CHP Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar’ın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına tepkisini dile getirdiği sözlerin tamamı şöyle:
“Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına tepkiler devam ederken ÇEDES kapsamında bu kez de Kocaeli’nde bir imam, anaokulunda çocuklara yardımlaşma anlatılmış ve ders verilmiştir.
Yine Kars Ülkü Ocakları İl Başkanlığı tarafından Sarıkamış Gazipaşa İlk Öğretim okulunda “Türk Büyükleri Okuma Serisi” adı altında dijital bir uygulama gösterilmiştir.
Hükümetin son zamanlarda okullara zorunlu seçmeli din dersi getirerek din dersi saatlerini artırması, anaokullarına mescit açılma zorunluluğu, Cuma günleri Cuma namaz saatini açık bırakma gibi kararlar da düşünüldüğünde, “Değerler eğitimi” adı altında laik eğitimin hedef alındığı net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Eğitim çağındaki çocuklarımızın ve gençlerimizin kültürel çalışma adı altında dini etkinliklere yönlendirilmesi, üstelik bu etkinliklerin herhangi bir pedagojik donanımı bulunmayan din görevlileri tarafından yapılması, çocuklarımız açısından birçok hak ihlaline yol açmaktadır.
“Sizin “tarikat, cemaat” dediğiniz, bizim “STK” dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz var, onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz” diyen bakana hatırlatmak isterim.
FETÖ Milli Eğitime, Adalete, Askeriyeye, Emniyete ve diğer devlet kurumlarına böyle sızmadı mı?
TBMM’yi FETÖ bombalamadı mı?
Dini değerler kullanılarak insanlar kandırılmadı mı?
Kandırılmaya devam edilmiyor mu?
Yakın geçmişimizde yaşadığımız acı tecrübeler tarikat ve cemaat yapılarının eğitim sisteminde yer almaması gerektiğini bizlere gösteriyor.
Tarikat yurtlarında taciz ve tecavüz olayları yaşanmadı mı?
Hala da yaşanmıyor mu?
Bu kadar olay olurken hangisini denetlediniz?
Hangi yurdu kapattırdınız?
Tarikat ve cemaatlerin dernek ve vakıf görüntüsü adı altında eğitimde yer almaları, toplumsal bir yozlaşmaya neden olmakta ve iç barışımızı tehdit etmektedir.
Bu yapılanlar, Anayasa ve Milli Eğitim Temel Yasası’na açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer çeşitli dini yapılarla protokoller imzalaması, Millî Eğitim Bakanlığı’nın görev tanımına aykırıdır ve mevzuatın izin vermediği yetki devrinin kullanılması anlamına da gelmektedir.
Bu durum, Anayasa’nın 2, 24 ve 42. Maddeleriyle birlikte 1739 sayılı Milli Eğitim yasasına da aykırıdır.
Çocuklarımızın üstün yararı ve ülkemizin geleceği için laik, bilimsel ve kamusal eğitim şarttır.
Okullarda sadece ve sadece öğretmenler ders vermelidir. Çocuklarımız ancak alacakları çağdaş eğitimle yetkin, donanımlı, özgüveni yüksek ve kendini en güzel şekilde ifade eden bireyler olacaktır.
İktidar sürekli deneme yanılma yöntemini deneyerek öğretmenlik gibi kutsal mesleği de tartışılır hale getirmiştir. Öğretmenlerimizin kariyer sınavına tabi tutulması ne kadar onur kırıcı bir davranışsa, Başöğretmenlik ile ilgili yapılan tüm tartışmalar beyhude bir çaba olarak görünmüştür.
Bu ülkenin sadece 1 tane Başöğretmeni vardır.
O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Saygılarımla.”
