Bir bayramı daha geride bıraktık. Sayılı günler çabuk gelip geçiyor. Yine de bayram tadında karşınıza çıkalım dedim.
Hatırlarsınız. Hele 41 yaşını geçmiş olan gençler hafızalarını zorlamaya bile gerek duymazlar. Dönemin milli takım hocası Mustafa Denizli, bir İrlanda maçından sonra “İrlandayı yendik ama önemli olan içimizdeki İrlandalıları yenmek” demişti.
Bu tarihe geçen cümlede hocanın kimleri kastettiği hala çözülemedi!. Sır.
Ama “İçimizdeki İrlandalılar” dilimize yerleşti. Yıllar geçtikçe hit oldu.
Bayram değil, seyran değil eniştem beni neden öptü der gibisiniz.
Haklısınız amaaa velakin..
Hem bayram sonu. Hem de içimizde artık bir İrlanda kulübü satın alan var.
Acun Ilıcalı. Eski muhabir. Fenerbahçe’de etkili. Öyle ki, Ali Koç’a Mesut Özil’i getiren kişi. İngiltere’den kulüp satın alan ilk Türk. Bu kez de İrlanda’ya girdi.
İrlanda Premier Ligi’nin köklü kulüplerinden Shelbourne FC’nin çoğunluk hisselerinin sahibi oldu. Duyduğuma göre 22 milyon euro vermiş.
Peki Acun Ilıcalı yeni takımının başına hangi hocayı geçirmek istiyor.
Hiç uzatmayalım. Emre Belözoğlu’nu.
Aha. Gel burdan yak.
Niye Emre.
Anladınız siz!
Zira biz sadece spor tarafına bakıyoruz.
Tıpkı AY gibi.
Bizi ilgilendiren aydınlık yüzler.
Spor içinde kalalım.
Her şeye rağmen, dostluk, centilmenlik kısaca etik anlayış en yüksek değer olarak öne çıkan alan.
Bir kaç ay geriye gidelim. Belözoğlu durup dururken, yurt dışında hocalık yapacağını açıkladı. Sanırsınız ki Avrupa kulüpleri peşinde. Randevu alıp teklifte bulunmak için sırada bekliyorlar!
Meğer ikili bu iş üstünde kafa patlatıyorlarmış.
Şota ile Hull City’te sıkıntı çeken Ilıcalı, Emre için de ince eleyip sık dokuyor. Buna rağmen kararlı olduğunu yakın çevresi ile paylaşmaktan kaçınmıyor.
Emre ise ücret konusunu hep gündeme getiriyormuş. Sadece bunun ile kalmayıp transfer de istemiş.
Her ne kadar isimler konusunda farklı düşünceler olsa da, girişim alkışlanacak cinsten.
Bir de bakarız, Büyük Britanya coğrafyasında, A Plus kulüpleri birer birer ele geçiririz.
Batırsak da, çıkarsak da, gidip görmesek de o takımların sahipleri, hocaları, futbolcuları vatandaşımız diye övünürüz.
Yeri gelmişken, futbolun beşiği İngiltere’de bu sistem saat gibi işliyor.
Bizde ise kulübü sattırmayız türünden naralar yükseliyor.
Zira iç içe olan futbol, siyaset, ticaret üçgeni bozuluyor. Borç batağındaki kulüpler ya, kapanıp gidiyor. Ya da daha da beter duruma getiriliyor. Mersin, Bursa, Karşıyaka, Karabük, Malatya, Gençlerbirliği, Eskişehir sadece bir kaç örnek.
Kısmen de olsa halka açılıp, şirket statüsüne geçenler rahat nefes alabiliyor.
İngiltere sistemi gerçek manada ülkemize girerse Premier Lig olma yolunda dev adım atmış oluruz.
The Wild Rover.. İrlanda’nın en bilindik şarkısı. Mutlaka dinleyin. İçinizdeki İrlandalıları temizleyin!
Ah be Denizli hocam ahhhh!