featured

CHP, sosyal medya düzenlemesini yargıya taşıyacak

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

Altay, şunları söyledi:

“Anayasa Mahkemesi 10 Ağustos’ta bireysel bir başvuru üzerine, ‘Resmi ilanların ve reklamların kesilmesine karar verilmesi nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edilmesi’ hakkında, ‘Basın İlan Kurumu tarafından verilen cezalara bakıldığında kuruma tanınan yetkinin basının etik değerlerini düzenleme amacından öteye giderek artık kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu tespit edilmiştir’ kararını verdi. AYM, Erdoğan, AKP, Bahçeli daha ağustos ayında böyle bir karar varken dün gece yarası TBMM’de bu sansür yasası hangi akla hizmet çıktı anlamak mümkün değil. 

Parlamentodaki üç muhalefet partisi TBMM içtüzüğünün muhalefet partilerine verdiği yetkileri kullanarak olabildiğince gayret gösterildi. Engelleme yapılırken, uzlaşma arandı. Görüşmeler yapıldı, zaman zaman belli noktaya da geldiler. Sonra bunlara bir yerden telefon geliyor ‘hayır.’ Mesela 3 yıl meselesini 2 yıla indirme noktasında belli bir aşamaya gelinmişti. Sonra oturduk ‘yok biz 2 yıla indiremiyoruz.’ Niye kardeşim konuştuk ya 2 saat önce. Belli ki komutla TBMM’ye Cumhur İttifakı’nın parmak çoğunluğuna dayalı olarak bir yasa geçirildi. Demokrasi el kaldıran iki ördeğin bir file üstünlük sağladığı rejimin adı da değildir. Demokrasi Meclis’in en önemli ayağıdır ama yasama, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığı kombinasyonu içinde baktığında iki ördek el kaldırdı diye bir file üstünlük sağlanmış olmaz. 

“Anayasa Mahkemesine gitmeyi düşünüyoruz” 

Bu yasayla ilgili Cumhurbaşkanının yayınladığının ertesi günü Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyi düşünüyoruz. Çok kıymetli hukuk danışmanlarımız çalışmaya başladılar. Anayasa’nın 22’inci, 25’inci, 26’ıncı, 28’inci, 13’üncü ve 2’inci maddelerine açıkça aykırı. ‘Haberleşmenin engellenemeyeceği ve gizliliğine dokunulamayacağı’ ilkesine, düşünce ve kanaat hürriyetine, basın hürriyetine, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanamayacağı hükmüne ve devletin niteliğine. Erdoğan, Anayasa’nın ikinci maddesini ara sıra bir okur musun? Burası hukuk devleti. Her aklına estiği gibi yasa yapamazsın. Çoğunluğun var diye parlamentoya böyle abuk sabuk kanun teklifleri yazdıramazsın Erdoğan. 

“Muhalefeti zindanla tehdit ediyorsun” 

Muhalefeti zindanla tehdit ediyorsun. TCK 299 sana yetmedi. 200 bini aşkın insana dava açtın doymadın mı? 300 tane çocuğa ceza verdirdin mahkemelerde Cumhurbaşkanı’na hakaretten. Sen AKP Genel Başkanı olarak millet tarafından eleştiriliyor kınanıyorsun. Partisiz bir cumhurbaşkanına kimse saygısızlık yapmaz. AKP rozetini takıp, kongrelerinde muhalefete ağzından salyalar akarak hakaret edersen, küfredersen millette sana iki laf eder. 

‘Kelimeler silahtan daha güçlüdür, düşmanlarımızın silahlanmasına izin vermiyoruz neden konuşmasına izin verelim’ Stalin böyle demiş. Erdoğan’daki kafa Stalin kafası. Erdoğan, Stalinleşme. Yapma bunu. Yolsuzlukları konuşmayalım, rüşveti konuşmayalım, yoksulluğu konuşmayalım, yasakları konuşmayalım ne konuşalım Erdoğan? Mesela bakanlığını dolandıran bakanı, sermaye piyasası kurulunun daha taze rüşvet sarmalını, 10 milyon dolar mafyadan harçlık alan siyasetçiyi, 128 milyar doları iç edenleri, 5’li çeteye yapılan kıyakları konuşmayalım. Bunları konuşursak bundan sonra ‘halkta korku, endişe ve panik yaratmaktan’ hep beraber kodese gideceğiz. 

“Kabataş yalanı halkta korku, endişe, paniğe yol açar” 

Peki Erdoğan, Kabataş yalanı yani bir başörtülü kız kardeşimizin yerde tekmelenmesi halkta korku, endişe ve paniğe yol açar mı? Açar. Bunu ne yapacağız Erdoğan? Halkta korku, endişe ve paniğe yol açmak suretiyle iç ve dış güvenliği etkileyecek bir yalandır bu Erdoğan ve bunu sen söyledin. ‘Camiyi yaktılar’ dedin. Türkiye’de korku, panik ve endişeye yol açacak iç ve dış güvenliği, toplumsal barışı en çok etkileyecek tehdit eden şey ‘cami yakma’ yalanıdır. Erdoğan kendini tutamaz bir yerde yine söyler bu yalanı bakalım o hakimleri göreceğiz ne yapacaklar. 

“Demokrasi ve özgürlükler endeksinde 190 ülke arasında 103’üncü sıradayız” 

Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler endeksinde 103’üncü sırada. Hibrit rejimler kategorisindeyiz. Utanmıyor muyuz? Dünyada 190 ülke var biz 103’üncü sıradayız. Yolsuzluk endeksinde 180 ülke arasında 96’ıncı sıradayız. Basın özgürlüğünde 149’uncu sıradayız bizden daha kötü 30 ülke var. Yolsuzlukta bizden daha kötü 80 ülke var. Hukukun üstünlüğü endeksinde 139 ülke arasında 112’inciyiz. Bizden kötü 10 ülke var.  

“Demokrasiyi tahrip etme, ekonomi sana rağmen kendiliğinden düzelir” 

Ekonomiyi düzeltmek için uğraşıyorsun ya hiç uğraşma. Dünyanın en büyük ekonomi alimlerini Türkiye’ye toplasan senin bu bozduğun, kırıp döktüğün ekonomiyi düzeltemezsin. Dünyanın hiçbir ülkesinde demokrasi olmadan iyi ekonomi olmaz. Benim bir sözüm var. ‘Tıkır tıkır demokrasi, şıkır şıkır ekonomi.’ İcat arama Erdoğan, demokrasiyi tahrip etme, ekonomi sana rağmen kendiliğinden düzelir. Bunu bile kavrayamayacak bir noktadasın. Ekonominin ilacı demokrasidir, Nas değildir. Faiz düşürerek, Merkez Bankası’ndan özel bankalara yüzde 12’yle para verip o parayı vatandaşa yüzde 30’la sattırarak da ekonomi düzelmez. 

“Bu kanunla herkesin tepesinde bir drone, cep telefonunun içinde bir kamera var” 

Bu kanunla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu zoom toplantılarımızı, whatsapp görüşmelerimizi, internetimizi, kim internette hangi siteye girdi, neyi izledi artık herkesin, öncelikle muhalefetin, sonra AK Parti’den hoşnut olmayan herkesin tepesinde bir drone, cep telefonunun içinde bir kamera var. Hayırlı olsun. Böyle bir tablo. BTK üzerinden sosyal medya özgürlüğü bitiyor. Bant daraltacak. Bir internet sitesi, Erdoğan’ın bugün yaptığı konuşmayı yayınlamadı mesela, eleştirmekten geçtik. BTK o sitenin bandını yüzde 90 daraltacak. Bir saniyede o siteye 100 kişi erişiyorsa, 10 kişi erişecek. O siteye bay bay. Böyle bir niyet olabilir mi? Hakikaten, İran’da var. Geçmişte İtalya ve Almanya’da vardı. Başka, Basın İlan Kurumu. İlandan men, bitti. Zaten yapıyor o işi de. Cumhuriyet, Sözcü, Birgün, Evrensel’e. Bunlara yapıyor da. Şimdi daha ferah ferah yapacak. Anayasa Mahkemesi de zaten yapamazsın demiş. Basın İlan Kurumu’na. Ağustos ayında. İki ay olmuş. Şimdi Basın İlan Kurumu üzerinden de gazetelere bir saldırı var. Başka, sarayın savcıları da bizim peşimize düşecek. Sadece milletvekillerinin değil, muhalefetin il, ilçe başkanları, muhalefet partisinin taşra teşkilatı yöneticileri, kadın ve gençlik kolları da savcılar da ellerinde bir mercek muhalefetin peşine düşecekler, nerede ne söyledi diye. Tabloya bak. Gülüyorum. Hakikaten kale almıyorum. Kimsenin de paniğe kapılmasını istemiyorum. Gerek yok ya. Kimse endişe etmesin bu yasadan dolayı. 

“Türkiye’de artık siyasetçilerin karikatürü çizilemiyor” 

Isparta’ya gitmiştim, rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in müzesi vardır. Hepiniz de görmüşsünüzdür. Gezerken baktım, bir bölümde, rahmetli Demirel ile ilgili karikatürler. Müthiş ama. Baya sert. Farklı. Demirel bunları sergilemekten gurur ve onur duyuyor. Demokrasiye olan hoşgörüsü. Biz gençken rahmetliye çok da kızardık. Koydu adam. Türkiye’de Erdoğan’ın karikatürü çizebilecek bir çizer var mı ya? Türkiye’de artık siyasetçilerin karikatürü çizilemiyor. Erdoğan çizseler senin karikatürünü, sen de sonra emekli olduğunda onu müzene assan, nostalji yapsan olmaz mı? Niye çizilemiyor? Erdoğan’ı çok çizemedikleri için Bay Kemal’i de çok çizemiyorlar. Denge kuruyorlar herhalde. Böyle bir şey olabilir mi? Siyasetin karikatürü çok önemliydi, kaybettik bunu. Şimdi karikatürü geçtim, sosyal yazılı ve görsel medyada, iktidara yönelik söz ve yazı da yasak. Şimdi Erdoğan iki şey söyleyeceğim, bu millete bu gömlek dar gelir. Bu vatandaş senin bu milleti hapsetmek istediğin gömleği vallahi de billahi de parçalayıp atacak. Bu zincir de Türk siyasetini zapt etmeye yetmez. Türk siyaseti demokratik siyaset yoluyla bu zinciri paramparça edecek. Bu yasaya bel bağlama. Buradan sana ekmek yok. 

“EYT hemen şimdi diyoruz” 

Plan ve Bütçe Komisyonumuz 52 maddelik torba kanunla ilgili başladı çalışmalarına. Sizlerle paylaştığımız gibi 5 teklif verdik. Biri reddedildi. Dün görüşüldü. Tıp fakültesi ve diş hekimliği fakültesindeki intörn öğrencilere verilen 5 bin 500 lira harçlık diyelim, asgari ücret de, uygulama ödeneği diyelim. Sağlık alanındaki veteriner ve hemşirelerimize de verilsin dedik. Bu reddedildi. Üzülerek bunu kamuoyuyla paylaşayım. Dört tane daha teklifimiz pazartesi günü görüşülecek. Bir, dedik ki aralık maralık yok. EYT Hemen şimdi diyoruz. Pazartesi günü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda EYT ile ilgili teklifimizin görüşülmesini bekliyoruz. Görüşüleceği muhakkak da reddedilmemesi için de EYT mağduru vatandaşlarımızın AK Partililere yönelik taleplerin telefon, SMS yoluyla nasıl yaparlar bilmem, hazır daha yasa Cumhurbaşkanından çıkmamışken, AK Partililerle biraz yazışmalarında fayda var. Vergi dilimlerinde ücretliler lehine bir düzenleme istiyoruz. Hakikaten orada vahim bir durum var. Ücretlilerin vergi dilimi meselesinden dolayı büyük zararları var. Varlık yönetim şirketlerine devrolmuş takibe düşmüş borçların 2 bin 500 lira kadar olan kısmının silinmesi noktasında, biz bunun 2 bin 500 ile hallolmayacağını, 5 bin 500 lira olmasını önerdik. Bunu bekliyoruz, takipçisi olacağız. Elektrik ve doğalgaz gibi abonelikten doğan, takibe düşmüş borçlar için de 2 bin liraya kadar olan kısmı silinecekti. Bunu da 5 bin 500 lira olmasını talep ettik. 

“Doğal gaz, elektrik, mazot ve gıdaya da havada uçan zam yapma” 

Erdoğan, havada konuşmuş ve bir soru sordurmuş. Önceden bilgisi olmadan soru sorulamıyor. Sizin bize yaptığınız gibi bir şey yok ortada. Efendim asgari ücret, beyefendiden cevap. ‘Havada uçan değil sağlam basan adımlarla bir asgari ücret açıklayacağız’ demiş. Bakınca makul bir cevap gibi geliyor. Peki, bu doğalgaza, elektrik, mazot ve gübreye yaptığın zamlar ayağı basıyor mu, havada mı uçuyor? Bunların hepsi havada. Madem doğalgaz, elektrik, mazot, gıdaya da havada uçan zam yapma kardeşim. Yere sağlam basan zam yap. Asgari ücrete sağlam basan, elektrik, doğalgaza havada uçan zam. Ayıp ya. Yanlış. Daha önce söyledik. Ankara Meclisi yüzde 50 suyu indirtti. Zaten su yüzde 50 indirimli satılıyordu, 24 liraya mal olan suyu 12 liraya satarken, şimdi 6 liraya sattırıyor. Erdoğan sattırıyor. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehir belediyelerimiz. Sosyal destek vermesin, kırsal kesime destek vermesin, yatırım yapmasın diye. Bu Ankara, İstanbul ve İzmir halkını cezalandırmaktır. Geçtim onu, madem yüzde 50 indirim oluyor. Yapsana dedik, elektrik, doğalgaz, akaryakıta dedik. Yok.  

“Diplomaside ikili ilişkilerde ebedi dostluk olmaz” 

Şimdi, bir yanlış daha yapıyorsun Erdoğan. Onu da söyleyeyim. Dünya yeni enerji politikalarına yöneliyor, dışa bağımlılıktan kurtulmak için çare arıyor. Bizimki ne yapıyor? Enerjide Rusya’ya tam bağımsızlık için dolu dizgin koşuyor. Erdoğan bir dur. Yanlış ve bilmediğin bir şey var. Diplomaside ikili ilişkilerde ebedi dostluk olmaz. Bak Avrupa tir tir titriyor. Rusya ile ara açıldı, şimdi çare arıyorlar. Ne kadar güveneceksin bu Rusya’ya. Türkiye’nin bütün enerji bağımlılığını Rusya’ya dayıyorsun. Evet, dışarıdan almayalım demedim, dışarıda başka ülkeler de var. Şimdi, Rusya’dan doğalgazı, Avrupa’ya Trakya’dan satacakmışız, bir şeyler var da. Sinop’a da Ruslara santral kurduracaksın. Sinop’a kurdurma Erdoğan. Rusya Türkiye’ye en yakın yere kursun, biz oradan alalım. Çöpünü, radyasyonunu niye yutalım. Atağını niye biz Türkiye’de tutalım. Fabrika senin mi? Akkuyu, Türkiye’nin mi? Sinop’a nükleer santral kurulursa Türkiye’nin mi olacak? Hayır, elin oğlu gelecek senin ülkende tarlanda fabrika kuracak, sana elektrik satacak. Oh ne ala? Fıstık gibi iş. Çöpünü, çerini ve nükleer atığını ve riskini Türkiye yaşayacak. Bunu doğru bulmuyoruz. Akkuyu’da inşaatta belli bir yol alınmış. Şimdi Sinop’a gözünü dikti. Sinop’a da gözünü dikme Erdoğan. 

“Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönel”  

Yenilenebilir enerji kaynakların yönel. Yalandan diyorlar ki teşvik ediyoruz. Adam evinin üstüne güneş paneli kuracak. Karşılaşmadığı mevzuat yok. Şu mevzuatı bir rahatlat. Yenilenebilir enerji noktasında mevzuatı daralt. Makul hale getir. Yer altı kaynaklarına ulaşmak için ne gerekiyorsa yap. Yalanda sondaj gemim var deyip durma. Yoksa dışarıdan kirala, bir an önce kendi egemenlik alanlarımızda var olan, hepimzin de bildiği yer altı kaynaklarına bir an önce ulaş. Kendi sondaj gemimiz var, yerliliği ayrı tartışılır, yine de helal olsun diyorum ben. Belli ki bunlarla olmuyor. Kirala kardeşim. Türkiye’nin egemenlik sahasındaki doğalgaz ve petrol, ne varsa çıkar kardeşim. Türkiye’yi Rusya’nın merhametine teslim etme.”  

Altay, sosyal medya düzenlemesi konusunda Anayasa Mahkemesi başvurusu ile ilgili soru üzerine, şunları söyledi:

“Anayasa Mahkemesinin bu konuyu bir an önce, çünkü önümüzde 8 ay sonra seçimler var. Bu sansür yasasının asıl amacı, önümüzdeki seçimlere yönelik. Onun için bu yasa seni kurtarmaz Erdoğan dedim. Ama her şeye rağmen mağduriyet yaratır. Yasanın Erdoğan’ı kurtarmayacağı kesin de bu yasa nedeniyle AK Parti muhalifleri mağdur olacak. Gazeteciler ve siyasetçiler. Hatta vatandaşlar, yandaş olmayan vatandaşlar. Anayasa Mahkemesi’nin, zaten başvuru metninde de bu talebimiz olacak. Başvuruyu yaptıktan sonra da basın yoluyla Anayasa Mahkemesi’nden başvuruyu karara bağlamasını isteyeceğiz. Ağustosta verdiği karar orta yerdeyken, Anayasa Mahkemesi bunu reddedemez diye düşünüyorum.” (ANKA)

 

 

 

Haber Kaynağı www.dunya.com

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
0
kurnaz
Kurnaz
CHP, sosyal medya düzenlemesini yargıya taşıyacak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Ulusal24 Haber Merkezi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!