Nolan “Oppenheimer”da neden bilgisayar destekli görsel efekt kullanmadığını anlattı.
Yönetmen Christopher Nolan birkaç gün önce, yakında vizyona girecek filmi “Oppenheimer”da bilgisayar destekli görsel efekt (CGI) olmadığını söyleyerek herkesi şaşırttı. Aslında yönetmenin CGI kullanmaktan kaçındığı ve her şeyi pratik efektlerle ya da kamera efektleriyle gerçekçi olarak çekmeyi tercih ettiği biliniyor ancak “Oppenheimer” gibi atom bombası sahneleri içeren bir filmde hiç CGI olmaması oldukça iddialı bir tercih.
Peki Nolan neden bu film için CGI kullanmama kararı aldı ve filmin fragmanlarında gördüğümüz etkileyici görsel efektleri nasıl elde etti? Yönetmen Collider ile yaptığı röportajda bunu ayrıntılarıyla anlattı ve kolay olmadığını açıkça ifade etti.
Nolan, “Oppenheimer”ın görsel efektleriyle ilgili konuşmaların senaryo hazır olur olmaz yapılmaya başladığını söyledi. Bu tartışmalarda en önemli katkının hem özel hem de pratik efektler konusunda bilgili olan Görsel Efekt Danışmanı Andrew Jackson’dan (Mad Max: Fury Road) geldiğine dikkat çekti. Nolan sektörde kapsamlı bir geçmişi olan Jackson’ı erkenden işe aldı ve filme neden CGI yerine yalnızca gerçek efektlerle yaklaşmayı seçtiklerini şu ifadelerle açıkladı:
“Senaryoyu ilk gösterdiğim insanlardan biri görsel efek süpervizörüm Andrew Jackson’dı. CG konusunda çok bilgili ama aynı zamanda pratik efektler konusunda da çok bilgili ve bunun değerini anlıyor. Bunu ona çok erken gösterdim ve ‘Tamam, bu filmde ihtiyacımız olan şey, Oppenheimer’ın içsel süreci, onun hayal gücü, atomları, molekülleri görselleştirmesi, bu etkileşimler, bu enerji dalgaları arasında bir bağ. O güç serbest bırakıldığında, oradan çıkıp o yıkıcı gücün nihai ifadesine kadar uzanan bir ipliğe ihtiyacımız var. Bunlar benzer olmalı’ dedim.”
Nolan röportajda, bilgisayar destekli efektlerin artılarından ve eksilerinden de bahsetti:
“Bence bilgisayar grafikleri çok yönlüler. Her türlü şeyi yapabilirler ama güvende hissetme eğilimindedirler. Bu nedenle korku filmlerinde kullanımları zordur. Animasyon seyirciye güvenli hissetme eğilimindedir. Hem Trinity Testi’nin hem de Oppenheimer’ın Kuantum Alemini görselleştiren hayallerinin bir şekilde tehditkar olmaları gerekiyordu. Gerçek dünya imgelerinden bir parça taşımaları gerekiyordu. Trinity Testi, orada bulunanlar için, aynı anda hem en güzel hem de en korkunç şeydi ve bu, bu filmle amaçladığımız duyguydu.”
CGI kullanmama kararı alındıktan sonra Jackson ve özel efekt süpervizörü Scott Fisher (Dunkirk) ile birlikte aylarca çalıştıklarını belirten Nolan, Fisher’ı “bir şeyleri büyük ölçekta havaya uçurma konusunda dünyada rakipsiz” olarak anlattı. Küçük ölçekli deneylerinin filmdeki büyük ölçekli sonuçlara bağlandığını anlatırken yönetmen, bunun filmin konusuyla da bağlantılı olduğunu vurguladı:
“Yani bu gerçekten bir ölçek kombinasyonuydu ve nihayetinde filmin tamamına hitap eden şeydi. Çünkü kuantum fiziği ve kuantum fiziğinin nükleer silahlar aracılığıyla ifadesi gerçekten de ölçeklerin inanılmaz eşitsizliğiyle ilgili. Kuantum fiziğinin yasaları küçücük, küçücük seviyelerde işliyor ve sonra yıldızlarda, kara deliklerde, süpernovalarda ifadesini buluyor. Biz gerçekten bu ölçeğin her iki ucunu da kucaklamaya çalışıyorduk ve Andrew’un metodolojisi bunu başardı.”
Atom bombasının mucidi J. Robert Oppenheimer’a Cillian Murphy’nin hayat verdiği “Oppenheimer” 21 Temmuz’da sinemalarda!