Zirvenin açılış konuşmasını Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi yaptı. Sisi’nin ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres katılımcılara hitap etti.
Guterres, Temmuz’da Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Petersberg İklim Diyaloğu’nda, iklim krizine karşı harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Seçeneklerimiz, toplu eylem veya toplu intihar. Bu karar bizim elimizde” demişti.
Zirveye Fransa, Almanya, İngiltere ve birçok Avrupa Birliği ülkesinin liderleri katılırken; Çin, Rusya, Hindistan ve Avustralya liderleri katılmayacak.
Brezilya’da geçen hafta devlet başkanı seçilen Luiz Inaciao Lula da Silva’nın da zirvede olması bekleniyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ise Cuma günü Mısır’a gideceği bildiriliyor.
BM’nin yıllık iklim değişikliği zirvesi, dün ev sahibi Mısır’ın ülkelere “taahhüt çağından uygulama çağına” geçme çağrısı yapmasıyla başladı.
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) zirve öncesi yayımladığı raporuna göre, küresel sıcaklığın bu yıl 1850-1900 yılları arasındaki “sanayi öncesi döneme” kıyasla yaklaşık 1,15 derece artması bekleniyor.
Aynı zamanda son 8 yıl dünyadaki en sıcak yıllar olarak kayıtlara geçebilir.
Bugün yapılacak konuşmalar sırasında gelişmiş ülkelerin karbon emisyonlarını azaltma planlarını açıklaması beklenirken birçoğu iklim krizinin etkilerini şimdiden hissetmeye başlayan gelişen ülkelerin mücadele ve kayıp-hasar desteği için finansman taleplerini yineleyeceği düşünülüyor.
Çok sayıda bilim insanı, dünya liderlerinin Paris Anlaşması’nın küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlama hedefine ulaşmak için geç kaldığını ve COP27’de ne olursa olsun bu sınırın altında kalmanın mümkün olmadığına inanıyor.
COP27’de konuşan WMO Başkanı Petter Taalas, “Atmosferde o kadar yüksek karbondioksit seviyesi var ki, Paris Anlaşması’nın 1,5 derece ile sınırlama hedefine zar zor erişilebiliyor. Birçok buzul için artık çok geç ve erime binlerce olmasa da yüzlerce yıl devam edecek. Bunun da su güvenliğine önemli etkileri olacak” dedi.
BBC’ye konuşan BM yetkilisi Simon Stiell ise zirvede alınan kararlar doğrultusunda 1,5 derece hedefinin hala mümkün olduğunu söyledi.
Eski İngiltere Başbakanı Johnson konuştu
Eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson, bu sabah New York Times gazetesi tarafından düzenlenen bir etkinlikte konuştu.
Boris Johnson, İngiltere’nin net sıfır karbon emisyonu hedefleri konusunda çok endişeli olduğunu ve bu yüzden zirveye katıldığını belirtti.
Johnson, “Bu net sıfır çalışmalarında güçsüz olmanın ve Putin’in enerji şantajına boyun eğmenin zamanı değil” dedi ve sözlerine devam etti:
“Bu yeşil teknolojiyi, rüzgar enerjisini ve temiz yeşil çözümleri ikiye katlamanın tam zamanı.”
COP27’de neler gündemde olacak?
Toplantı öncesinde, katılacak olan ülkelerden güncellenmiş, iddialı ulusal katkı beyanı sunmaları istendi.
Bunu şimdiye kadar sadece 25 ülke yaptı.
Türkiye bu ülkelerden biri değil.
COP27 üç farklı konuya odaklanacak:
COP26’da sonuca ulaşamayan bazı konular ise yeniden gündeme getirilecek:
Kayıp ve hasar finansmanı
Küresel bir karbon piyasasının kurulması – emisyonların ürün ve hizmetlere olan etkilerini küresel olarak fiyatlandırmak
Kömür kullanımını azaltmaya yönelik taahhütleri güçlendirmek
Ayrıca cinsiyet eşitliği, tarım ve biyoçeşitlilik gibi konularda odaklanmış görüşmeler ve duyurular için temalı günler de olacak.
BM iklim zirveleri nedir ve neden önemli?
BM İklim Zirveleri, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için dünya liderlerini her yıl bir araya getiren bir konferans.
Bu zirvelere Conference of the Parties (COP), yani Taraflar Konferansı ismi veriliyor.
Zirvelere 1992 yılında ilk BM iklim anlaşmasına imza atan ülkeler katılıyor.
Dünya, insanlar tarafından üretilen, çoğunlukla petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan emisyonlar nedeniyle ısınıyor.
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre küresel sıcaklıklar şimdiye kadar 1,1 santigrat derece arttı ve 1,5 dereceye doğru ilerliyor.
IPCC, sıcaklıkların 1850 seviyesinin 1,7 ila 1,8 derece üzerine çıkması durumunda dünya nüfusunun yarısının yaşamı tehdit eden ısı ve neme maruz kalabileceğini öngörüyor.
Bunu önlemek için 194 ülke, küresel sıcaklık artışlarını 1,5 derece ile sınırlamak için “çabaları sürdürmeye” söz vererek 2015 yılında Paris Anlaşması’nı imzaladı.