgal edilmiş” görüyor mu?’ ve ‘Kürtlerin “kendi kaderini tayin hakkı ne olacak’ sorularına yanıt vermişti:
Hamas, Kürdistan davasına nasıl bakıyor?
Halid Meşal, Kürt ve Filistin halkları arasındaki ilişki ve benzerlikler ve Hamas’ın Kürdistan davasına bakışına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Birincisi, Kürt halkı saygın bir millettir. Onlar İslam ümmetinin bir parçasıdır ve biz onlara saygı duyuyoruz, tarihleriyle gurur duyuyoruz. Kürdistan ve Kürtler tarihe asil duruşlar kaydetmiştir. Selahaddin Eyyubi bu topraklardan gelerek Filistin’i haçlılardan kurtardı, Mescid-i Aksa’ya giderek İslam dünyasını birleştirdi. Şam’da ve Mısır’da haçlılara karşı durdu; bu yüzden Kürtler ve Kürdistan’ın kendi tarihi var ve bizimle Kürtler arasında bir köprü haline gelen bu tarih ile gurur duyuyoruz. Filistin ve Kudüs’ü Haçlılardan kurtaran Selahaddin idi. Bu tarih her zaman hafızamızda canlıdır.
Bugün de elbette Kürt halkı çok mazlum ve zulme uğramış bir halktır. Biz bu duyguyu çok iyi anlıyoruz. Ama kardeşim, zulme maruz kalma konusundaki kıyaslama evet doğru, biz de Kürtlerle gurur duyuyoruz. Evet onlar bizim akrabalarımız, kardeşlerimiz. Ama fark şu ki, biz Siyonizm denen topraklarımızı ve kutsal alanlarımızı işgal eden işgalci bir düşmanla karşı karşıya kaldık. İsrail, bir tek Filistinlilerin düşmanı değil, Kürtler dahil tüm Arapların ve Müslümanların düşmanıdır. Şimdi mazlum Kürtlerin çıkarlarını, güvenlik ve egemenliklerini gözetmeleri kendi haklarıdır. Kanımca, bölgemizin siyasi devletlerinin bir parçası oldukları için taleplerinin tek bir ümmet ve ülkelerimizin birliği çerçevesinde olmasını temenni ediyorum. Bu müdahil olmak istemediğim bir konu. Neden mi? Çünkü tabloyu şöyle görmek istiyorum; Ülkelerimizin birliği ve barışının korunması, Kürt, Arap, Türkmen, Şii ve Sünni Müslüman ümmetinin yanı sıra Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasındaki karşılıklı anlayış ile sağlansın. Biz bir ümmetiz. Tüm bu farklı bileşenlerle birlikte yaşıyoruz. Bu mozaiğin ülkelerimizin birleşmesi ve bu ümmetin tüm bileşenlerinin üzerindeki zulmün kaldırılmasıyla korunacağını umuyorum.”
Kürdistan’ı “işgal edilmiş” görüyor mu?
Meşal, “Filistin topraklarını işgal edilmiş olarak görüyorsunuz, Kürdistan’ı da işgal edilmiş olarak görüyor musunuz” sorusuna, “Konuyu olduğu gibi kabul edemem. Çünkü Kürdistan bir parçası Irak, diğer parçaları Türkiye, İran ve Suriye devletleri sınırları içerisinde bir ülke. Şimdi buna işgal mi diyelim? Bu bir siyasi coğrafya ve son yüzyıllarda oluşmuştur” yanıtını verdi.
Devamında, “Elbette bağımsızlık arzusu Kürtlerin hakkıdır, bunu söylemek onların hakkıdır” diyen Hamas Lideri, “Ancak diğer tarafta bize farklı bir hikaye anlatan ve kendi görüşüne sahip başka siyasi statüler de var. Kürtlerin isteklerini, özgürlük haklarını, kendilerini ve kimliklerini ifade etme taleplerini mevcut siyasi sistem çerçevesinde nasıl toparlayabiliriz? Bunu diliyorum ama bizim durumumuz farklı, Filistin başkasının ülkesi olmamıştır. Tarih boyunca Arap ve İslam dünyasının tam merkezinde yer aldı. Bu nedenle biz Arap veya Müslüman bir müşterek ile çelişki halinde değiliz, onlarla ırk, din veya mezhep farkımız yok. Okyanusların ötesinden gelen ve dini amaçlarla topraklarımızı işgal eden bir düşmanla karşı karşıyayız” diye ekledi.
Meşal, “Kürdistan konusunda, evet geçmişte farklı bir durum olduğu doğrudur, ancak bugün bölgedeki siyasi oluşumların bir parçasıdır. Bunu İsrail’in Filistin işgalini tanımladığım gibi işgal olarak tanımlayamam” ifadelerini kullandı.
Selahaddini Eyyubi’nin Şam ve Kahire’yi yönettiğinde bunu bir “Kürt statüsü” adı altında yapmadığını, belirten Meşal, “Keşke geçmişe dönebilsek, ister Kürt, ister Arap, ister Türk olsun, yeniden tek bir İslam ümmeti olabilsek. Önemli olan tek bir İslam devletinin parçası olmamızdır” dedi.
Bugünkü siyasi haritanın İngiliz ve Fransızlar arasındaki Sykes-Picot anlaşması ile hazırlandığını belirten Halid Meşal, “Bu bölgeyi parçalara ayıran kesinlikle Sykes Picot’du. Dolayısıyla artık Kürtlerin talepleri var, bu mesele bölge ülkeleri ile Kürtler arasında çözülebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Kürtlerin “kendi kaderini tayin hakkı”
Meşal “Bunu işgal olarak adlandıramam. Ama aynı zamanda Kürtlere ‘proje ve talep sahibi olamazsınız da diyemem, buna engel olamam. Bu nedenle, bölgedeki devletlerle mutabakat çerçevesinde çözülmesini umuyorum, çünkü bölgenin daha fazla bölünmesi bizi daha da zayıflatacaktır. Bu da, sonunda ABD ve İsrail’in boşluktan faydalanmasına izin verecektir” diye konuştu.
“Kendi kaderini tayin hakkı ne olacak” sorusuna, Meşal, “Madem bu Kürtlerin talep ve arzusu, umarım gerçekleşir” diye yanıt verdi.
Kürdistan Bölgesi’nde 2017’de gerçekleştirilen Bağımsızlık Referandumunun hatırlatılması üzerine Meşal, “Suriye’nin bazı bölgelerinde Türkmenler var, Türkmen oldukları için kendi kaderini tayin hakkının olması gerektiğini söyleyebilir miyiz? Onlar da bir millettir. Türkmenler bir millettir ve Araplardan farklıdır” dedi.
Meşal, “Kaderinizi belirleme hakkınız olduğuna ve bu hak için yıllarca mücadele ettiğinize inanıyorsunuz. Bu buna karşı çıkmıyorum. Ancak bölgenin siyasi haritasına baktığımda, bölgeyi daha da parçalayacak bir çatışmaya götürecek Kürtlerin ve Türkmenlerin kendi kaderlerini tayin etmelerini istiyor muyum? Hayır” diye konuştu.
Meşal’in yaptığı açıklamada uç noktalara dokunmamaya çalıştığı belli. Ama yine de;
“Kürt halkı çok mazlum ve zulme uğramış bir halktır. Biz bu duyguyu çok iyi anlıyoruz.”
“Mazlum Kürtlerin çıkarlarını, güvenlik ve egemenliklerini gözetmeleri kendi haklarıdır.”
“Kürdistan bir parçası Irak, diğer parçaları Türkiye, İran ve Suriye devletleri sınırları içerisinde bir ülke”,
“Elbette bağımsızlık arzusu Kürtlerin hakkıdır, bunu söylemek onların hakkıdır”
“Kürtlere ‘proje ve talep sahibi olamazsınız da diyemem, buna engel olamam”
“Madem bu Kürtlerin talep ve arzusu, umarım gerçekleşir”
“Kaderinizi belirleme hakkınız olduğuna ve bu hak için yıllarca mücadele ettiğinize inanıyorsunuz. Bu buna karşı çıkmıyorum.
şeklindeki demeçleri Kürdistan’ı ve PKK’yı destekleyen niteliktedir denilebilir. Yorumu ise size kalmış…