Geçtiğimiz yıl Ticaret Bakanlığı’ndan istifa edip “İhracat danışmanlığı şirketi kuracağım.” dediğimde herkesin tepkisi, “Bizim ülkemizde danışmanlık sektörü bir türlü gelişmedi” olmuştu. Bir yılı aşan danışmanlık şirketi sürecim bunun tam böyle olmadığını gösterdi. Türkiye’de özel sektör artık finansal kısıtlarına rağmen bilançoları yettiğince danışmanlık almak istiyor. Danışmanlık firmalarına devletin tutumunda ise durum biraz karışık. Devletin bu tutumunu özetlersek:
Devlet desteği danışmanlığı firmalarına karşı tutumlar net değil. Bazı yöneticiler ve çalışanlar, devlet desteği danışman firmalarını “havadan para kazanıyorlar” diye kapıdan içeri koymazken, bazıları ise devlet desteği danışmanlığı firmalarına bilgi verip bu sayede tüm sektöre doğru bilgi yayılımının kolaylaşmasını ve aynı zamanda kendilerine de daha çok ve kaliteli zaman kalması yoluyla sektöre daha etkili yönlendirmeler yapmanın doğru olacağını değerlendiriyor.
İhracat danışmanlığı firmalarına karşı tutumlar da net değil. Bazı Ticaret Müşavirlikleri ve Ataşelikleri danışman firmalara karşı “Bizim bilgimizle para kazanıyorsunuz” diye karşı çıkarken bazıları ise oldukça yardımsever bir tutum sergiliyor.
Bu noktada gözlemlediğim birkaç hususu aşağıda ele almak istiyorum.
* İhracatçı Birliği Yönetim Kurulu üyeleri bile bizi arayıp ihracat birimini kapatıp dışarıdan hizmet alımı yaptıklarında daha verimli olduklarını ifade ediyor.
* Yönetim danışmanlığı gibi hizmetleri dünyaya “The Big Four” danışmanlık firmalarına benzer şekilde ihraç etme gibi bir vizyon Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü’nce konulmuş durumda.
* Mal ihracatında yurt dışı pazar araştırmasında yine İhracat Genel Müdürlüğü’nün danışman firmalara destekleri var.
Hâl böyleyken Ticaret Bakanlığı’nın hem merkez hem yurt dışı teşkilatının danışmanlık firmalarına karşı yeknesak olmayan tutumu önemli handikaplardan birisi olarak karşımıza çıkıyor.
Ticaret Bakanlığı bu noktada KOSGEB’e benzer şekilde “Yetkilendirilmiş Dış Ticaret Danışmanı”, “Yetkilendirilmiş İhracat Teşvik ve Muafiyetleri Danışmanı” gibi bir sistemi kurup işletse çok daha faydalı olacaktır.
Danışmanlık firmaları da bu ülkenin değeri ve yasak olan bir iş yapmıyor. Uzmanlaştığı bir alanda ülkemiz firmaları için değer sunmaya çalışıyor. Ülkeler geliştikçe ve uzmanlaşma arttıkça olağan bir durum olan gelişmiş hizmet sektörünün parçaları olarak kendilerine yer buluyor. Bakış açılarımızı bu şekilde gözden geçirebilirsek ülkemizin daha iyi bir noktaya geleceğine inanıyorum.