Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli “2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net” temalı 4. mitingini Erzurum’da düzenledi. İstasyon Meydanı’nda düzenlenen ve binlerce kişinin katıldığı mitingde konuşan Bahçeli, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklendi.
Türkiye’yi geriye götürmek, tarihi istikametinden çıkarmak istediklerini ifade eden Bahçeli, “Türk milletinin sinir uçlarıyla oynuyorlar. Erzurum’un sabrını zorluyorlar. Milli ve manevi hassasiyetlerimizi tahriş ederek tahammül testi yapıyorlar. CHP Genel Başkanı 2 Ağustos 2022 tarihinde Erzurum’a gelerek partisinin sözde grup toplantısında konuştu, yalanlarına bin yalan kattı, istismarlarına yenilerini ekledi. Erzurum’la helalleşmeye, Erzurumluyla barışmaya geldiğini söyledi.
Bu ziyaret esnasında yürekli bir vatandaşımız karşısına geçip, ‘Niye PKK ile ittifak yapıyorsunuz?’ diye sordu mu? Elbette babayiğitçe sordu. Kılıçdaroğlu’nun çalımını ve dengesini bozdu. Peki Kılıçdaroğlu ne cevap verdi: ‘Kim PKK’ya yandaş çıkıyorsa Allah belasını versin’ dedi mi, evet yüzsüzce dedi. Biz hayır dileyelim, hayır gelsin başımıza, bedduayla işimiz yok, bela anmak gibi bir derdimiz yok. Beddua dönüp dolaşıp asıl sahibini mutlaka bulur, bunu da bilmeyen yok.
Aynı Kılıçdaroğlu’nun, 28 Mayıs 2022 tarihinde partisinin Belediye Başkanları Çalıştayı’nın yapıldığı Van’da dediği aynen şuydu: ‘Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istiyorsanız, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız.’ Ey Kılıçdaroğlu, bu yetkiyi nereden alıyorsunuz? Kimlere mesaj yolluyorsunuz? Mahkeme misiniz? Hâkim misiniz, savcı mısınız? Cezaevinde bulunan bir terör suçlusunu dışarıya nasıl çıkaracaksınız? Aziz Dadaşlar söyleyiniz bana; Demirtaş PKK’lı değil mi? Demirtaş terörist değil mi? Demirtaş bölücü değil mi? Demirtaş hain değil mi? 6-8 Ekim olaylarında 37 kişinin katili değil mi? Dahası Osman Kavala Türkiye aleyhtarı bir casus değil mi? Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2 Ağustos 2022 Salı günü buraya kadar gelip Erzurum Kongresi’nden bahsetmeye, Nutuk’tan pasajlar okumaya kesinlikle hakkı yoktur. Kaldı ki buna samimiyeti, siyasi ahlakı, mizacı, müktesebatı, siyaset tercihi ve vicdan sağlığı da elvermeyecektir.
8 Eylül 2020 tarihinde, Kılıçdaroğlu gerçek niyetini açıkça deşifre etmiş ve şöyle demişti: ‘Sanıyor ki Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da ben ettim sen etme diyecekler. Asla demezler. Haksız yere içeride tutulanlar içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır.’ Demek ki neymiş? Bir teröristin, bir casusun göğsüne şeref madalyasını layık gören, bu küflü madalyayı asmak için fırsat kollayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başkası değilmiş.
Erzurumlu muhterem bir vatandaşımızın ‘Niye PKK ile ittifak yapıyorsunuz?’ sorusu yanlış mıdır? Yersiz midir? Haksız mıdır? Elbette değildir. Bu isabetli soruya Kılıçdaroğlu’nun telaşlı cevabı, bela dilemesi, zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışması beyhude çırpınıştır ve suçüstü halidir. Allah her şeyi gören ve bilendir” ifadelerini kullandı.
HDP’ye Bakanlık Sözü Veren Mayası Lekeli Suretler Kimlerdir?
“HDP ile yanak yanağa vererek milli mensubiyeti ağır hasar alanlar kimlerdir?” diyen Bahçeli, “CHP, İP ve diğerleri bu karanlık kervana dahil olmadılar mı? HDP’ye bakanlık sözü veren mayası lekeli suretler kimlerdir? Zillet ittifakının başını çeken CHP bu tezgahın tam ortasında değil mi? Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde Elazığ’a gitti. Gakkoşlar hamd olsun Kılıçdaroğlu’na dersini verdi. Elazığ’daki billboardlar ağyarını mani efradını cami afişlerle süslendi. Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’a ‘şeref madalyası takacağım’ sözü afişe edildi. Yine Kılıçdaroğlu’nun ‘Terörist Demirtaş ile Osman Kavala serbest kalsın’ sözüyle ‘YPG vatanını koruyan örgüttür’ açıklaması cümle aleme gösterildi.
CHP’li bir milletvekilinin ve aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun dış politika başdanışmanının utanmadan ‘Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım ediyor’ diye yaptığı açıklama da gözler önüne serildi. Bu pankartlarda yazılanların hepsi doğrudur, hatta fazlası vardır.
Kılıçdaroğlu’nun Gakkoşların ucuz provokasyon yaptığını iddia etmesi rezil bir üsluptur, kirli bir ağızdır, hakaret içerikli bir iftiradır. Üstelik Kılıçdaroğlu, Demirtaş’a ‘şeref madalyası takacağım’ sözünün yazılı olduğu afişin önünde poz verip ‘barışacağız’ demesi Elazığ’a, Erzurum’a, Gümüşhane’ye, Erzincan’a, Bingöl’e, Bayburt’a, ezcümle bütün Türkiye’ye meydan okuma küstahlığıdır.
Sayın Kılıçdaroğlu, barışmayı planladığın kimdir? Kucaklaşmayı hayal ettiğin kimlerdir? Terörist Demirtaş’ın adının geçtiği ve senin madalya takacağının yazılı olduğu afişin önünde ‘barışacağız’ mesajı vermen PKK’ya müzakere ve mütareke teklifi olarak görülmeyecek midir?
Kılıçdaroğlu’nun, ‘yurttaşlarımızın kırılan kalplerinin ne olacağını kimse düşünmüyor’ açıklamasının adresi neresidir, mana ve maksadı nedir? Eğer kalbi kırık birileri varsa, onlar şehit analarıdır, şehit babalarıdır, yetim yavrulardır, dul gelinlerdir, kalbi yerinden sökülecek olanlar da şerefsiz teröristlerdir. Sayın Kılıçdaroğlu, kimi kandırıyorsun? Herkesi kör ve ahmak mı sanıyorsun? Afiş önünde paylaştığın fotoğraf, PKK’lı teröristlerle gıyaben çektirilmiş bir aile fotoğrafıdır. Bu fotoğraf, vatan haini Demirtaş’a şükran gösterisi, seninleyim mesajıdır. Türk milleti böylesi bir bölücü işbirliğini asla affetmeyecek, zamanı geldiğinde bunun hesabını zillet ittifakının her partisinden birer birer soracak, burunlarından fitil fitil getirecektir” açıklamalarında bulundu.
Türkiye’de Kürdistan Diye Bir Bölge Yoktur, Olması Ham Hayaldir, Oldurmaya Çalışanların Akıbeti İse Mahvı Perişanlıktır
Bahçeli konuşmasının devamında, “Terörist Demirtaş, İmralı canisinin heykelini dikeceklerini söylüyordu. Kılıçdaroğlu bu melun söyleme tutumuyla destek vermiştir. Kılıçdaroğlu PKK’nın emellerine alenen sarılmıştır. Kılıçdaroğlu, net konuşsun, bir defa da olsa dürüst bir şekilde itiraf etsin: İmralı canisinin serbest kalmasını diğer ittifak ortaklarıyla konuştu mu? Böyle bir gizli ajandaları var mı? PKK’lı teröristlerin affıyla ilgili bir hazırlıkları bulunuyor mu? Sözde Kürdistan’ın kurulması hususunda ikna edildiler mi? Okyanus ötesinden kripto mesaj aldılar mı? CHP Parti Meclis üyesi bir çürümüş, ‘Diyarbakır Kürdistan’ın bir parçasıdır”, dedi mi, dedi. Bu müptezel saptırmayı herkes duydu. Kılıçdaroğlu’ndan bir tekzip, bir tepki, bir itiraz duyuldu mu? Beklendiği üzere duyulmadı, kaldı ki duyulamazdı. Sözde Kürdistan hezeyanı PKK’nın, mazisi bir asrı geçen sömürge planlarının hunhar bir amacı olarak milli hafızada kayıtlıdır.
CHP’yle tek yumurta ikizi olan HDP’nin eski eşbaşkanı temelsiz Sezai, peruk takıp kaçmaya çalışan terörist milletvekili Semra Güzel’in kıskıvrak yakalanmasından sonra demişti ki: ‘Diyarbakır’ın size sözü olsun, bu memleketi başınıza yıkacağız.’ Bu temelsiz haine diyorum ki, ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız, fistan da giyseniz, eşarp da bağlasınız, peruk da taksanız Türk devletinin nefesi ensenizdedir. Kaçamazsınız, kurtulamazsınız, gök kubbenin başınıza yıkılmasına engel olmazsınız. Diyarbakır, Türk-İslam medeniyetinin göz bebeği bir şehirdir, teröristlere, bölücülere, çocukları dağa kaçıran barbarlara haddini mutlaka bildirecektir. Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge yoktur, olması ham hayaldir, oldurmaya çalışanların akıbeti ise mahvı perişanlıktır. Şerefin tavizi olmaz, namusun tavizi olmaz, bunlarla mündemiç vatanın tavizi olmaz, milletin tavizi olmaz, devletin teslim olması diye bir şey söz konusu olamaz. Beş kuruşa vatan satan, üç kuruşa köle, bir dolara da hain olur. Nefsine yenilen iki dünyasını heba ve heder eder. Türk milleti köleliği, zilleti, hezimeti, meskeneti, teslimiyeti, istila heveslerini elinin tersiyle itmiş, her defasında kafasını ezmiştir. Tıpkı Milli Mücadele yıllarında olduğu gibi, tıpkı 15 Temmuz gecesinde yaşadığı gibi. Millet bizimledir, zafer sabredenlerindir, sefer bizden, gayret bizden, mücadele bizden, takdir Yüce Allah’tandır. Bölücüye, teröriste, vandallara, vatansızlara, milliyetsizlere, iblis piyonlarına, yıkım müteahhitlerine, zillet ittifakına bırakılacak ne ülkemiz ne de yurdumuz vardır. Maalesef ve aleni şekilde görülüyor ki, CHP yönetimi PKK’yla sadece ittifak halinde değil, bu bölücü ve cani örgütün yedeği haline gelmiştir” şeklinde konuştu.
Görünürde Altı Parti Bir Masadadır, Fakat Masanın Altı Yılan Çıyan Kaynamaktadır
Bahçeli altılı masaya da sert çıkarak, “Kılıçdaroğlu Erzurum’a geldi, burada esti gürledi, vatan ve bayrak istismarına dayandı, sonra koşa koşa, bir plan dahilinde, PKK’nın telkinleriyle Şırnak Uludere’ye gidip nifak yaydı, bölücülüğün diline saplanıp kaldı. 8 Ağustos 2022 tarihinde konuyla ilgili olarak aynen şunları söylemiştim: ‘Şırnak’ın Uludere ilçesinin Ortasu köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde yaşanan müessif hadisenin üzerinden geçen 11 yıl sonra helalleşme maskesi altında bölücü tezlere destek vermek, terör örgütünün değirmenine su taşımak aymazlık ve tabansızlıktır. Kılıçdaroğlu özellikle şunu bilmelidir ki, Türkiye’de ‘Roboski’ diye bir yer yoktur, olmamıştır, olmayacaktır.’
Bu Kılıçdaroğlu Yozgat’ta başka Van’da başkadır, Erzurum’da başka Şırnak Uludere’de bambaşkadır. Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayının hüviyetiyle ilgili arayışı da iyice sarpa sarmıştır. İttifak içinde ittifaklar yeşermekte, kulisler birbirini kovalamakta, dedikodu çarkı dönmektedir. Görünürde altı parti bir masadadır, fakat masanın altı yılan çıyan kaynamaktadır. HDP, FETÖ, PKK, AB-ABD, Türk düşmanları bu masanın altında zehir imalatıyla meşgul olmaktadır. Bu masa fitne masası, suç masası, kumar masası, cehalet masası, zillet masasıdır.
Terörle mücadeleye hayır diyen bunlardır. İHA’ya, SİHA’ya karşı çıkan bunlardır. Mavi vatandaki varlığımıza karşı gelen bunlardır. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ne işimiz var diyen bunlardır. Milli meselelere şaşı bakan bunlardır. Türkiye’yi sürekli kötüleyen ve kuyusunu kazan bunlardır” diye konuştu.