İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Hülagü ve bazı müştekilerin avukatları katıldı. Müşteki Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile bağlandı.
Duruşmada savunma yapan sanık Hülagü, mağdurları ”özel kalem müdürü” veya ”danışman” olduğunu söyleyerek telefonla aradığını, temin ettiği dijital programlar vasıtasıyla kendi sesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesine dönüştürdüğünü anlattı.
Mağdurlara, yurt dışında yapılacak operasyonlar için maddi destek gerektiğini söylediğini kaydeden Hülagü, ancak herhangi bir maddi menfaat elde etmediğini öne sürdü.
‘Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm mağdurlardan özür diliyorum’
Banka hesap hareketleri incelendiğinde bu durumun tespit edileceğini söyleyen Hülagü, şöyle devam etti:
“Bu olay nedeniyle başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm mağdurlardan özür diliyorum. Daha önce tıp fakültesi öğrencisiydim. Eğitimime devam edebilmek için tutuksuz yargılanmayı ve hakkımda lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ediyorum. Suç tarihleri 13-14 Ağustos 2023 olup, ben 18 Ağustos’ta yakalandım. Eylemleri tamamlama imkanım olduğu halde bu yola gitmedim. Teşebbüs derecesinde dahi olsa dolandırıcılık eylemi söz konusu değildir.”
Sanığın avukatı Muhammed Şahcihan Hülagü, müvekkilinin pişmanlığını dile getirdiğini ve banka hesaplarına bakıldığında maddi menfaat elde etmediğinin görüleceğini kaydetti.
Üniversite eğitimine devam etmek isteyen sanığın eyleminin gençlik hatası olduğunu savunan avukat Hülagü, mağdurların yarısından fazlasının şikayetçi olmadıklarını beyan ettiklerini dile getirdi.
Avukat Hülagü, suçun yasal unsurları oluşmadığından müvekkili hakkında beraat ve tahliye kararı verilmesini talep etti.
Müştekilerden Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Gönül, olay tarihinde cep telefonunu arayan sanığın kendisini Cumhurbaşkanı danışmanı “Taha” olarak tanıttığını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüreceğini söylediğini anlattı.
Gönül, şöyle devam etti:
“İlk görüşmemde Cumhurbaşkanımızın sesiyle bana ‘Kripto işini Taha ile konuşun.’ dedi. Ben konunun kripto düzenlememizle ilgili olduğunu zannederek, ‘Külliyede size durumu aktarabilirim.’ dedim. Daha sonra telefon kapandı. İlk konuşmamızda kendisini ‘Taha’ olarak tanıtan sanıkla CİMER başvuruları konusunda bir görüşme yaptık. Aynı gün tekrar arandığımda yurt dışındaki bir yere kripto olarak para göndermemiz gerektiğini söyledi. Böyle bir şey olamayacağını sert bir dille söyledikten sonra sanığın tekrar Cumhurbaşkanımızın sesiyle ‘Kripto işini Taha bey ile görüşün, halledin.’ sözünü duydum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir talebi olamayacağını düşündüğü için olumsuz yanıt verdiğini anlatan Gönül, daha sonra telefonun kapandığını, olay nedeniyle şikayetçi olmadığını söyledi.
Duruşmada mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısı, sanığın mağdurlar Ferhat Ayarcı, Recep Süleyman Özdil ve Ayşin Erdem’e yönelik dolandırıcılık suçu yönünden “yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu” gerekçesiyle beraatine karar verilmesini istedi.
Sanığın Eyup Aksu ve İbrahim Ömer Gönül’e yönelik eylemi nedeniyle ise “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçundan 6 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını isteyen savcı, Ferhat Ayarcı’ya yönelik eylemi nedeniyle de sanık hakkında “kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi” suçundan suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Mütalaada sanığın kararla birlikte tahliyesine karar verilmesi istendi.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık Hülagü’yü, müştekiler Eyup Aksu ve İbrahim Ömer Gönül’e karşı “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçundan 2 yıl hapis ile 2 gün adli para cezasına çarptırdı.
Heyet, bu cezayı, sanığın yargılama sürecindeki davranışları, suçunu ikrarı, pişmanlığını dile getirmiş olması ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkilerini dikkate alarak, 1 yıl 8 ay hapis ile 2 gün adli para cezasına indirdi.
Sanığın suç tarihinde sabıkasız olduğunu ve suç nedeniyle maddi zarar oluşmadığını belirten heyet, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını ve 5 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını kararlaştırdı.
Hülagü’nün, müştekiler Ferhat Ayarcı, Ayşin Erdem ve Recep Süleyman Özdil’e karşı “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçundan beraatine hükmeden heyet, sanığın tahliyesine karar verdi.
Heyet ayrıca, müşteki Ferhat Ayarcı’ya yönelik “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve kullanma” suçundan sanık hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.
Ne olmuştu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taklit edilen sesi dinletilerek dolandırıcılık yapıldığına ilişkin ihbarlar üzerine Hülagü’nün yakalandığı ve soruşturma başlatıldığı anlatılmıştı.
İddianamede, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı “ihbar eden”, Eyup Aksu ve Ayşin Erdem “müşteki”, Ferhat Ayarcı, İbrahim Ömer Gönül ile Recep Süleyman Özdil ise “mağdur” sıfatıyla yer almıştı.
Sanık Hülagü’nün mağdur ve müştekileri arayarak kendisini Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nden “Cumhurbaşkanı Danışmanı Ali Taha Koç’un özel kalemi” olarak tanıttığı aktarılan iddianamede, sanığın mağdurları inandırmak için “Telegram” uygulamasındaki yapay zeka ve ses değiştirme özellikleri sunan programlar aracılığıyla kendi sesini kaydedip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesine dönüştürdüğü belirtilmişti.
İddianamede, sanığın dönüştürdüğü ses kayıtlarını müşteki ve mağdurlara dinleterek maddi menfaat istediği ancak elde edemediği anlatılmıştı.
İddianamede ifadesine yer verilen sanık Hülagü, kendisine inanan birçok kişi olduğunu ancak bu kişilerden talep ettiği paraları almadığını kaydetmişti.
Hülagü, parayı elden alması durumunda yakalanma riski olduğunu ve paraları tahsil edemeyince işi yapmaktan vazgeçtiğini beyan etmişti.
İddianamede sanık hakkında 5 kişiye karşı “kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs” suçundan 15 yıldan 50 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.